- 348 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anlamak Gerek XV
KOLEKTİF ETKİ, ZORUNLU VE DOĞAL BİR PERDELENME AKTARIMI OLMAKLA HLDEKİ UCU CANLI VE FİİLİ; GEÇMİŞTEKİ UCU YORUM SAL öğrenmeydi. Kolektif aktarımda sonuç yarar herkese göreydi. Bu tür kolektif öğrenme doğal referansa göre yaşama olanları, kolektif etkiye göre yaşam, içine sokan bir aktarımdı.
Kolektif inşacılar kolektif inşayı ortaya korken ortada ne kolektif yapı vardı. Ne kolektif etki vardı. Ne izlek yol vardı. İzlek yol kritik değerli alan etkisini ortaklaştıran, yeni ve kolektif alan eğimiydi. Kolektif inşacılar bizzat kolektif yapının ve kolektif etkinin inşacılarıydılar. Kolektif yapı ve kolektif etkinin inşacıları inşayı yapanların bizzat kendilerinden oluşuyordu.
Öğrenme, kolektif deneyle; kolektif eşleştirilen girişme ve giriştirmelerden ortaya çıkıyordu. Oysa bir kuşak sonrasına aktarılanlar ise atalarının deneyiminden çıkarımdılar. Bu çıkarımlar ise deneysel olana karşı deneysel olmayanlarla yeni kuşak kişiler üzerinde, geçmişi perdeleyen olumsuzluk ortaya koyar.
Aracılı aktarım yapan durum; araya perdeleme de yapsa da aktarılan aracılı öğrenme içindeki kişiler geçmişin bilindik temel eylemlerini tekrar tekrar yaşar olmaktan kurtuluyorlardı. Bunların tekrarına harcanacak zamanı, ileri doğru olunan yeni gelişmelere ve boş zaman deneyimlerine ayırıyordular.
Böylece geçmişe dek bilişlerde perdelenme veren öğrenmeyle fiili öğrenmeyi içeren kolektif öğrenme zamanı kısaltıyordu. Kişilerin bir anlık bilgi edinmesi ve teknoloji kullanmayı öğrenmesiyle kişisi zaman akışı kolektif zaman akışı gibi hızlandırıyordu.
Kolektif zaman akışı, nüfusa; nüfusun organize oluşuna; bilgi ve teknoloji kullanımına bağlı olarak hızlı geçiyordu. İlk elden inşacıların çevresinde kolektif etki yoktu. İlk inşacılar inşa ile birlikte kendi kendilerine kolektif etki olmak zorundaydılar.
Söylemesi uygunsa ilk inşacılar; kendi göbeklerini, kendileri kesmek zorundaydılar. Oysa yeni kuşaklar göbekleri kesilecek olan bir ortam içine doğuyorlardı. Yeni kuşak tarihi olan kesikli sürekli aktarımları alırken ortada kendi dışlarında, kendilerinden ve kendi bilinçlerinden bağımsız bir kolektif etkisi olan bir yapı ve kolektif bir etki vardı.
İşte yeni kuşak kendilerine yapılan aktarımları; kendilerinin içinde yaşadıkları somut kolektif durumla ve kolektif etki ile eşleştirerek öğreniyorlardı. Kolektif aktarım, doğrudan öncül deneyden gelen bilgiyi yaşamış olanların kendisi değildiler.
Şimdiki ortamda aracılı öğrenmeler bizatihi kişinin kendi yaşadığı, kişinin kendisinin ürettiği bilgiler değildi. Öğrenilen ve aktarılan bilgiyi eylemle birleştirme işi şimdiki deney sel ortam içinde, deneysel ortamın olanaklarıyla birleştiriyorlardı.
Oysa ilk inşacıların ortaya koymakta oldukları kolektif gayret doğal yaşamın ya da hayatın taleplerine göre birleştirip, kolektif ortam eksenine referans ediyordular. İlk el inşacıların ön envanterleri hayatın kendi eğilimleriydi. Kolektiften veya kolektif deneyden, ilhamdan gelen bir bilgi değildi.
Oysa köleci etki, hayatın eğilimi değildi. Kolektif inşa ile üreten kolektif etki içinde geriletilen bencillik, kolektif olanakları, kolektifin hilafına kullanan bencil iştahın tekrar öne çıkarılmasından ileri geliyordu.
Sümer, Babil vs. apilularının (peygamberlerin) getirdikleri ilham (vahiy), aracı durumlu aktarma olan kolektif etkilerin kişilerde birden bire bilme olan içe doğmalarıydı. İçe doğan ilham veya sezgiler; kolektif bağ olan gerçeklikten koparılıp, İbrahim’i veya Hamurabi tarzıyla sistem dışı ilham gibi gösterilen doğma sözlerle söylenmeye başladı.
Köleci paylaşım zorunlu olmayan inşaydı. Köleci sahipli paylaştırma herkesin mülk sahipliğini değil içi tuzaklı kimi kişi benci efendilerin yararını gözeten, mülk sahibi iradesi gözeten; baskıcı, sömürücü, olması ile kolektif geri bağlanım yasalarına aykırı olan bir öğreti ve paylaştırmanın inşasıydı.
Köleci sistem de bir şeyi eşletilerek öğretilmişti. Ve köleci öğretinin doğma olan aracı algılatmalarıyla ve koşullu söylemleriyle ortaya konmuştu. Kolektif ilik bilerek, tasarlanarak ortaya konmamıştı. Aksine kolektif etki bilmeyi tasarlamayı ortaya koymuştu.
Nasıl yerin eğimine göre şurada burada cılız akışlarla birleşen su akışları, ileri bir yerde birleşmekle nehir olmayı bilip tasarlamadıysa ve nehrin akış eğimi bu birleşmeyi biçimlediyse; hayatın eğimiyle davranan kişiler eylemi de yer yer ve zaman zaman ileri süreçlerle kesişti. Kesişen birleşme artık kişisi davranış değildi. Tasarlanmış ta değildi. Kolektif davranıştı ve biçimleniş te kolektif etkili biçimlenişti.
Kolektif ortam özgeciliği, kolektife göre, kolektif olmayı ortaya koyan zorunlu bir eğim alandı. Yani kolektif etki kolektif ile eşleşen bir öğrenmeydi. Köleci süreç kolektif alan eğilimleri üzerine kurulup; sağlatmaları kimi kişiye göre, özelleştirmeye göre eşleten bir öğrenmeydi.
Köleci sürecin mülk sahipli kişi iradesine göre eşletmekle ortaya koyduğu öğretisi, olup biten; süre gelen gerçek duruma aykırı olması nedenle bu kişi benci öğretiyi sistem dışı ilham gibi söylüyordu. Köleci öğretinin sistem dışı ilham gibi söylediği dogma öğreti, böylece sistem dışı anlayışla meşru edilmek isteniyordu. Günümüze kadar ve halen de muvaffaktı da.
Neden? Çünkü düşünce prizmamız bilgiyi, değer yargısını köleci sisteme göre filtre ettiğinden diğer türlü düşünmeler bize sapıklık olarak geliyordu. Eh ölçme değerlendirme kıstası köleci anlayışa göre olursa; El Hak köleci sisteme göre aykırı olanlar da elbette ki sapıklık olacaktı!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.