- 894 Okunma
- 10 Yorum
- 1 Beğeni
KEŞKE OLMASYDI
KEŞKE OLMASAYDI
Edebiyat defteri sitesini görüp de inceleme fırsatını bulunca sevinmiştim, budan üç ay önce…
“Tamam” dedim kendi kendime, nihayet emekli yıllarımı değerlendirebileceğim bir site buldum, yazılarımı yayınlamak için bulunmaz bir fırsat. Yazım hatalarını bana bildirecek yorumlar, ileride yazmak için tasarılarını yaptığım kitapları yazarken, yaşım ilerlemiş olmasına rağmen bazı yazarlar çocuklarım yaşlarında da olsa kendilerinden yararlanabileceğim - bizde öğrenmenin yaşı yoktur kuralı geçerlidir - ve aynı zamanda bana ışık tutacak yazıları kendime örnek alacağım için ne çok sevinmiştim.
O gün ne sağ ne de sol, ne o etnik köken ne de bu etnik köken, Ne din ne de deizm - ateizm, ne sosyalizm ne Kemalizm, ne laiklik, ne cemaat ve de tarikat, ne o vakıflar ne de şu dernekler, kısacası hiçbir ideolojiyi düşünmeksizin cup diye balıklama dalıverdik… “EDEBİYAT DEFTERİNE. “
Doğrusu, deftere girdiğimin beşinci gününde bir yazımız günün yazısı olarak kabul görünce;
“Haydi, Mehmet hoca… Ömrünü Küçük Dostlarının eğitimine adadın, şimdi kalemin haddini aşmadan yeteneğine göre hikaye, roman makale ve şiir yazmak için kullanmanın tam zamanı. “ diye düşünmüştüm.
Koca Çukurova, kocaman Bir Yaşar Kemal üstadı yaratıp dünyaya tanıttı, üstadın yolundan hareketle Muş Ovası neden yazılmasın..? Sevinmiştim, sokağımızda kovalamaca oynayan çocukların sevinciyle. Kısa süre içinde bana yol gösterici çok yazarın yorumlarıyla karşılaştım. İnanmayacaksınız belki, o hızla bir ayda bana gelen ilhamla çok hikayeler, denemeler ve eksik olan bir romanı tamamlamak çalışmaları içinde kendimi buldum. Ama bazı kalemler kasıtlı olarak; kendi düşüncesinde olmayanlara saldırmaları karşısında şaşırdım kaldım, artık ne ilham kaldı, ne peri geldi, ne de ağzımızın tadı.
Edebiyat beklerken karşımıza sadece ideoloji kalemşörleri çıkıca; Edebiyat Defteri sitesinde yerimizin olmadığını anladım ve uzun zaman yazmaktan vazgeçtim, çünkü niyetim ne kargaşa çıkarmak ne de insanlar arasında fitne yaratmaktır, edebiyattan başka… Her türlü Edebi konularda elbette tartışıp doğrular bulmak sevindiricidir.
Arkamıza dönüp bakarken “keşke bunlar olmasaydı, keşke ben şunu yapsaydım ve keşke şu sözlerimle kimseye hakaret etmeseydim, keşke şunları yaşamasaydım gibi sonradan pişman olduğumuz neler yok ki, neler… Ya da “Eğer şimdi ki aklım olsaydı şu işi böyle mi yapardım sanırsınız.” Sonradan pişman olacağımız şeyleri yapamaya ne de çok hevesliyiz.
Hayatımıza yerleşen şu keşkeler olmasaydı, keşke…
Toplumsal değerlerimiz vardır bilirsiniz, yazarlarımızın güzel kalemleri dile getirdikleri zaman elbette rahatsız olanlar çıkacaklardır, bu değişmeyen kurallar beki de insanın fıtratından gelen olgulardır. Bakıyorum insanların gidişatına; benim gibi yürür ayakları çarpık olmadan, benim gibi yeme içme ihtiyacını duyar midesi açlık hisseder, benim gibi konuşur, ama benim gibi düşünmek zorunda değil hiç kimse. Dürüstlükten, dem vurup da gerçekleri arkasında saklayanlara ne diyebilirim ki… Ruh güzelliği önemlidir, beyni ile asla kavga etmemesi gerekir dürüst davranan insan.
Kısa ve öz cümle veya mısralara bazen koca Muş Ovasından daha büyük dünyaları sığdırarak insanları düşünmeye sevk eden, mütevazı kalemler her zaman ciddiyetini korumalıdır. Bir millet için DİL faktörünün önemini bilirsiniz. Zengin bir dilin kültürü de zengin olmaz mı? Kültürü zengin olan ülkenin ahlakı da sağlam olur, hele başına “ güzel “ sözcüğü getirilirse GÜZEL AHLAK meydana gelmez mi, sizce? Güzel ahlak sahibi insan inancını korumaz mı? Güzel ahlak deyince aklıma;
“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” mesajıdır.
.........................................
İlk bakışta göze çarpan sıradan binalar vardır, hani… merak edip kapısını aralamak istersiniz, raflara dizilmiş muazzam eserler karışında gözleriniz kamaşır, gönlünüz bir hoş olur. Loş odaya yayılan kağıdın kokusu içinize dolar, tümünü bir an kucaklamak, okumak ve yutmak istersiniz... Ya da damı ve duvarları yıkılmaya yüz tutmuş, asırlar önce hünerli bir ustanın ellerinden inşa edilen mabedin kapısını da aralayalım isterseniz. İlk etapta duvarlarına sinmiş manevi bir koku yüzünüzü okşayarak ruhunuzun derinliklerinde dolaşmaz mı? Kim bilir kaç münevver kişi şu köşede secdeye varmıştır ve kimler ellerini semaya açarak Rabbi’nden ne dileklerde bulunmuştur, kim bilir..?
Bilhassa anılar bölümünde yazdıklarımızın tümü yaşanmış doğru olaylardır. Değer verdiğimiz bir arkadaşımız;
“Bana kül yutturamazsınız hocam…. “ diye yorum yapmasından sonra Edebiyat Defterinde işimin olmadığına karar verdim.
Her kimi ne şekilde rahatsız etmişsem özür dilerim. Lütfen hakkınızı helal edin.
YORUMLAR
Mehmet bey kimse bizleri zorla bu siteye getirmedi.Site güzel bir site ve çok kaliteli yazarların şairlerin yanında ukela,densiz,kendini bilmez insanlar da var maalesef.Hatta hakaret edip yorum yaptığını sananlar da var.Bence kişiler için değil ,kendiniz ve sevenlerinin için burada olmalısınız.
Gidince bir kaç gün sonra kimse hatırlamaz bile,yani sanal alemi fazla önemsemeyin.Saygılar efenim,
Mehmet Burhan AKIN
".... kendiniz ve sevenlerinin için burada olmalısınız."
Haklı bir söz... tabiri caizse dünyalar değerinde bulduğum bu cümlenizin hatırı ve etkisi çok büyük olacak.
Yorumunuzdan etkilendim... İnşallah.
Saygılar Efendim...
kim aradığını buluyor ki?
ne beklerdiniz ayrıca bunca kaosun için de?
yolunuz açık olsun...
eyvallah.
Mehmet Burhan AKIN
Doğru söylüyorsunuz üstadım, kimse aradığını henüz bulamamış, bundan sonra bulunacak mı, hiç sanmam.
Saygılar Efendim...
Hocam, sayfaya geldim yazıyı okudum sonra yorumlara baktım ilk önce sevgili kardeşim Eflatun cıktı karşıma, sonra nesildaşım Bir Dünyevi, sonra baktım güzel ADAM yani n.asım buradalar... tabii ki Değerli Serap hocam , Müslüm Bey ve Asude_vuslat hanım...ilk isimleri ayırdım ama bu isimler ki benim için çok değerli burada kazandığım çok değerli kişiler.
Bir sefer ben de yapilan bir yorum üzerine bir süre uzak kalmıştım sırf bu değerli isimler yüzünden siteden kopamadım...
Anlayacağınız evet belli görüşler belli kalemler bazen de kırıcı sınırı aşan ifadeler oluyor ama kazanımlar da paha biçilmez.
Ben de kendimce derim ki kalın. Keşke hep olacak ama gidip de keşke kalsaydım demek de var..
Saygı ve hürmetlerimle.
black_sky
Mehmet Burhan AKIN
Evet Efendim; siz dahil, adlarını zikrettiğiniz kişiler gerçekten saygıya değer kişilerdir, kendilerinden çok şeyler öğrendim. Hepsinin de hatırı vardır elbette, bu tavsiyenizi yabana atmak olmaz.
Saygılar Efendim...
Mehmet Burhan AKIN
Tamam sayın Mirim,
kaleminizden yararlanacağım ülkemin daha çok meseleleri vardır.
Saygılar Efendim...
Olayın faili ortaya çıkmış Hocam, dünden beri bu anı bekliyorum:)
Şaka bir yana, Serap Hocam çok isabetli bir cümle kurmuş, altına imza atıyorum; “ben buraya kimse için gelmedim, kimse için de gitmem!”...
Hayattan küçük bir kesit burası aslında... Yaşamın içinde karşınıza çıkabilecek her karakterdeki insanın, burada da karşımıza çıkması ihtimal dahilinde. Kimsenin bizim fikrimize, duygumuza, davranış tarzımıza birebir uymasını beklemek gibi bir lüksümüz yok. Kaldı ki böyle bir platformda çok seslilik ancak gelişme sağlar ve bir kazanımdır aslında. Herkes aynı fikirde olsa; neye sinirlenecek, neye beyin fırtınası yapıp, nasıl stres atacaktık düşünsenize!:) ne sıkıcı!:) Ancak elbette ki bu zıtlıkların durması gereken bir nezaket çizgisi var. Şahsiyetler değil, düşünce tarzları tartışmaya açıktır. Burada “tartışma” sözcüğü, “fikir teatisi” olarak görülsün lütfen!
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil Hocam. Duygusal bakmayın buradaki olaylara, gülün geçin. Herkesin hayatında öncelikleri var. Ve bu listenin sonunda bile yer almamalı, hiç tanımadığınız birinin sizinle ilgili ne düşündüğü ya da hissettiği.
Sadece siz değilsiniz ki! İnanın; ismi ile isminin yan yana gelmesini bile istemeyecek kadar birbirinden nefret eden insanlar var. Ama bunun yanında, çok sevdiği, anlaştığı, dost olduğu insanlar da var.
Hiçbir şeyin, yazma sevginizin önüne geçmesine izin vermeyin. Büyüğümüzsünüz, nasihat etmek haddimiz değil, sadece duygusallıkla bu gerçekleri göremediğinizi düşünerek ifade etmek istedim.
Saygımla çokça...
Bir Eflatun Ölüm
MÜSLÜM BAYRAM
Destan yazmış birisi
Gülmekten kırılırsın
Haberi bile yok
Benim huyum kurusun
Babam olsa böyleyim İnan
İçimdeki doğruları yazarım
Ancak hiç bir kast gözetmem
Karşı tarafa bunu bir husumet veya başka duygu ile yapmam
Biraz tanımışsındır beni zaten
Şimdi Hocam da yıllarca yaptığı yönetici sıfatına gösterilen ilgi ve alakanın
Burada da gösterilmesini bekliyor olabilir
Oysa burası bir eleştiri ortamında şiir ve yazı paylaşımı sitesi
Her eleştiri bence çok kıymetli dir
İnsanların bakış açıları farklı pencereler açar
Darıldım küstüm vs bunlar çocukça duygusal yaklaşımlardır
Der Saygılarımı sunarım
Bir Eflatun Ölüm
Sizi bilirim evet. Anlaşamadığımız zamanlar oldu ama, asla saldırgan ve saygısız biri değilsinizdir.
Mehmet Burhan AKIN
Açıklamalarınız beni ihya etti... Ve bu yaşımda sayenizde bir şey daha öğrenmiş oldum, minnettarım efendim.
Kesinlikle tavsiyelerinize uyacağım. Sadece bilmenizi istediğim, kesinlikle ne duygusal davrandım ne bir ilgi bekledim. Zaten ilgi beklemek benim için gerçekten çok ayıp bir durum olur.
Hani size cevaben Müslüm Bey;
"Şimdi Hocam da yıllarca yaptığı yönetici sıfatına gösterilen ilgi ve alakanın
Burada da gösterilmesini bekliyor olabilir"
Benim için bu söz doğru olamaz, böyle düşünmem mümkün değil.
Saygılar Efendim...
Değerli Hocam, gitmeniz yanlış olur. Evriliyor, devriliyor, yükseliyor, alçalıyor vb kimi zaman herkes, kimileri de hep aynı, robot gibi...
Ara sıra dile getiriyorum, 20' den 75 yaşına vb farklı düşünceler, tecrübeler, her türlü siyasi sosyal toplumun çeşitli katmanları var burada.. Kimi namazından sonra açıyor siteyi, kimi iş dönüşü, kimi sarhoş olup giriyordur, kimi bahçeden dönüşe,kimi siyasi ise parti toplantısından sonra, kimisi döner merdivenden inip-çıkıp masasına oturunca... vb vb vb
Rahatsız olduğunuz her kim ise; engelleyin gitsin hocam.. Ben de olsam engelleyin, ilk başlarda engellemeye karşıydım sonra herhangi bir ifadesi kafamı bozan olursa engelliyorum şahsen..
Kimse kimsenin ne yaşadığını bilmez, ekseri; okulun ilk zamanlarında yabancı hissetmeniz doğrudur deftere, burası da neresi der gibi, sıra arkadaşınız olur, sınıfınız olur, sevmeseniz de alıştığınız arkadaşlarınız olur sınıfta-okulda..o hesap...kimi sevmediği öğretmenler, idareciler olduğu gibi öğrencilerin...
Lakin yeter ki yazmaya devam edin, yeni geldiniz, az çok iyi kötü muhabbetimiz oldu. ben genelde kimseye karşı kusur işlemem, kusur işlemediğimi düşünürüm ancak aynam diğer sitedaşlardır, sizin aynanız ben isem bir birey olarak, sitedaşınız olarak;
İyisiniz, güzelsiniz, efendisiniz, otoritersiniz, "edeb"iyatçısınız, mesleğinizin yansımaları var, kültürel bir geçmişiniz var, verecekleriniz alacaklarınızdan çok bizlere de siteye de, lakin olmadığınızda, gittiğinizde, EKSİKLİĞİ duyulacak birisiniz.Kısa zamanda bu hisleri verdiniz bana..
Sanal gerçeklikte, toplumda gördüğümüz, çevremizde gördüğümüz kişilerin yansımalarını görürüz. Size demiştim, emekli bir öğretmen akrabam, amcam dediğim birini yansıtmıştım size. Akraba sayılırız, ister buna adem havvadan deyin, ister bir dünyevi çıkarımı.. ister y kuşağı kafamı bozuyor deyin... :))
Dövecekseniz, illahi hırpalayacaksanız bu yazınızla bizleri; (şahsen yani)hani anlatılır ya, sırada parmaklarımızı birleştiririz, öğretmen cetvelle vurur, kimi kulaklarımızın yanındaki folleri çeker, kimi odasına çağırır nasihat eder... kimi disipline gönderir öğrenciyi..
Anlaşıldı hocam, disipline göndermeyin bizleri sitedaşlarınızı yeter ki..
En çok sevilen öğretmenler, öğrencileriyle sosyal faaliyetlere katılan öğretmenlerdir okullarda..
Her şey bir yana kısa sürede kendinizi sevdirdiniz. Yukarıdan emir vaki tayininiz çıkmadıysa, sizi okulumuzda defterimizde görmek dileriz..
İllahi gidecekseniz, keşke ışınlama teknolojisi çıkmış olsaydı da, çam sakızı çoban armağanı, hediyelerimizi ulaştırabilseydik size..
Bizlere gidişinizle, kararınızla; eksikliğinizi yaşatmayın der;
Saygı sağlık ve huzur dileklerimi sunarken,
En sevdiğinize emanet ederim.
Mehmet Burhan AKIN
Efendim, yazınız beni derinden etkiledi, oğlumun yaşında olsanız da size saygı duyuyorum.
Tavsiyelerinizi asla yabana atmayacağım, bilmenizi isterim.
Sizin için Allah'a ellerimi açıp yaptığım duadan vazgeçmeyeceğim.
Saygılarımla Efendim...
Saygılarımla Hocam
Yazılarınızı genellikle en fazla okuyan ve yorum yapan kişiyim sanırım
Sizin o bahsettiğiniz Kül yutmam cümlesini HELAL EMEK yazınızı değerlendirme esnasında ben yapmış idim
Ki sizde benim değerlendirme mi Etkili yorum olarak seçmişsiniz zaten
Ben yine aynı kanaatteyim
O yazınızla ilgili duruşum hiç mi hiç değişmez
Burada başka sıkıntılı bir durumunuz var ise
O ben değilim
Aslada size karşı bir önyargım yok
Sizin başka yazılarda ki yorumunuz üzerine giriştiğiniz tartışmalarınızın külfiyetini değer verdiğim dediğiniz kişinin üzerine yani bana yıkmanız Ahlaken de vicdanende doğru değildir
Bilgilerinize rica ederim
Nice saygılarımla
muslumbayram tarafından 9/12/2020 5:22:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mehmet Burhan AKIN
Sizi tanıdıktan sonra ilkin "Müslüm Bey, Müslüm Can ve Müslüm kardeşim veya Anadolu'nun yiğit çocuğu" gibi hitap türleriyle size samimiyetimi ilan etmiştim.
Evet değer vermiştim ve halen de değer veriyorum. Yazdığım bir anıyı doğru bulmama hakkına elbette sahipsiniz, ancak "kül yutmam" tabiri, bir nevi beni yalancı duruma düşürmüş oldunuz ve halen de "
"Ben yine aynı kanaatteyim
O yazınızla ilgili duruşum hiç mi hiç değişmez" demektesiniz.
Bu konunun üzerinde artık durmayacağım, çünkü ben asla yalancı olmadım, bundan sonra da Allah'ın izniyle olmayacağım. Kendimi anlatmam ayıp olur üstadım, Yüce Rabbim hak şahidimdir ki Mehmet hocayı tanıyan Muş halkı asla dürüstlüğünden şüphe etmezler. Her seçimde Muş'ta bulunan tüm partiler aday olmam için kapımı çok zorladılar, hem sağ, hem de sol partiler. Tenezzül etmedim, değer verdiğim üstadım.... Artık inanıp inanmak elinizdedir. Artık kulak asmayacağım, arkadaşların yorumlarından çok şey öğrendim.
Biri hariç yazdıklarınızın tümü doğru olarak mertçe yazmışsınız. Şunu da bilmenizde fayda var;
"Şimdi Hocam da yıllarca yaptığı yönetici sıfatına gösterilen ilgi ve alakanın
Burada da gösterilmesini bekliyor olabilir "
Hayır arkadaşım, tahmin ettiğiniz gibi değil, bize gösterilen çok ilgiler vardır, yenisini kaldıramam...
"Bu durumda Hocamızın gitmesi bana bir fayda sağlamadığı gibi bir değerde katmaz"
Sayın Üstadım; yukarıdaki cümlenizde doğru bir tahlil yapmışsınız, benim gitmem sadece size değil, hiç kimseye fayda sağlamadığı gibi değerde katmaz. Bizim böyle bir amacımız ya da derdimiz olmaz, ancak güzel kalemlerden yararlanmaktır çabamız.
Saygılarımla Efendim...
burada,kendilerinden başka, kimsenin olmasına tahammül edemeyen,saldırgan bir güruh var,lobi gibi, tahammülleri yok yeni gelenlere,karşı düşüncelere,ilk üye olduğumda,garip gelmişti,sahte üyeliklerle, sin kaflı küfürler ettiler hatta üyenin birine,bende onlara ettim,burada hep, suriyeli mülteciler gibiyiz,biz eski olmayanlar,,:)ne zaman gideceğiz diye,heyecanla bekliyorlar,sizi takip ediyordum, yorum yazmasam da,mutlu olmadığınız bir yerde,kalmanız doğru değil, ama iyi bir yazarsınız,anılarınızı takip ediyordum,tekrar yazarsanız yine okurum,yazmazsanızda karar sizin,yolunuz açık olsun efendim,
hürmetlerimle,,,
Mehmet Burhan AKIN
İnanır mısınız, açıklamalarınız bana güç verdi, bir duruş sergilememi istiyorsunuz, söz bir Allah bir, tavsiyelerinize uyacağım. İstediğiniz anı olsun, yolunuza kurban edeceğim.
Saygılarımla Efendim...
Değerli Öğretmenim Merhaba...
Satır aralarına saklanmış ( varsa ) 'mecazlar' için yazınızı dikkatle ve iki kez okudum. Sindire sindire...
İlk önce kırgınlığınızı anlamaya çalışsam da ( ki zaman zaman hepimiz farklı kişilerden farklı nedenlerle bunları yaşayabiliyoruz ) kararınıza katılmadığımı belirtmeliyim.
Böyle sosyal katılımın olduğu yerlerde 'hamamda türkü çığırmak misali' ya da 'kerameti kendinden menkul hocalar gibi' her dediğinin şaşmaz doğru zanneden ya da 'küçük çevrelerinin' yansımalarını buraya da aktarmak isteyenler elbette olacaktır, var da!..
Ben buraya kimse için gelmedim, kimse için de gitmem!..
Aynı şeyin sizin için de geçerli olduğunu düşünüyorum.
Bir gün sağlığım ya da o anki düşüncem nedeniyle böyle bir karar verebilirim. O da sadece benim kararım olur!
Paylaşımlar, hiçbir zaman ortak ilgi görmez. Biz nasıl kendimizce bir seçim yapıyorsak herkes bunu yaptığında bize de yansımaları olacaktır elbette. Olumlu ya da olumsuz.
Güzel şeyler yapmayı düşünerek sayfaya geldiğinizi açıkladığınız için dönüşlerin de güzel olmasını beklediğinizi düşünüyorum, hepimiz gibi... Her zaman öyle olmuyor ama!..
( Engelli hiçbir kişiyi kırmak istemem ama atasözünün aslı bu!... ) "Her kör satıcının bir topal alıcısı vardır." Paylaşımları ve dönüşleri izlerseniz burada da bunun gerçekleştiğini göreceksiniz.
Biz kimin ne yazdığından değil, paylaştıklarımızdan ve yaptığımız yorumlardan sorumluyuz diye düşünüyorum. Yoksa ülke geneline ( hatta yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın da katıldığı bu geniş çerçevede ) açık bir sosyal dokuda tabii ki her türlü fikir ve yorum olacaktır.
Bence sizin şimdi karar vermeniz gereken şu:
Muhtemelen adını bile bilmediğiniz ya da bilseniz de tanışmadığınız ( yazışmanızla ilgili en ufak bir fikrim olmamasına rağmen ) o kişinin tepkisi mi önemli sizin için, yazmak ve paylaşmak istedikleriniz mi?
Eğer bu kırgınlık nedeniyle kararınızı uygularsanız, o kişiye ( muhtemelen) hak ettiğinden daha çok değer vererek beklentisini yerine getirmiş olursunuz. Ben bunu yapmam!..
Bu kararı bir anlık vermediğinizi ama duygularınızın ağır bastığını düşünüyorum. Size önerim bu kırgınlığınız atıncaya kadar bir süre dinlenin ve siteyi uzaktan izleyin. Ben de öyle yaptım ve çok şey gördüm!.. Uzaktan bakmak bazı şeyleri daha yakından görmemizi sağlıyor!..
Sonraki paylaşımlarınız da değişebilir, beklentileriniz de esneklikleriniz de...
Bunu da bir deneyin, sizce hiçbir şey değişmemişse o kararınıza saygı duyarım.
Paylaşımlarda yeniden buluşmak dileğimle Değerli Öğretmenim...
Saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 9/12/2020 1:30:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
MÜSLÜM BAYRAM
Hocamız asıl gitme nedenlerini zaten sıralamış
Ve de en sonunda değer verdiğim dediği yani beni kastediyor kişi dahi bana kül yutturamazsınız dedikten sonra kanaat ettim diyor
Bu durumda Hocamızın gitmesi bana bir fayda sağlamadığı gibi bir değerde katmaz
Bu minvalde ki yorumunuzu garip buldum
Hocamızın Helal Emek yazında her şey net şekilde ortada duruyor
Lütfen okuyunuz
Doğrular tektir
14 yaşına basmış bir çocuk evlendiriliyordu hocamızın bahsettiği çocukluk dönemini bırakın bizim zamanımızda dahi öyle idi
Ben ona vurgu yaparak
Hocamızın yazısında abartma sanatı yaptığı eleştirisini
Kendimce dike getirdim
İlgi ve bilginize sunarım
Nice saygılarımla
Mehmet Burhan AKIN
Her daim sözüne inandığım, kişiliğine saygı duyduğum, yorumlarını kendime düstur edindiğim bu güçlü kalem sahibinden faydalanacağım daha çok şeyler var geride.
Tavsiyelerinize harfiyen uymak, daha güçlü çalışmalar yapmak, edebiyat çerçevesi dahilinde bulunmak görevimiz olacak.
Size saygılarımı iletmekten başka bir şey yazmayacağım...
çok üzücü ):
kalemlerimizi bırakıp kaçmak yakışmaz hiç birimize
helal olsun desem de
içim razı değil güle güle demeye
iftira atmaya kadar ileri giden saygısız insanlar yüzünden edebiyata küsmek doğru bir davranış mı
bir kez değil bin kez daha düşünün ve kaleminizi öksüz bırakmayın
saygılarımla efendim...
...
İçlerinden zulmedenler hâriç ehl-i kitapla, ancak en güzel bir yolla mücâdele edin ve; «Bize indirilene de size indirilene de îmân ettik. Bizim ilâhımız da sizin ilâhınız da birdir ve biz ancak O’na teslim olan kimseleriz» deyin.” (el-Ankebût 29/46)
Zulmetmek nasıl olur peki? Asmak, kesmek ve kelle uçurmak.
Başka...
İnancımıza küfür edilmesi zulüm sayılır mı?
Elbette sayılır. Son zamanlarda İslama ve Müslümanlara karşı küfür derecesinde saldırıları gördükçe çok ama çok üzülüyorum.
Sanki böyle düşünmek böyle davranmak kısacası İslam karşıtı olmak marifetmişcesine gururlanıyorlar maalesef.
Sanki bir tür inkar hastalığına yakalanmış gibiler. Dini içerikli bir yazı veya imana davet eden bir şiir okuduklarında hemen celalleniyorlar.
İslamla ilgili hiç bir şeye asla tahammül edemiyorlar.
Zalimin zulmüne boyun eğmemek lazım. Hepimiz bunun bilincindeyiz. Peki zalimle mücadele nasıl olmalı?
Ağzına aldığı çirkin cümleleri, aynı üslup ile kendisine iade mi etmeliyiz?
Yoksa; attığı taşı alıp, " Güzel kardeşim benim dinle imanla ilgili yazdıklarımın sana veya bir başkasına zararı var m?
Diyerek; nazikçe sormak mı gerekir?
Güzel olan her şeyi paylaşıyoruz. Paylaştıkça da mutlu oluyoruz.
Bu bir şiir olur, bir anı olur, bir fıkra olur veya bir yemek tarifi olur.
Hatta üzüntümüzü, acımızı, derdimizi, tasamızı velhasıl hayatımızda olan biten bir sürü şeyi insanlarla hasbihal etmek için yazarız çizeriz.
Konuşuruz, anlatırız ve dinleriz...
Kimin zaman da fikirlerimizi masaya yatırırız. Zaman zaman da yaşam felsefemiz ve dini inançlarımız gibi konuları da irdeleriz.
Öykülerde, şiirlerde yahut makalelerde de bu tür konuları işleriz.
Tüm bunlar gayet normaldir. Normal olmayan bu eserleri okuyan kişilerin tahammülsüzlüğüdür. Hakaret etmeleridir.
Biz de mi hakaret ederek cevap vermeliyiz? Nedir doğru ve güzel olan cevap şekli?
Ve bizler nasıl hareket etmeliyiz ki Rabbimiz bizden razı olsun. Müslüman kimliğimize yakışan davaranışlar hal ve tavırlar nasıl olmalı ki amacımıza inancımıza ters düşmeyelim.
Örnek almamız gereken bir şahsiyet varsa bu kim olmalı. Örnekler çoktur aslında ama en önemlisi elbette ki Allah’ın elçisi değil midir?
Üsve-i Hasene, "güzel bir örnek" anlamına gelmektedir.
"Kesin olan şu ki sizin için, Allah’ın huzuruna çıkmayı umanlar, ahiret gününe inananlar ve Allah’ı çok çok zikredenler için Allah’ın Rasulü güzel bir örnektir." (Ahzab, 21)
“(Ey Resûlüm) de ki: İşte benim yolum budur; ben sizi (körü körüne değil) bir basîret üzere Allah’a dâvet ediyorum. Ben de bana tâbî olanlar da (işte böyleyiz).
Basiret nedir?
Doğru görüş, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış... Hakikatı kalbiyle hissedip anlama.
Kalpte eşyanın hakikatlarını bilen kuvve-i kudsiyye. Feraset. İm’an-ı dikkat.
Basîretli bir şekilde davranış sergilemek, her kişinin harcı değildir elbette. Gayret etmeli ve bizlere en güzel örnek olan Peygamberimizin güzel ahlakını kendimize şiar edinmeliyiz.
Kötü niyetli kişilerin kışkırtmalarına kulak vermeden, kararlı bir şekilde başımız dimdik devam etmeliyiz; şu dikenli ömür yolumuza.
Gülleri toplaya toplaya vuslata yürümeliyiz.
Bizleri inciten, üzen ve ayağımıza çelme takmak için fırsat gözleyen tüm kardeşlerimize de; Gül atmalı ve onları gül bahçesine davet etmeliyiz...
Gelene; hoş geldin!..
Gidene; eyvallah demek lazım.
Eyvallah...
Mehmet Burhan AKIN
Değerlerimizi hikaye yoluyla değerli kılmaya çalışan usta ve benim için çok saygın olan kalem sahibini selamlıyorum.
Asude Hanım,
Uzun yorumunuzdan etkilenmedim desem, yalan söylemiş olurum. Gerek manevi açıklamalarınız, gerekse yine edebi cümlelerle açıkladığınız tavsiyeleriniz başım üstüne. Zaten sizin gibi usta bir kalemi yalnız bırakıp gitmek de doğru bulamadıklarım arasındaydı.
Allah nasip ederse Mehmet hocanız daha güçlü olarak geri dönecektir.
Allah'a emanet olunuz...