- 1554 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
‘’ON İKİ EYLÜL ATATÜRKÇÜLERİ ‘’
Günümüzde gerçek Atatürkçülerin işi çok zor ya da başka bir ifadeyle Atatürk istismarcılarıyla mücadele etmeleri öyle çok kolay değil!’’
Çocukluk yıllarından bu güne, evlerinde namaz kılınan, Kur’an, okunan, Ramazan ayında sahura kalkılan oruç tutulan, ezan-ı şerif ile iftar açılan, kısacası İslam dinin tüm değerlerini mutlulukla yaşayan, Atatürkçü ailelerin ferdi olmanın onuruyla yaşanırdı. Sahip olunan bu sosyokültürel durum üç aşağı beş yukarı hemen her Türk ailesinin, sosyokültürel konumunu ifade ediyordu. Atatürk, kadını, erkeği, köylüsü, kentlisi, muhafazakarı, sosyal demokratı vs kısacası milletin her kesiminin ortak değeri ve sevdasıydı. Böyle olması da doğaldı. Çünkü Mustafa Kemal paşa da milletinin her kesimini kucaklamış halkını Kürt, Türk, kadın, erkek köylü, kentli demeden ön koşulsuz sevmiş ve milletini eşit haklara sahip mutlu yaşayacağı kendini özgürce ifade edebileceği Cumhuriyet rejimini ile ödüllendirmiştir. Milleti de onu daha önce hiç kimseyi sevmediği kadar çok sevmişti. Böylelikle Mustafa Kemal paşa, ATATÜRK, unvanıyla milletinin gönlünde müstesna bir yere sahip olmuştu.
Atatürk’te milletinin gönlündeki ipek atlas tahta kurulmuş, hem dünyada hem de ahret hayatında bu konforun haklı keyfini sürüyordu.
İlkokuldan başlayarak tüm öğrenim hayatı boyunca bir birinden değerli Atatürk sevdalısı öğretmenlerin himayesinde ve eğitimin ışığında bu onurlu süreç tüm güzelliği ile yaşanmaya devam ediyordu.
Ne zaman kadar?!’’
Ta ki,Atatürk’ün milletinin gönlündeki bu müstesna yerinden rahatsız olan emperyalist güçlerin devreye girip, emirleri altındaki işbirlikçilerine on iki eylül bin dokuz yüz seksen askeri darbesini yaptırıncaya kadar!!!’’
Seksen darbesi içeriğinden ve amaçlarından dolayı ülkede yaşanmış diğer darbelerden çok farklıydı. Sözde kaybolan devlet düzenini sağlamak, Atatürk’ün ilkelerini yeniden tesis etmek için yapılmıştı.(!) Ancak uygulama hiçte öyle değildi. Kurunun yanında yaşta yanar mazeretiyle aslında bilinçli ve sistemli bir şekilde terörist faaliyetlerde bulunanlarla birlikte, ülkenin en ücra köşesinde yaşayan siyasi fikirlerinden başka hiçbir suçu olmayan sağcı ya da solcu ne kadar aydın ve gerçek Atatürkçü varsa hemen hepsini sudan gerekçelerle toplanıp hapishanelere atılmışlardı. Bunlardan biride son derece donanımlı, kültürlü, bütün öğrencilerinin saygı ve sevgisini kazanmış Atatürkçü oğlu Atatürkçü olan edebiyat hocamdı.
Yıllar sonra tesadüfen bir akrabamın elektronik eşya pazarlama şirketinde karşılaştığım hocamın kendisinden öğrendiğime göre! Evin de bulunan ve günümüzde tüm kitapçılarda satılan Rus yazarların romanları yüzünden istisnasız her gece ağır işkence gördüğü iki buçuk yıl süren hapis hayatı yaşamıştı! Dile kolay her gece işkenceyle geçen iki buçuk yıl. Benzer durum diğer Atatürkçü aydınlar içinde geçerliydi. Üstelik birçoğu öğretmen olan o aydınlar. Bir daha, kendileri gibi aydın Atatürkçüler yetiştirme sinler diye hapishanelerden çıktıktan sonra, sakıncalı damgasıyla fişlenip devlet memurluğundan da atılmışlardı.
Nihayet her şey cuntacıların daha doğrusu cuntacıların arkasındaki emperyalist güçlerin istediği gibi olmuştu. Kendilerine direnecek sağcı ya da solcu fikir kuruluşu temsilcisi, öğretmen, gazeteci, vs hiçbir güç kalmamıştı. Ne kadar gerçek aydın ve entelektüel varsa hepsi sindirilmiş, susturulmuş, hatta katledilmişti.
Artık rahatça radikal dincilere ve bölücü örgütlere lojistik destek sağlanıp, bu yapıların palazlanıp güçlenmelerine göz yumulabilirdi. Netekim de öylede oldu. İşte bu süreçten sonra başlarında ali kalkancı, müslüm gündüz adnan oktar gibi sapık ve sapkın sözde dini cemaatler oluşturuldu. Bu oluşumlar sadece radikal sapık tahrikâtlar ve bölücü terör örgütleri ile sınırlı kalmadı. Sağın ilkelerine ters düşen tuhaf sağcılar, solun prensiplerine uymayan enteresan solcular ve tabi ki Atatürk’ün ilkelerine uymayan çakma Atatürkçüler türedi. Daha doğrusu türetildi.! Ve nihayetinde o yıllarda sayıları ve etkinlikleri çok az olan henüz siyasi sahneye tam anlamıyla çıkmayan, doğrudan Atatürk düşmanlarının da önü açılıp, göz göre göre siyasal anlamda güçlenmelerine fırsat verilmişti. Adeta gelecek on yıllarda garip bir sarmala girilecek günlerin ön hazırlıkları yapılıyordu.
Siyasi partilere uygulanan yasakların sivil yönetime geçilmesiyle ve zaman içerisinde o yasakların kalkmasıyla çakma sağcı ve solcuların yerini nispeten yeniden gerçek sağcı ve solcular alsa da maalesef çakma Atatürkçülerin yerini gerçekleri alamadı. Gerçek Atatürkçüler hayatın her alanında pasifize edildiği için çakmaları sayılarını artırarak sapık varlıklarını rahatça sürdürebildiler. Öyle ki çakmalar içerisinde Atatürkçülük adına opera ve aryayı bu ülkenin kültürü yapamadıklarına dövünüp duranlar da oldu. Bu ülkede Avrupa’daki gibi çıplaklar kampının olmamasını Atatürkçülük adına büyük bir kayıp olarak görüp bunun utancını yaşayanlarda…!
Doksanlı yılların başında ülkemizi saran satanizm (şeytana tapma) akımlarına kapılan ve düzenledikleri sapık törenle kız arkadaşlarının kafasını kesen gençler için Müslüman olacaklarına satanist olsunlar diyen sözde Atatürkçülüğüyle öne çıkan postal yalayıcı akademisyenleri de gördü bu millet.
Kısacası nerede sapık ve sapkın düşünceye sahip hastalıklı zihniyetler varsa gerçek Atatürkçülerin esaret altında olmasından faydalanarak meydanı boş bulup Atatürkçülüğe kendi meşreplerince sahip çıkmışlardı.
Gerçek Atatürkçüler hapisten çıktıkların da hayata tutunmanın mücadelesini verirken bir taraftan Atatürk düşmanlarıyla ve en önemlisi bir taraftan da çakma Atatürkçülerle yani Atatürk istismarcılarıyla uğraşıyorlardı. Gerçek Atatürkçüler Atatürk’ün manevi şahsiyetinin siyasete alet edilmesine karşı çıkıp buna direnç gösterirken bir taraftan da çakmaların hakaretlerine uğruyorlardı. Gerçek Atatürkçüler Atatürkçülük İslama ve Müslümanlara saldırmak değildir diyerek tavır koyunca, aslında içlerinde din düşmanlığını taşıyan çakmalar, ağır bedeller ödemiş gerçek Atatürkçülere saldırıp, utanmadan ve kendi çaplarına bakmadan o insanları sahte Atatürkçü olmakla suçlayacaklardı.
Atatürkçülük faaliyetleri sadece kafaları kıyakken kadehlerini havaya kaldırıp hep bir ağızdan onuncu yıl marşını söylemekten öteye geçmeyen on iki eylül’ün ürünü çakma Atatürkçüler için bu günler son günleri son çırpınışlarıdır. Bu milleti seksen öncesinde olduğu gibi dindar olduğu için küçümsenmeyeceği, uzak ya da yakın siyasi tarihine sahip çıktığı için Cumhuriyet düşmanı olmakla suçlanamayacağı Atatürk sevgisiyle kucaklanacağı günleri doyasıya yaşayacakları zaman yakındır. Bu da eninde sonun da gerçek Atatürkçü zihniyetlerin yeniden siyaset arenasına hakim olmasıyla mümkün olacaktır. O günler geldiğinde yüce Türk milletinin sırtın da kambur olan Atatürk istismarcıları bu milletin sırtından indirilip milletin kabusu olmalarına müsaade edilmeyecektir.
O günler geldiğinde bu ülkenin insanları peygamberini de, atasını da, tarihini de tarihi şahsiyetlerini de, bir biriyle mukayese etmek zorunda kalmadan gönlünce seve bilecektir. Dindar olduğu için yobaz, Atatürk’ü sevdiği için din düşmanı olmakla itam edilmeyecektir. Dolayısıyla o günler geldiğinde yüce Türk milletinin her ferdi geçmişte olduğu gibi tarihi ve kültürü ile barışık Cumhuriyetin, özgürlüğün ve demokrasinin keyfini sürebileceği mutlu günleri doyasıya yaşayacaktır.
Serhat BİNGÖL 11.09.2020
YORUMLAR
bu yazıyı sevmedim zira maskeli ve çirkin
12 Eylül darbesini 1970’li yıllarda CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diye haber vermişti. 38 yıl geçtikten sonra, “bizim çocuklar başardı” ,
onların çocukları yani ATATÜRK'ün tırnağı bile olamayanların, haliyle Atatürk'çü olmaları yağ ve su misalidir.
Bu topraklarda ihanet asla eksik olmadı, olmayacak. Bunu artık anlayıp, kanıksayıp öyle yaşamaya çalışmak, uyanık olmak zorundayız, demekten yorulduk ama insanımız kanmaktan, KANDIRILMAKTAN vazgeçmedi...!
Bedelini misliyle ülkemiz ve gene insanımız ödedi, ödemeye devam ediyor.
Ez cümle; HERKES BİR GÜN MECBURİYETTEN DE OLSA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E SARILACAKTIR.FİLİZ ŞAHİN
Esen kalın
tevekkeltü taal Allah
https://www.youtube.com/watch?v=9uTj1NVqpLU
Filiz Şahin. tarafından 9/13/2020 10:11:43 AM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
Kıymetli Filiz Hanım sizin de belirtiğiniz gibi on iki eylül askeri darbesine gidilen süreçte, darbe sonrası süreçte cıa'nın ve mossad ajanlarının plan,program ve organizasyonunun bir sonucuydu. O dönem çeşitli rütbelerde asker olan ve günümüz de emekli olan tanıdığım ve görüştüğüm paşaların hemen hepsi bu gerçeği kabul ediyorlar.Kısacası darbeyi asker yapmıştı ama darbenin sonuçlarının sorumlusu doğrudan asker değildi. Onlar emir komuta zinciri içerisinde üst akılların emirlerini yerine getirmişlerdi.
Size candan katılıyorum bir gün mutlaka herkes Atatürk'ün ve onun aydınlıkçı fikirlerinin etrafında toplanacaktır. yeter ki bu süreci geciktirecek ya da engelleyecek Atatürk istismarcılarının farkında olalım ve onlara fırsat vermeyelim. Aksi halde söylediklerimiz temenniden öteye gitmez. Bu nokta da merhum İsmet İnönü'nün dediği gibi "Bir ülkede namuslu insanlar, en az namussuzlar kadar cesur olmazsa, o ülke mutlaka batar." Bu sözü Atatürk özelinde yorumlarsak Bu ülkedeki gerçek Atatürkçüler, kınanmaktan korkmadan Atatürkçülükler inin eleştirilmesinden çekinmeden, kısacası çakma ve cüretkar Atatürk istismarcıları kadar cesur olmazlarsa Atatürk değil ama bir gün gelir bu ülkede Atatürkçülük biter. Dolayısıyla temenni etmekten çok mücadele etmek gerekir.
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
:)
ortalık karışık, Atatürk falan demeyeceğim, gerekenler zaten yazılmış yazının altına.
malum SSCB hala ayakta ve yine malumunuz " Yeşil Kuşak" denilen proje karşıda iktidar da.
ben de o sürecin kaybedenlerinden biri olarak karşınızdayım.
darbe ve sonrası ve kimlerin önünün nasıl açıldığına bakınca ve bunun kime yaradığına,
söz bitiyor, en çok hatırası ve geleceği görüşüyle toplumundan hep bir adım önde olan tek bir resim çıkıyor ortaya " ATATÜRK" !
şu şunu, şu şunu demek kaç kişiyi bağlar bilmem ama,
kadın ve çocuktan başlarsak ve zamanı da hidayete vardırırsak,
değil din, insan olduğundan utanır insan...
eyvallah.
Serhat BİNGÖL
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle
himmet aygüt
:))
hangi Ulusalcılık muhterem ustam, yapmayın ya.
80 ve 2020, 40 yıl, sözü söyleyeen, sözü emir olan
bir fetö deyyusu ve bir bu iktidar.
yaptığınız alalhtan korkmak değil ama.
Değerli kardeşim, milletler dinamiklerini çağı yakalayabilmek için organize etmek zorundadırlar...
Organize edilecek dinamiklerin başında insanlar gelir...
'80 öncesinin insanı organize edilemeyecek duruma düşmüştü...
Provake edilmiş, oradan oraya savrulan bir sürü haline gelmişti...
Terörün bitmesinden başka bir şey istemiyordu...
Burada durup, şöyle sorabiliriz: Peki, Atatürk/Atatürkçülük, gerekli organizasyon için 'Harekat'ın startı veya gerekçesi olabilir miydi?...
Tabii ki olabilirdi...
Çünkü Atatürk'ün ortaya çıktığı şartlar da çok farklı değildi; provake edilmiş, yıldırılmış, umutsuzluğa sürüklenmişti millet...
Onun mücadelesinin sonucu da milletin yeniden motive edilmesini, umutla yüklenmesini getirmişti...
'80 harekatı da aynı sonucu sağlamıştı...
['80 sonrasındaki nüfus patlamasını hatırlayalım...]
Tabii ki millet bütünüyle sindirilmez...:)))
Bazı kesimler, sisteme karşı radikal (köktenci) bir duruş göstermeyen, ehven sayılan kesimler kollanıyor gibi yapılır... Nereye kadar?... Kendilerini devlet yerine koyabileceklerini sanana kadar...
Bu durumun ötesini de, yani magazin kısmını da bu yazında okuduğuma inanıyorum...
Pek can sıkıcı şeyler değil onlar...
Filanca artist şöyle demiş de...
Dediğinin ne kadar önemli olabileceği bu yorumdaki mekanizmaya göre ölçülebilir...
Hem bugün milletin dinamikleri öyle dandik söylemlerle provakasyona uğramayacak kadar devletine güvenmektedir...
Değerli kardeşim, benim kapasitem bu kadarına yetti...
Selam ve saygılarımla.
Serhat BİNGÖL
Yıllar önce bir yerde okumuştum Amerika'da yetmişli yıllarda Hristiyan bir tahrikat amerikanın rejimini değiştirmek için gizlice örgütlenmiş cıa ajanlarının müdahalesiyle tarikatın bütün üyeleri etkisiz hale getirilmiş haber doğru bir bilgi miydi asparagas mı bilmiyorum. ama o zaman bayağı esprili gelmişti:))))
Elbetteki her ülke rejimini koruma hakkına sahiptir. Ancak seksen darbesi içeriği ve uygulamalarıyla bu kapsamda değerlendirilemez çünkü tam tersine ülkeyi ve rejimi tehlikeye atan bu gün bile ülkenin istikbalini tehdit eden yapıların organizasyonun ve oluşumunun temelleri atılmıştı. Bu organizasyon bizzat ti yabancı gizli servisler tarafından yapılmıştı.
Bu konuyla ilgili haberler o tarihlerde yayın hayatını sürdüren nokta dergisinde yazı dizisi şeklinde tüm detaylarıyla anlatılmıştı. öyle ki cıa ajanlarının işkence seanslarına katıldığı o dönem bir polisin itiraflarında yer almıştı. Özetle on iki eylül askeri darbesi öncesi ve sonrasıyla yabancı gizli servislerce organize edilmiş yerli ve milli olmayan bir darbeydi. zaten darbenin emir eri kenan evrende aslında askeri hiyerarşinin dışına çıkılarak genel kurmay başkanı olacak başak bir paşanın yerine genel kurmay başkanlığına getirilmiştir. Bu bile gizli ve gizemli bir organizasyonun olduğunu göstermeye yeterlidir.
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Serhat bey, neresinden tutsak elimizde kalacak bir yazı da sevindirici olan tek şey iyi niyetle olmasa da defalarca kez ATATÜRK ismini okumak oldu. bu manidardı elbette ama iyi tarafından bakmak gerekir.
Bir Atatürkçü, kendisi öyle değilmiş gibi dışarıdan bakan cümleler kurmaz, bilinçaltı buna zaten izin vermez. Bu objektif yaklaşım değil, bilinçaltının yansımasıdır. Diğer Atatürkçüler, gerçek Atatürkçüler vs vs yaftaları geçen pek çok ATATÜRKÇÜ denilirken kendisini ATATÜRKÇÜ olarak tanımlayan bir üyenin bu tanımlı cümlelerin neresine kendisini koyduğunu göremiyoruz.
Manipülasyon teknikleri üzerine ders aldığınız biri var mı Serhat bey ? Bu yazma tarzı bize hiç yabancı gelmedi de.
:))
Sanırım sizin samimiyetinize yeniden inanmam pek kolay olmayacak.
Sevgilerimle...
Serhat BİNGÖL
Yorumuna ve ilgine çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle
aşağıda hem dünyevi kardeşim hem de Mirim yoldaşım çok güzel özetlemişler acı gerçekleri.
Allah şahidim olsun ki bendeki algıda bu, hayatımda hep dobra oldum
umarım yanılıyorumdur.
Eğer yanılıyorsam özür dileme erdemine de sahibim
nice saygılarımla
muslumbayram tarafından 9/11/2020 2:29:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
MÜSLÜM BAYRAM
Herkes tıynetini ortaya koyar
onunla da yaşar
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL
Saygı ve sevgilerimle
MÜSLÜM BAYRAM
ben eğer ki, sizde, sizin dediğiniz gibi Müslümanlara karşı, gerçek dindarlara karşı
kin ve nefret duygusuyla bakan bir kişi algısı oluşturmuş isem ben insan değilim zaten
böyle bir şey için sadece sizden değil sayfada olan her bireyden ayrı ayrı özür de dilerim.
Olgunluğunuz için teşekkürler
nice saygılarımla
"Kurunun yanında yaşta yanar mazeretiyle aslında bilinçli ve sistemli bir şekilde terörist faaliyetlerde bulunanlarla birlikte, ülkenin en ücra köşesinde yaşayan siyasi fikirlerinden başka hiçbir suçu olmayan sağcı ya da solcu ne kadar aydın ve gerçek Atatürkçü varsa hemen hepsini sudan gerekçelerle toplanıp hapishanelere atılmışlardı."
82 darbesi ile 15 temmuz ne kadar benzer... ben fetöden yargılanıyorum dosyayı görsen hadi be dersin:)) millet şükret diyor içeride değilsin; meclis araştırma engellendi, kodamanlara dokunulmuyor, kıldan tüyden bahanelerle irtibat iltisak.. neyse bunu geçeyim de ...sonunda bir aya kalmaz istinaftan ya alacağım kıytırık bir ceza ya da beraat onanacak.. bakalım ne olacak... siteye sözüm vardı, her koşulda yazacağım dava süreçlerini...
İşin gerçeği abim; atatrükçülük ile dini ne kadar yan yana getirebilirsiniz ki, atatürkçülük o kadar kötü koşullarda bir milleti şaha kaldırdı, denge denetleme mekanizmaları ile devleti üç saç ayağı üzerine kurdu. yargı yürütme yasama, 15 temmuzda bu teke indirildi. 15 temmuz başkanlık rejimi gelsin diye yapılmadıysa başka bir mantıklı açıklaması yok.. çoğu çeperde bulunan fetöcü zaten 2014 ortasından itibaren yurt dışına çıkarılmış... geriye dış kapının mandalları anadolu evlatları kaldı...
y kuşağı hepsini görüyor abim.
bu ülkenin evlatları her 10 yılda küçük her 30 yılda da bir büyük darbeye maruz bırakılıyor..
ister dini kesim şeriat taraftarları olsun ister diğer siyasi fikirler gün geçtikçe Atatürk'ü daha iyi anlıyor. bir kaç kişinin yanlışı bu bağlamda genele yayılamaz. lakin kral çıplak be abim..
ümmetçi ideoloji fincancı katırı gibi züccaciye dükkanına girdi.. onlar da girdiklerine pişman oldular ama..
sonuçta; kavga; atatürk cumhuriyeti ile ümmetçilik arasında.. Birinde vatandaşlık hak ve hukuku, diğerinde insanın insana kul olması. bunu hayır, insanlar Allah'a kul diye geçiştiremeyiz.
atatürkçülüğü sadece rakı balık masasında görmemek lazım. yıllardır yapılan bu değil miydi, zihinlere empoze edilen.. iki ayyaş, cehennemin en alt katındalar falan... hitler mussoloni benzetmeleri.. yunan galip gelseydi demeler... veya ben duayla nasanın roketini düşürürüm demeler... veya ileri demokrasi diyerek devleti ele geçirmek istemeleri khklar ile milleti sindirmeler.. korkutmalar...
atatürkçülük fikri; başta emparyel şirketler olmak üzere, din baskılarına da karşıdır. bu millet okudukça araştırdıkça da dinden kopacak, öyle denmiyor mu; insanların eğitim öğretim çıtası arttıkça dinden kopuş var diye...
atatürkçüyüm diyenlerin kaz dağlarında kanadalı şirketi görmeleri yeter, yolların paralı olmasını görmesi yeter, hukuki güvenliğin olmamasını görmesi yeter.. atatürk'ü anlamaları daha iyi anlamaları ve sahip çıkmaları için..
lakin çağ da değişti be abim, ateş düştüğü yere yakar sonuçta.. şimdi nasıl 82 darbesinin bir oyun olduğu bir sağ bir solu ezdiği söyleniyor yazılıp çiziliyorsa, çok geçmez 5-10 yıla kadar da 15 temmuz için aynısı yapılacak... krallar çıplak be abim..
lakin gençlerin; hiç bir siyasi oluşuma ve partiye güvenmediği de, dinlerden koptuğu da gittikçe gün yüzüne çıkıyor..
ve insanlar atatürk sözünden çok karşılarında atatürk gibi düşünen ve yaşayan, dini söylemlerden ziyade de ahlaklı doğru sözlü dindar görmek istiyor.. elbette eksiğim olabilir ama yazınız bu bağlamda çok sığ kalmış abim.. bir zamanlar sizi gerçekten geniş pencereden analizler fikirler yaptığınız düşünürdüm.. ya ben kendimi geliştirdim abim, ya da siz kendini geliştirmediniz..
ben son 15 yılda iki üni okudum imkanlarım el verdiğince aöf den, ve siz değerli büyüklerimin de her türlü anısını, hatırasını, farklı ideoloji inanç ve fikirleri takip ettim.. gördüm ki; tarih ve din ile kurulmak istenen bir hegomanya, emperyal bir oyun var.. buna da en çok, 1950 lerden gelen düşünce sahipleri geliyor.
2020 yılındayız abi, bir çok büyüğümü görüyorum ki, çağı okumakta yetersiz. hz muhammed bir reset attmıştı 1500 yıl önce sosyokültürel hayata... atatürk'de bir reset attı 100 yıla yakın zaman önce..
ülkemizde malesef ortaçağda yaşadığımızı düşünenler ile cumhuriyeti daha muasır düzeye çıkarmak isteyenlerin kapışması var.. siyasetimiz aşırı yaşlı insanlardan oluşuyor abim.. bu nedenle çağ ıskalanmak üzere..
Y kuşağı görüyor herşeyi... kimse alınmasın.. kırılmasın 2020 li yıllardayız, yeni çağın ayak sesleri her yerden duyuluyor.. nasıl bir çağ ise bu ben bile sudan çıkmış balık gibi hissediyorum kendimi..
her darbede ezilen anadolunun türkü oldu bir şekilde, sağcı solcu sünni alevi etö fetö, milliyetçi ümmetçi diyerek ezilen anadolu türkü oldu abim.. bizi biz mi yönetiyoruz sahiden. yoksa arap mısır tarafından doldurulan düşünceler ile alt yapısını mı hazırlandı yeşil sermeye, arap sermayesi diyerek... yoksa abd rusya avrupa mı yönetiyor bizi ?? hangisi ??
umarım abd rusya çin ve avrupa ve araplar arasında yeni sevr dayatmazlar bize, bir kurtuluş savaşına gerek kalmaz abim.. ne işi var, katarın kanal istanbulda, karadeniz yaylarında abim???
tabii elbette suçlu belli derler, siyonizm.. ne dış güçü ne iç güçü bitti milletin tepesine binen,
kimse bakmaz kendisine, bizim bizim yaptığımızı kimse yapmadı diye düşünmez..
gerçek atatürkçü ile gerçek dindarı ayırmak için; parayı nereden kazandığına bakmamız yeter belki de??
parayı takip eden siyasetin, sosyolojinin, kültürün, dinin kodlarını okur abim...
para kimde ülkemizde???
geçenlerde bir sitedaş büyüğüm demişti yorumda konuyla alakalı değil ama; biz 40 kişiyiz kırkımız da birbirimizi biliriz diye... y kuşağı bilmekle de kalmıyor, görüyor ...
bakalım seçim dönemine kadar daha neler atılacak manşetlere, nasıl bir algı oluşturulacak..
cennet gibi vatanı cehenneme çevirmekte üstümüze yok....
asgari ücret belliyken kimlerin ne kadar maaş aldığını ve parayı nereden kazandığı öğrenmeli, mali şeffalık geldi mi, atatrükçü de ortaya çıkar, dindar.da .. parayı takip et abi, altını takip edin. kripto parayı takip edin..
5 -6 şirketin nasıl cumhuriyeti, vatanımızı tımar sistemine çevirdiğini görürüz...
abim; anadolu insanını almanya kim gönderdi işçi olarak?
hani nerde muhsin yazıcıoğlunun failleri, önce etö dendi sonra fetö...
uğur mumcuyu öldürün emri kimden geldi..
silivri ile khklar arasında nasıl bir bağlantı var..
eski kuşaklar nasıl hala eski ideolojilerle düşünebiliyor..
pkk niye bitmiyor? yoksa bitirilmek mi istenmiyor gerçekten??
millet açlıkla boğuşurken ayasofya nereden çıkıverdi??
o kadar çok soru var ki...???
oyun aynı oyun, devamlı aynı delikten sokulan da anadolu insanı, anadolu türkü..
hiç bir şey olmasa da kesin bir şeyler oluyor...
umarım daha kötüsünü görmeyiz...
ne fabrika kaldı satılmadık ne de torpilin önüne geçildi..
offf abim offf.. 2020 yılındayız.. internet geleli ülkemize 40 yıl olacak neredeyse, farklı kaynak aratırması yapın lütfen.. hiç okumam dediğiniz işim olmaz dediğiniz fikirleri okuyun...
hep aynı nakarat boğuyor insanları...
saygı sağlık ve huzurla..
en sevdiğinize emanet olun..
Yinsani
eğer Atatürk, köylü milletin efendisi dedi ise o madencilik şirketinin vay halineydi başta olsaydı.. bir şirket yetkilisi 200 askeri buraya yığabilirim diyebilir miydi???
köylünün verdiği cevap da akıllarımıza kazınmalı...
https://www.medyafaresi.com/haber/maden-sirketi-yetkilisi-halki-boyle-tehdit-etti-200-askeri-yigarim/948787
"Erzincan'ın Kemaliye ilçesi Ağıl Köyü’nde Fimar Madencilik şirketi tarafından başlatılan demir madeni arama faaliyetleri, ilçedeki birçok köy derneği ve muhtar vekaletnamesiyle yargıya taşınmasına rağmen devam ediyor.
Sözcü'nün haberine göre sürekli farklı ruhsatlarla bölge halkının direnişini kırmaya çalıştığı belirtilen şirketin bir yetkilisi, protestolar karşısında bu sefer köylüleri bölgeye askerlerle gelmekle tehdit etti.
Kameralara yansıyan görüntüde firma yetkisi, “Buraya 200 tane asker yığarım” ifadelerini kullandı. Firma yetkilisinin bu tehdidine ise orada bulunan vatandaştan tokat gibi bir cevap geldi. Madene karşı direnen vatandaş, “Askerin tırnağı için ben başımı keserim” dedi."
Serhat BİNGÖL
Değerli kardeşim bu sayfalar da defalarca söyledim yinede söylemeye devam edeceğim. mevcut iktidarla siyasal anlamda hiç bir bağım yoktur. Ancak bu şu anlamada gelmez iktidar partisi kendisini muhafazakar olarak tanıtıyor diye iktidar partisine dönük eleştiri yapıyoruz mazeretiyle İslama, İslamın değerlerine ve Müslümanlara alenen iftira dolu söylemlerle saldırılmasına da eyvallah edecek değilim. Neticede iktidardaki parti hükumet oldu diye Müslüman olmadım. Dolayısıyla bu bağlam da Atatürkçülüğümü de kendisini Atatürkçü diye tanımlayan insanların tanımına uymaması da normaldir.
Bunu birilerine yaranmak ya da bakın ben ne kadar sağlam Atatürkçüyüm demek için söylemiyorum. Ancak cuntacıların talimatıyla Atatürk'ün resim ve büstlerinin meyhanelere, kerhanelere, ve bilumum uygunsuz yerlere asılmasına karşı çıkmış ve o uygunsuz yerlerden kaldırılsın diye gücüm yettiğince mücadele etmiş kapısını çalmadığım kurum ve kuruluş bırakmamıştım. Ve nihayetinde Antalya da bir konferans çıkışı merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a ayak üstü konuyu aktarmıştım. O da beni dikkatle dinleyip hemen arkasında duran devlet bakanı Güneş Taner beye dönüp konuyla ilgilenmesi için talimat vermişti.
Hatta o görüşme anı objektiflere takılmış bir çok gazetenin ön sayfasında yer almıştı Gerçi o fotoğrafın altında Cumhurbaşkanımız genç girişimleri dikkatle dinledi türünden bir şeyler yazıyordu ama aslında birkaç dakika süren o konuşmada bizim konumuz Atatürk'tü
Bir süre sonra gerçekten de atamızın o uygunsuz yerlerden resim ve büstleri kaldırıldı. naçizane benim girişimlerim mi etkili oldu yoksa zaten kaldırılacak mıydı orasını bilemem ama karınca misali ben o yolda yoğun mücadele verdim.
Dolayısıyla birilerinin kendini gözden geçirmeden kalkıp Atatürkçülüğümü sorgulaması fena halde canımı sıkıyor.
Değerli kardeşim Atatürk hepimizin ortak değeri ve göz bebeğidir onu her türlü siyasi tartışmanın dışında tutmamız gerekir. Naçizane ben böyle düşünüyorum.
Uzun yazmayacağım dedim ama cevabım yinede uzun oldu.
Yorumuna ve ilgine çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Serhat hayatımda ilk defa pişman olduğuma pişman oldum sayende !
Kankanız " sayın" Apo GS taraftarı. Ne yapacağız ? Apo iti GS lı diye bütün GS'lıları terörist mi ilan edeceğiz ? Kankanızın GS olması kaç GS'lıyı bağlar ?
12 Eylül'ü yaşamış ve çocuk yaşta işkence görmüş Atatürk sevdalı bir ülkücü olarak bize kıyak geçildiğine şahit olmadım. Tam aksine dinciler korunup kollandı ve semirtildi. Cunta yönetiminde ilk başbakan olan Özal tarikat mensubuydu.
Yani 12 Eylül'le Atatürkçülüğün alakası ne ?
Her fırsatta Atatürkçülere hakaret etmek için önce yalakalık içeren ifadelerle güya doğrucu davutluk oynayıp arkasından ağza alınmayacak hakaretler ediyorsun.
Cem Özer denen sapığın Atatürkçülükle ne alakası var ? Diyelim ki öyle demiş, hadi bana bunu ispatla. Kaynak göster. Yalan söylüyorsun. Eğer kaynak gösteremezsen sen tam bir müfterisin.
Ama ben senin önüne senin zihniyetinin yaptığı sapıklıkları linkiyle kaynağıyla beraber koyarım...
Karısını reisinize ikram etmekten onu duyacağını söyleyenlerin kaçı sosyal medyaya düştü. Adam reisi anamın üstünde görsem orospuluk anamdadır diyecek kadar alçalmadı mı ? Bunu niye yazıp da sahte reisçi demiyorsun ?
Ensar için kaç kelime ettin burada ?
Ne oldu ? 12 yaşındaki çocuğu taciz eden şerefsizin basının dilene düşmesi ve Atatürkçüler sayesinde deşifre edilmesi çok mu zoruna gitti ? Atatürkçüler olmasaydı siz bunu da sümen altı yapacaktınız değil mi ?
Güya gerçek Atatürkçüleri savunuyor ayağıyla bütün Atatürkçüleri hedef alan hakaretler ediyorsun.
Bu kaçıncı vukuatın ?
Senin evladın yok, başkasının çocuğu üzerinden şehit edebiyatı yapıyorsun.
12 Eylül'ü görmemişsin 12 Eylül üzerinden Atatürkçüleri hedef alıyorsun.
Yazacaksan adam gibi yazı yaz ve 12 Eylül'ü eleştir.
İlla Atatürkçülerin necasetini karıştırmak zorunda mısın ?
Ya seni Allah bir daha karşıma çıkartmasın !
Var git işine...
Serhat BİNGÖL
mirim
Sen iyi niyetli görünen bir kötü niyetlisin.
Bana hocanı söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
Anladığını düşünüyorum !
Serhat BİNGÖL
Abim ben senin hoşuna gidecek yazıları yazmak zorunda değilim. Bazende fikir ayrılıklarımız olacak tabi bu da gayet doğaldır. ama yinede senden ricam hem çayını yudumla hemde yazıyı özümseyerek bir daha oku çünkü senin tepki koymanı gerektiren bir şey yok yazıda.
Sözünü ettiğin link bir arkadaşımda mevcuttu bende ondan öğrenmiştim ancak arkadaşım Antalya da dağlık bir arazide iş makineleriyle arazisini düzelttirecekti. Sanırım bulunduğu yer itibariyle telefonu çekmiyor ulaşır ulaşmaz o paylaşımı aktaracağım.
Beni akp’li ilan edebilirsin anlayabilirim çünkü akp.nin yaptığı iyi bir şey varsa kim ne der diye düşünmem emeğe saygı gereği desteklerim.
Beni gerçek Atatürkçü olmamakla suçlayabilirsin normaldir. Çünkü benim Atatürkçülüğümün gerçek ve sağlıklı olanı olduğunu sende çok iyi biliyorsun ama gerçekle yüzleşmek işine gelmiyor. Çakma Atatürkçüler habire atanın manevi şahsiyetini siyasete kullanıp istismar ettiği için sanki onlar gerçek Atatürkçüymüş gibi algılanıyorlar. Olay bu kadar basit!
Ancak beni yalan söylemekle itam etme çünkü benim dürüstlüğüm ve doğruluğumu tescillidir. Tescilli derken öylesine yazmıyorum. onun hikayesi biraz uzun o sonra ki mevzu. Benim yalanla işim olmaz yalan söylememek için susma hakkımı kullana bilirim,buda ayıp değil günah değildir, ama asla yalan söylemem.
Doğrudur bir paylaşımda bulunmuş sam ispatı noktasında sorumluluk beni bağlar eyvallah. Dediğim gibi o link’i ulaştıracağım. Ancak bu çakma Atatürkçülere dönük bir sürü linkler de var. Burada paylaşmak istemedim. Çünkü her biri başka bir sapıklık örneği, mesela en masum sayılacaklardan birini yazılı olarak vereyim. Vatandaşlar arasında yapılan ankete göre (güvenme noktasında ) tek seçme şansınız olsa Atatürk'ü mü seçerdiniz Tanrıyı mı? Sorusuna Atatürk % 75 / Tanrı % 25 oy almış(!) anketin çizelgesinin altında da şöyle bir paylaşım var. Ulu önderimiz tanrıya fark atmış durum da. Hadi Atatürk sevdalıları biraz daha gayret!. muhafazakar kesimleri yerinden hoplatacak ve satırı alıp sokağa çıkartacak düzeyde güya Atatürk'ü ve Atatürkçüleri öven iğrenç paylaşımlar.
Şimdi bu tür paylaşımların Atatürkçülüğe ne katkısı var? Bu sapıklara Atatürkçü mü diyelim?!’’