- 358 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NEŞE SİNEMASI
NEŞE SİNEMASI
Bakkal Kürt Bekir’de bir Haydar Gazozu da bir şişe atik suyu da yirmi beş kuruştu. Mabel sakız, teneke kutularda ki bisküviler tek tesellimizdi. Gofret, cips, lolipop, kraker bisküviler şimdiki çocukların teknolojik şansı. Karpuz çekirdeğini kese kağıda yada gazete kağıdından yapılmış küllahlara koydurup Neşe Sinemasının yolunu tutardık. Salı – Perşembe kadınlar matinesi diğer günler umuma açık.
Neşe sinemasının hikayesini ermeni vatandaşımız Agoptan dinlemiştim 1979 yılında. İstanbul’daki öğrencilik yıllarında aynı evi paylaştığım Tıp öğrencisi İlyas ağabeye misafir olmuştu Agop. Kurtuluşta oturan torununun kulağını fare kemirmiş kırk gün kuduz aşısı yaptırmıştı. Aşının bittiği gün kulak fare tarafından tekrar kemirilince İlyasa akıl danışmaya gelmişti. Hamsi buğulama, kıvırcık salatası yanında rakı ile demlenme başladığında sohbet iyice koyulaştı.
Agop Reyhanlıda yaşamış. Neşe sinemasının ilk hali ermeni kilisesiymiş. Agop da bu kilisenin çancısı. Sinema ile Ziraat Bankası arasında yaşayan ermeni vatandaşlarımız buralardan başka kentlere göç edince kilise cemaatsiz Agopda işsiz kalmış. Mevzu dönüp dolaşıp fırıncı Sabit, turşucu Sabri’ye varınca gençlik yıllarında farklı dinlerden farklı inanışlardan insanların Reyhanlı’daki kaynaşması ortaya dökülmüştü.
Agop cemaatsiz kalan kiliseyi sinemaya çevirmişti. Kim bilir belki Agop şimdi hayatta değildir. Ama kiliseden dönme sinema daha sonra hamam olmuş, nikah salonu olarak kullanılmış. Tekel deposu olmuş, sakatlar derneğine sahiplik yapmış. Şimdilerde ise ekmek fabrikası olarak o yapı hala dimdik ayakta.