- 370 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
Öğrencilerime Kavuştum
Bindokuz yüz doksan yıllarının ortalarında üniversite bitmiş, pedagojik formasyon eğitimimi dışarıdan ücretli olarak yapmıştım.Maalesef o zamanlarda" Hiç bir şey olamazsan, öğretmen olursun" Anlayışı devam etmekteydi.Ama biz onu bile olamamıştık.Yeni mezun ve atanamamış öğtremen adayı olarak, Anadolu’da köy okulunun birinde o zaman ki adıyla "Vekil öğretmen" olarak görev yapmaya başladım.
Sabahları, kışın çok yoğun ve soğuk geçen Erzurum’un ....köyünde önce soba yakmak nasıl olur onu öğrendik.Okulun müdürü,öğretmeni,,hademesi hepsi sizsiniz.Soba yakmak, zaten başlı başına bir iş.
Az bir çıra ile zar zor tutuşturduğunuz kuru ile ıslak arası söğüt ağacı altta olmalı.Sonra, üzerine ateşi söndürmeden , vazgeçilmez yakacağımız tezeği uygun açı ve pozisyonda koymalısınız.Yoksa, çocuklar ve siz soğuktan donarsınız. Evet, bir an için tezeğin olmadığını varsaymak bile o zamanlar donmaya yeterdi.O yüzden tezek bizim yaşama garantimizdi.Sağ olsun köylüler sırayla el arabası yardımıyla getirir; okulun önüne yığarlardı.
Tek katlı tek derslikli köy okulunda beş sınıfın bir arada ders gördüğü o yıılar zordu ama çok farklı ve zevkliydi.Lakin , kalıcı iş olmadığı için sizi adamdan sayıpta kız bile vermiyorlardı. Sonra, devir döndü farklı farklı kamu kurumlarında açılan sınavlara girmeye başladık.Her defasında hüsrana uğruyorduk.Yazılıyı kazansan bile mülakatta eleniyorduk.Bu arada insaflı bir ailenin kızıyla nişanlandım."Nikahta keramet vardır" sözü hasıl oldu.Eşimin dayısının Ankara’da tanıdığı aracılığı ile Bir Kamu bankası sınavına girdik ve bizi işe aldılar.(Artık, ben de torpilliydim)
Görevim teknik birim (Banka şubelerinin yapımı,kiralanması, ekspertiz işleri ile ilgili birim) olduğu için hep şehir dışında çalışıyordum.Çantamı elime alınca ver elini Doğu Karadeniz, Güneydoğu,Doğu Anadolu nerede iş varsa biz ordaydık.Yirmi yıla yakın çalıştım.Nihayetinde çok yorulduğumu hissettim ve iki bin onbeşte istifa ettim.
Bugüne gele kadar ; Emlakçılık,sahaflık, tezgahtarlık vs.işler yaptm.
Günlerden bir gün,kızımın okulunda tanıdık bir öğretmen arkadaşla oturmuş konuşurken; yukarıda yazdığım anımı anlattım.Aslında benim de bir öğretmenlik geçmişim olduğunu söyleyince;
-Selim bey, tekrar öğretmenlik yapmak ister misiniz ? Dedi.
Bir anda heyecanlandım.Birden o köy günlerim ve öğrencilerim aklıma geldi.
-Tabi ki dedim.Peşine soruları sıraladım.
-Bu iş nasıl olacak,nerede ?
Bana kararlı ve kendinden emin bir şekilde dönerek;
-Hocam, branş neydi ? Diye sordu.
-Türk Dili ve Edebiyatı dedim.
- Ooo çok güzel dedi.
Cep telefonunu çıkarıp bir arkadaşını aradı.Sonra, bana bir telefon numarası verdi.
O numarayı arayıp randevu talep ederek,görüşmeye gitmemi söyledi.
Üç gün oldu. Çok şükür öğrencilerime kavuştum.Pandemi dolayısıyla bütün öğrencilerimiz yok.Sadece son sınıflar var. Ama olsun kendimi hayata yeniden başlamış gibi hissediyorum...