- 787 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Kedilere Veda
NE YAMAN DERTTİR AYRILIK
(BURUK VEDÂ)
Dün nihayet iki yavrumu da yeni yuvasına, yeni ailesine teslim edebildim. Haftalarca ilân açtıM, yüzlerce kişiye mesaj attım, sitelere ilânlar astım. Tam umudumu kesmiştim ki önce Yalova sonra Kocaeli’nden bir teklif geldi, kabûl edecektim mecbûren ama bir güzel mesaj daha geldi sonra.
"Beyefendi merhaba, İstanbul’da falan yerde özel aile apartmanımız var, bahçeli, beş katlı, girişinde ben yaşıyorum, en üstte de büyük kızım ile iki yavruya da bakmak istiyoruz. Deneyimliyiz" yazmış bir hanımefendi, konuştuk, heyecanlı ve istekliydi.
Hatta hafta sonuna rağmen işi çoktu, çalışıyordu ve buna rağmen ısrarla "başkasına söz vermeyin" demişti.
İsteyenler oldu ama maalesef şartları pek iyi değildi çoğunun. Hele bir tanesi "apartmanda yaşıyoruz, 3.-5. kattayız ama balkonu çok açıyoruz düşer mi?" diye sordu, üzüldüm.
Bu arada muhakkak geliyoruz deyip ertesi gün vazgeçenler de çok oldu. Peş peşe mesaj atıp sonra engelleyenleri de gördüm. Tam bir sinir harbiydi.
Yeni ailesi gelip alacaktı, doğrusu da buydu. İlk ikisini şartlar gereği ben götürmüştüm. Cankız’ımı önce Gaziosmanpaşa’ya götürmüştüm maalesef evin büyük kedisi baskın çıkınca geri geldi, korkmuş, zayıflamış, kokusu değiştiği için, ne ailesini tanımıştı ne de ailesi onu kabûl etmişti.
Zavallı yavrum annesinin karşısında Taptuk’un kapısında Yûnus misâli tekrar kabûlünü bekledi!
Tam bir hafta sonra inadı kırıldı Balkız annenin de, sütünü verdi, şükür. Sonra bir hanım ve yetişkin kızı talip oldular, teslim ettim, iyi de oldu. Halkalı’da şimdi.
Kara (kibar) oğlum da bir hanım ile kızının bakacağı güzel bir aileye teslim ettim, artık eski semtim Yenibosna’da yaşıyor. O zavallı da Cankız gibi gidip geri geldi. (Karşı binada yeni taşınan muhafazakâr ve mütessettire genç bir hanım iki küçük çocuğuyla gelip istemişti, verdim, kumunu da verliştim ama ertesi sabah af edersin vücudunun alt tarafına kakasını bulaştırmış hâlde çocuğuyla göndermiş Karaoğlan’ı, balkonuma atıp kaçmış küçük serseri. Ya sabır, alıp yıkamıştım, zavallı şaşkın, korkmuş, ürkmüş, kafası karışmıştı. "Kaka yapıyor" diye bu zûlm yapılır mı yavruya, sanki kendileri hiç defi hacet etmiyorlar! Edepsiz barbarlar))
Karamel kızım ve Çırak oğlum ise Kanarya’da yaşayacaklar.
Taşıma çantasını yıkadım, içinde uyumayı çok sevdikleri "Kıssahânlık şapkamı", yumuşak oyuncaklarını, bütün toplarını, tırmalama tahtasını, lazer kalemini vs. hepsini ve özel kapaklı (girişini kestiğim) kutusunu birlikte verdim aileye.
Yıkandıktan sonra iki yavrum da misler gibi koktular. Karamel kızım mahsûn bakışlıydı her zaman, yine öyle gitti ama içim eridi. Kız babası gibi yandı içim.
Çırak oğlum biraz gamsız gibi ama çok derin baktı gözlerime, utandım, sarıldım öptüm, uzun uzun kokladım onları ve dûalar ettim, Allah’a ve ailesine emanet ettim ikisini de.
Gece oldu, anneleri Balkız aradı onları, çağırdı, yemeğini ağzında gezdirdi, seslendi gelsinler diye. Süt verdi son âna kadar. Fedakâr vefâlı kızım benim.
Tüm gece bana çok sessiz geldi. İçim burkuldu. Pıtır pıtır koşmaları, elimi, saçımı yalamaları, oynamalarına fena alışmıştım. Diğer kardeşlerini de özledim birden, kısmet.
Hayatımın en güzel günlerini gecelerini yaşadım o masûm meleklerle. Çok güldüm, mamalarını almaya zorlandığım günlerde de çok utandım, üzüldüm. Hazır mamanın iyisini alamayınca evde hazırladım, sıcaktı, ılıttım onlar yerken ben çok mutlu oldum. Yemekten sonra ki oyunları, sevimlilikleri ve teşekkür edercesine sokulmaları inanılmaz mutlu ediyordu. Allah şahidim içimden de bir şeyler koptu yavruları verirken.
Ama bir yandan da iki omzumdan da iki dağ yük kalkmıştı sanki, çok güzel şey hayvanların dostluğu fakat bir o kadar da zor. Yaşarken, yaparken alışıyorsunuz, hayatınızdan çıkınca da kocaman bir boşluk kalıyor geride. Ekmek kavgası aman dinlemiyor, Allah hayırlı helâlinden rızıklar versin hepimize. Âmin.
İlk fırsatta Allah nasip ederse küçük ama bahçesi olan bir köy evinde kedilerle köpeklerle ve çeşit çeşit hayvanlarla bir yaşam kurmak son hayalimdir artık.
Güle güle Cankız’ım, Karamel kızım, güle güle Kara ve kibar oğlum ve Çırak evlâdım, sizleri çok sevdim, şimdiden burnumda tütüyorsunuz. Allah sizleri ve yeni ailelerinizi korusun, patinize taş, cam, diken değmesin. Sağlıklı, huzurlu, mutlu yaşayın. Âmin...
İyi ki doğdunuz, iyi ki bizim evde doğdunuz, iyi ki büyümenize şahidlik ettim. Sizleri yaşadıkça unutmayacağım ve Allah bana cennetini lûtf’ederse önce sizi isteyeceğim yanımda...
Dedeniz Muharremali
7 Eylül 2019 - Başakşehir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.