- 396 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İZ BIRAKAN KADINLAR (8) AFİFE JALE
Hangi meslek grubundan olursanız olun kadınsanız öncelikle bir birey daha sonra, bir eş, bir anne, bir evlat, bir komşu olarak bir yerlerde çalışmanız o kadar zor ki. Seçtiğiniz mesleğin kadın olarak size uygun olup olmadığından, çevreniz için çağrıştırdığı imaja kadar enine boyuna tartmanız gerekiyor. Aslında verdiğimiz karaların pek çoğunda çevremizin imzası olabiliyor. İşte, hikayelerimizden biri de hayata kendi imzasını atmaya çalışan kadınlardan birine ait. Afife Jale’ye! Hepimizin iyi bildiği bir isim. İlk kadın Müslüman tiyatro oyuncusu...Ancak gerçek hayatıyla ilgili ip uçlarını pek çoğumuz bilmiyoruz. Oysaki Afife kendi hayatının çizgilerini belirlerken pek çok kadına öncülük etmiş, örnek olmuş insanlardan da biri.
Afife Jale, 1902 yılında, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde dünyaya geldi. Kadıköy’de kültürlü bir anne babanın çocuğu olarak yetişti. İstanbul henüz işgalle karşılaşmamış Birinci Dünya Savaşı başlamamıştı. İsyanlar ve bağımsızlıklarla uğraşan köklü Osmanlı’nın tiyatroları ve oyuncuları ise yepyeniydi. Yetişen bu yeni nesil her türlü zorluğa rağmen, tiyatro aşkı ile yanmaktaydı. Gencecik kız olan Afife’de bu zorlu yolu seçenler arasına katıldı. Az ücret, çok çalışma, toplumdan dışlanma yıllarca karşılaşacağı sorunların en önemlisi olacaktı.
Afife Jale bir yol seçmişti. Tiyatro sahnesinde olmak, üstelik bir Türk ve Müslüman kızı olarak bu yola baş koymak akıl karı da değildi. Türk kızlarının tiyatrolarda boy göstermesi mümkün bile değilken ve hatta yasakken bu işi nasıl başaracak, nasıl oyuncu olacaktı? O dönemde tiyatro sanatçıları genellikle Ermeni kökenliydiler. Tiyatroda gösteriler yapılmaya başladıkça ve giderek tiyatro izleyicisinin ilgisi arttıkça, özellikle Ermeni oyuncuların aksanı göze batmaya başlamıştı. Aydınlar Türk oyuncuların eksikliğini gazetelerde, dergilerde dile getirir oldular. Muhsin Ertuğrul, Temaşa Dergisi’nden şöyle sesleniyordu:
’’Epeyce uzun müddetten beri oyun oynamıyorum, bunun için yegane mani Türk aktrist yok. Türk hanımlarından biri ibraz-ı cesaret edip de benimle oynayacağına kadar da oynamayacağım...Kadınsızlıktan tiyatromuz yok ve yine kadınsızlıktan tiyatro eserimiz yok....’’
1918 yılında Darülbedai’ye Afife, Behire ve Memduha Beyza isimli kadınlar baş vurmuş ve kabul edilmişlerdi. Maalesef bu küçük kızların pek çoğu bu zorlu yoldan pes etmek zorunda kaldılar. Afife Jale ise, ailesinin tüm baskılarına rağmen okula devam etti. 3 Nisan 1919’da ise, Hüseyin Suat Yalçın’ın ’’Yamalar’’ adlı oyunu için’’Jale’’ takma adıyla Afife sahneye çıkacaktı. Günümüzde Rex sineması adıyla bilinen Apollon Tiyatrosu’nda ’’Emel’’ rolüyle sahneye adımını attı. Bu çıkış onun hayatının dönüm noktası olacaktı. Artık tarihe adını yazdırmış, tarihte ilk Türk tiyatro oyuncusu olmuştu.
Afife Jale bu oyunun ardından ’’Tatlı Sır’’ adlı oyunda yer aldı. Ancak bu kez tutuklanmak istendi. Türk tiyatro tarihinin ilk oyuncularından Kınar Hanım, onu arka bahçeden kaçırdı. Ancak bir süre sonra Kadköy’de zaptiyeler tarafından yakalandı, sorgulandı. Bu arada baş ağrılarını dindirmek için ilaç almaya başlamış, günden güne de dozu artırır olmuştu.
1921 yılında Türk kadınının sahneye çıkışı kesinlikle yasaklandı. Başvurduğu sahneler yasaklar nedeniyle onunla çalışmak istemiyordu. Üstelik babası da evlatlıktan reddetmiş ve parasızdı. 1923 yılına gelindiğinde Türk kadınlarının sahne yasağı Atatürk’ün emriyle kaldırıldı. Yasağın kaldırılmasının ardından beş yıl geçmişti. Afife Jale Selahattin Pınar’la tanıştı. Selahattin Pınar Afife Jale’ye ilk görüşte aşık oldu. Bir yıl süren ilişkilerinin ardından ikili, kimseye haber vermeden nikah masasına oturdu.Afife çoğu zaman uyuşturucunun etkisi altında idi. İlk zamanlar mutlu giden evlilik, Pınar’ın tüm sabrına rağmen, sıkıntılı günlere yelken açmıştı. Afife bu evlilikte kendisinden çok Selahattin’i üzdüğünü biliyor, terk et beni diyordu ona. Ama vu evliliğin sonu 1935 yılında geldi. Altı yıl süren evlilikleri boyunca Selahattin Pınar ve Afife Jale ikilisi aslında hayatlarının en acı ve en mutlu günlerini de birlikte geçirmiş oldular.
Afife Jale, Selahattin Pınar’dan ayrıldıktan sonra parklarda yatar, aş evlerinde karnını doyurur hale gelmiştir. Pınar ise geceler boyu aşkı için sızlandı, eline tamburunu alamadı, göz yaşı döktü. Ama hayat tüm acımasızlığına rağmen devam edecekti.
Afife Jale bir tiyatro aşığıydı. Bu aşk onu mutsuzluğa sürüklemiş ve bir hastane hayatının sonunu hazırlamıştı. Arkadaşları tarafından yatırıldığı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde anılarıyla, kimsesiz bir şekilde hayata gözlerini kapadı. Tarih Temmuz 1941’di. Afife Jale kendi tarihini kendi yazmıştı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.