kendi ekinini yayan çocuk
Kendi ekinini yayan çocuk.
Her sabah olduğu gibi yine annemin ekrem ulan gün öğlen oldu, herkesin guzusu eve dönecek sen daha kalkmadın mı? Abooo itiginizi olam el neder bize bu saate guzu galır mı?
Ben bunları duymamazlıktan geliyorum, belki abilerimden yâda kız kardeşlerimden biri kalkar kuzuya gider diye ümit ediyorum. Ama maalesef o gün kalkan kimse yoktu. Aslında onlarda annemin çaresizce birazda kızgın çağrısını duyuyorlar ve tıpkı benim düşündüğümü düşünüyorlardı. Biri dayanamayıp kalkar bizde biraz daha uyur, sonrada Uyuzpınarı na cöyüz beklemeye gider, orda Tombak gilin çocuklarıyla oynarız diye ümit ediyorlar. Yatağın içinde birkaç kez daha döndüm baktım kimseden ses soluk yok daha fazla dayamayıp kalktım. Akşam kuzu yaymadan nasıl gelmişsem o giysilerle yattığım için giyinme için zaman harcamadım.
Annem odanın ortasındaki hezana yayığı asmış, beyaz bürüğünü çecik yapmış yoğurttan yağ yapmaya çalışıyordu. Kalktığımı görünce garibim gözlerinin içi parladı. Ben bir hışımla direkte asılı tuzluğu, takada durak sakız kesme bıçağını aldım harığın başına inip yüzüme bir iki avuç şu çarptıktan sonra kuzuların bulunduğu ağılın kapısalağını açtım. Bir elimde dün alıç ağacından üttüğüm çobandeğneği, diğerinde annemin hazırlayıp elime tutuşturduğu azık bohçası olduğu halde Ağcalının yolunu tuttuk. Kuzular sütten yeni kesildiği dünyayı tozpembe görüyorlar. Bir oyana bir buyana hoplayarak bir birleriyle oynaşırken, gıdikler nerde bir kaya varsa ona tırmanıyor ve tıpkı agu, agu yapan çocuklar gibi garip sesler çıkarıyorlardı. Alaca karanlıkta onların bu hareketleri benim biraz evvelki kızgınlığımı bir nebze azaltmıştı. Tuzluğu boynuma astım, azık torbasını belime bağlamadan içine bir göz attım. Annem 5-on günde bir tandır ekmeği yapardı. Aile kalabalık olduğu için bazen tandır ekmeği erken biterse günlük yufka yapardı. Yine tandır ekmeği bitmiş olmalı ki taze yufka ekmek içine taze tereyağı dürüp koymuş. Dürümlerden birini elime aldım ve bohçayı kapatıp belime bağladım. Kuzular çok hızlı hareket ettiklerinden 5-10 dakika içinde üzümlüğün altından geçip Hanifinin koyağa varmıştık bile. Bu yılda iklim çok kurak geçmiş olduğundan nerdeyse yeşil ot bulamak mümkün olmuyordu. Kuru ot yemekten hayvanların birçoğunun ağzı yara olmuştu. Bu durumu bildiğim için taze ot buluna bilecek yerlere, derelerin daha çok kuzeye bakan yamaçlarına götürüyor oralarda otlatıyordum.
O günde öyle yaptım. Gün doğmuş Guşluk vakti olmuştu. Gidikler hala oynayıp diliyorlardı ama kuzular sıcaktan kafalarını bir birinin gölgesine sokup öylece bekliyorlardı. Vakit hayli ilerlemişti ama kuzular tam olarak doymamışlardı. Böyle eve gitsem annem kızacak gerçi annem kızmasa bile içim rahat olmayacaktı. Ayrıca Mahigilin Omar guzularını doyurmuş ama ben bunu becerememiş olacaktım. Aklıma birinin ekin tarlasına kısa süreliğine kuzuları sokup doyurmak geldi. Etrafta Gameligilin, Garasarlıların ve bizim ekin vardı. İçimden önce Garasarlıların ekin geçti ama biraz uzaktı, sonra Gameligilin ki geçti o da riskli idi. Çünkü geçen yıl koyunlar dalgınlığımdan. Partcı Memet amcanın üzüm bağına girmişti de Muhtar Güley Ali babamı çağırıp azarladıktan sonra birde ağır ceza kesmişti. En iyisi kendi ekinimizdir diye düşündüm bir kenarından kuzuları ekine sürdüm yarım saat kadar otlattıktan sonra eve döndüm. Kuzular doymuştu. Ama babam ekinin yayıldığını görünce hesabı kime kesecekti?
Ekrem MADENLİ
06.09.2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.