- 442 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AVARE
AVARE
…günlerdir avare avare gezinmekten ,kendi kendini yalnızlaştırmaktan ve hiçbir konuya hiçbir alışkanlığa ilgi duymadan dolaşmaktan da sıkılmıştı ,sadece sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmek vazifesini aksatmamak adına kendini işine vermişti pc.ni de açmıyordu son okuduğu bir kitapda teknolojinin kulu-kölesi olmanın insana yapacağı zarar ve kötülükleri hakkındaydı, internet alışkanlığının zamanla insanı kendisine bile unutturduğu gerçeğini okuduktan sonra iyice uzaklaşmıştı ,oysa her gün yazmaktan bıkmıyor usanmıyordu son günlerdeki isteksizliğin nedeni buydu,fakat bir türlü kendisine engel olamıyordu, eli pc. ye gitti biliyordu ki açtığında kendisini mesajlar yığını bekliyor,evet yanılmamıştı mesaj-not yığını işte karşısında duruyordu önce merak ettiklerini tıklamaya başladı “…beni bu kadar nasıl çözümleyebiliyorsun anlamıyorum sanki yıllardır tanışıyor muşuz gibi evet çok şeffafımdır dışımdan içimi görebilirsin ama genelde zırhını kuşanmış,gardını almış bir şekilde dolaşırım sen,sen nasıl oldu da zırhımı çıkarttın bana bilemiyorum kendine iyi bak ne olur sana ihtiyacım var..” ne yapacağını şaşırdı böyle içten samimi bir not beklemiyordu evet aynı şehri iyi tanıyan iki kalem arkadaşıydı ancak sonraki bir sonraki daha sonraki mesajları alt alta sıraladı tekrar tekrar okudu hem duygulandı hem içi buruk bir huzur duymuştu yok hayır cam kırıkları doluyordu ruhuna ”..Ankara’yı da özlüyorsunuz değil mi? şiir bir harikaydı her halde bugün yazsan yine aynısını yazardın değil mi? güzel bir yüreğe sahipsin hoşca kal şimdilik kitaplarını aldım çok teşekkür ederim hepsinin ayrı ayrı adıma imzalanmış olması mutlu etti beni şiirlerinizi hemen okumak adına hem kendimi dinlemek adına bütün işlerimi iptal ettim okuyorum seni daha iyi tanımak kendime yakın hissettiğimi anlamak için okuyorum bir birinden güzel şiirlerinizi..muhteşemsiniz bu akşam da yoksun gelmedin face ye “ şaşkınlığını alan bu satırlar bir sonraki mesaja yöneltiyordu kendini mesajın sıcak-soğuk duş sularına bıraktı “..….ne desem ne yazsam içinizdeki o olumsuz tavrı yıkamayacağım değil mi? ben bir şey beklemiyorum ki sizden....bana yazmanızdan başka,bazen sıcacık içten öylesine yakınsınız,bazen kutuplar kadar soğuk tavrınız şaşırtıyor hatta kırıyor ama sizi zorlayamam tabi sonuçta bir çevreniz,arkadaşlarınız,uğraşılarınız var,fazla mı üzerinize geldim,peki bundan sonra az yazarım hatta rahatsız ediyorsam yazmam sevgi emek ister sabır ister ve çok zordur neyse,gerçekten yazmam sizi rahatsız ediyor ve sizi zorluyorsa açık olun,
siz istemediğiniz halde yüreğimi sonuna kadar açmam size belki rahatsız etmiş olabilir ben böyleyim işte,dolu dolu yaşamayı seviyorum,kusura bakmayın yazmasam da sevmekten vaz geçmiş değilim ve hiçbir şey sizden istemiyorum, yazmanızdan başka zor geliyorsa....yazmayın ne yapabilirim ki…”okudukça canı acıyor şaşırıyor hatta bir başka kalbi insanı incitmiş olacağından derin üzüntü yaşıyordu okumaya devam etti “..çalıkuşunuz asla mutlu uçamaycak göklerde ama sizin mutlu ve huzurlu olduğunuzu bilmek yeter ona,gece bir kabus gibi çöktü yine..karanlığın en acısıyla,çalıkuşu dayanamaz değil mi bu korkunç karanlığa ama sabah olacak yine ben sizin satırlarınızı okuyacağım belki bir çalıkuşu öyküsü ah bilemiyorum o zaman erken yatayım sabah çabuk olsun iyi geceler..” yazdıklarından etkilenen bir kalbin bu duyarlı kalemi ve duygularının içtenliği karşısında kendi karmaşasının insanlara nasıl zarar verdiğini düşündükçe sarsıldı okumaya devam edemeyecekti ama sonunu getirmeliydi “..güzel bir gün değil mi? deniz nasıl güzeldir kim bilir? aferin martıya sözünü tutmuş sizi yalnız bırakmamış bir de yasemin,hanımeli ve fesleğen kokuları var beni size hatırlatacak Begonvillerde renkleriyle beni anlatacaklar size onlar kadar renkli miyim bilemem ama ben mezarıma begonvil dikmelerini yakınlarıma vasiyet ettim bile çoktan... nerden aklıma geldi bu konu bilemem saçmaladım değil mi? hem ölmeyecek kadar büyük bir şey taşı yüreğinde hem ölümden bahset,pc.yi açtım yazmamışsınız bana çok yorgunsunuz belli kolay gelsin size yüreğim sizin yanınızda belki dokunursunuz ellerinizle ,anlıyorum seni çok yorgunsun hadi uzan yatağına saçını yüzünü okaşayarak uyutayım seni rüyanda beni görmek üzere uykuların en güzeline uğurlayayım sevgiyle iyi geceler,seni seviyorum evet doğru bu sevgim bitmez bir sevgiyle hem bitmesin de değil mi..? ” on dakikadır okuyordu zihni kalbi sıkışmaya heyecan duygu seli içinde başı dönmeye başladı ne yapacağını bilemiyordu eli ayağına karışıyordu günlerce yığılmış mesaj kutusunu bir bir açıyor açtıkça sarsılıyordu “..şu an cuma namazında mısın? Eminim benim için de dua ediyorsundur sana anlattığım o sıkıntılı kalp acısı günlerim için ettin mi? Allah kabul etsin,İstanbul...istanbul olalı senin gibi bir yürek görmüş müdür acaba? ne büyük,ne duygulu bir yüreğin var,İstanbul ve güvercinler İstanbul ve sen muhteşem!! görülmeye sevilmeye değer,begonvil’i sormuşsun özellikle tatil yerlerinde balkonlarda,çardaklarda,bahçe çitlerinin üzerinde görülen sarmaşık gibi genellikle koyu pembe çiçekleri olan bir bitki görmüşsünüzdür mutlaka ama adını bilmiyorsunuzdur.şimdi beyaz,kırmızı,renkleri de var begonvilin bizim oralarda rodos gülü diye de anılır ilk fidesi rodostan getirilmiş,beni daha merakla sormuşsun vapur düdüğünü duyup duymadığımı merak ettiğiniz kişi olarak anlatayım:ben aslında sahili olan bir beldedeyim orada bir evim var çocukluğum da orada geçti son bir kaç yıla gelinceye kadar her yıl gider en az bir ay kalırdık kızlar her biri bir köşeye savrulunca hiç bir şeyin tadı kalmadı şimdi hiçbir şey eskisi gibi yürümüyor neyse, ve vapur düdüğüne gelince duydum tabi denizi,gökyüzünü yırtan ve bana hüzünlü gelen sanki veda eden bu ses benim de kulaklarımda, bana kitap göndermiş miydiniz? dün ptt’den gelmişler kapıya not bırakmışlar benim elime şimdi geçti not birazdan gidip alacağım çok heyecanlandım keşke içinde benim için yazılan bir şiir de olsaydı neyse önemli olan hepsini sizin yazmış olmanız her dizenin sizin yürek sesiniz olması sizi düşünmek,sizi hayal etmek ,ellerinizi,gözlerinizi,en önemlisi yüreğinizi iyi ki varsınız yaşama gücü verdiniz bana,sizi asla unutamam ..” ah okudukça kendisine duyulan sevginin karşılığını böyle mi vermeliydi,günlerdir pc.inin başına oturmuyor yazmıyor olarak mı verecekti evet günlerdir eli varmıyordu mesajların yığılması bundan karar veremiyordu okumaya devam edecek morali kalmamıştı sevginin beslenen iyi ince güzel duyguların karşılığı olarak uzak ve suskun kalışına kendisi de inanamıyordu ama gerçek bu sele kapılmak olmadık üzüntüler icad etmek insan kalplerini yıpratmak istemiyordu sessizliği bundan dı çaresizdi,merak etmiyor değildi şu mesaj kutusunda ne olabilirdi “..daha önce belirlenmiş yere gitmedim senden bir mesaj gelebilirdi önemli olan seninle olmak..şiirlerinle de olsa,aramana inan çok sevindim sesini duymak çok güzeldi demek aklına düşüyorum zaman zaman begonvili tanıdın mı,bildin mi..? ben şu an gri bir kapri üzerinde mavi lacivert desenli bir bluzle oturuyorum tam ev giysisi hava sıcak keşke atsam bende kendimi denize ya da seninle otursam deniz kıyısında ayaklarımıza dalgalar vursa sonra ıslanırız belki çocuklar gibi bir birimize su serperken sonra saçımı kurulayıp tararsın belki de kendine iyi bak...sevgiler..” bunları okuyunca ne yapabilir nasıl düşünebilirdi ki bunda kendi kabahati çoktu belki ama korkmadan da edemiyordu koruyamayacağı bir sevgi güzelliği vardı karşısında evet korkuyordu sevilmekten tuhaf ama gerçek bu kadar sevilmeye alışık değildi sonraki mesajı açmaya çekindi ama çaresiz okumalıydı “..günaydın güzel bir gün olur umarım kalbin sevinçle çarpar gözlerin mutlulukla bakar ellerin hep iyiye,güzele,umuda uzanır ayakların seni hep sevdiğin mutlu olduğun yerlere götürür aklında bir an bile olsa beni getirsin unutma seni düşünen,bir kelimen için dakikalarca pc başında oturan biri var onu için çok değerlisin onun için bundan sonra iki kişilik bakacaksın kendine ben çok erken saatlerde arı vızıltıları ve kuş sesleriyle uyandım ama çıkmak istemedi canım yataktan çektim pikeyi kafama,balkondan içeri giren temiz ve serin havanın kollarında yattım bir süre kalkmak için bir amacım yoktu ama az sonra bana yazmış olabilecğini düşünerek fırladım yataktan yanılmamışım hala kahvaltı yapmadım canım bir şey istemiyor sen taze simidi ve çayını içmişsindir umarım deniz kıyısında ağlıyor muyum bilmiyorum haberin olacak mı benden,neden yazmıyorsun..neden..!!” ah evet işte bundan korkuyordu çığlıklarını duyar gibi oldu hayır daha fazla devam edemeyecekti pc.yi sertçe kapattı daha fazla okumayacaktı buna hiç hazır değildi canı sıkıldı aslında istediği sadece yazmak ve ve yazmak daha fazlasını daha ilerisini beklemiyordu oysa bilmeden bir kalbi işgal etmiş esir almış olduğunu beklemediği şekilde sürüklendiğini fark ediyordu ve korkuyordu ama bu kabalığı da yapamazdı diğerlerini de okumalı cevaplar yazmalıydı iyi güzel doğru arkadaşlıklar böyle sıkıntılı kapanamazdı son bir mesajı da okuyup düşünecekti “..ben baş edemiyorum kendimle,yine başladı göz sağanaklarım engelleyemiyorum,söz geçmiyor yüreğime bana yardım etmelisin ne yapacağım ben bu kadar güçsüz değildim nereye gidiyorum böyle dolu dizgin nasıl koşuyorum sonunu bilmediğim bu yolda korkuyorum kendimden,böyle çılgın çarpan yüreğimden yardım et ne olur ne yapmalıyım ? kınıyor musunuz,ayıplıyor musunuz beni inanın bilmiyorum ne yaptığımı nereye nasıl gittiğimi bilmiyorum nedir bu,deprem mi,altında mı kaldım,tsunami mi alıp götürüyor beni sürüklüyor ordan oraya kusura bakmayın olur mu?
çaresizim bir çıkış arıyorum hiç tadmadığım duyguların girdabında alabora oldum bir liman size sığındım yine..”yok yok daha fazla devam etmedi yine kapattı pc. Yi ve bu kez hızla dışarı çıktı yağmur dinmişti ama kafasının içindekiler patlamaya hazır bir bomba olmuştu hiç kimse kendi yüzünden mutsuz olmamalı hayaller ve duygu gelecekleri kurmamalı buna hiç hazır değildi ve bu oluşan sevgiye sahiplenecek ne zamanı vardı ne hazırlığı,birkaç kez hızla geçen arabaların üstünü başını ıslattığına sesinin çıktığı kadar bağırdı aslında kızdığı kendisiydi arabalar uzaklaşırken kendisi hiçbir yere uzaklaşamıyor kaçamıyor bir su birikintisinin daha yanından geçiyordu ….
10.06.2012/beylerbeyi
mustafa kaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.