- 895 Okunma
- 23 Yorum
- 12 Beğeni
CENAZEMİ KENDİM TAŞIRIM..!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Duygularının donmasına izin vermişti. Robot gibi hareket ediyordu. Ağlamak istemediği için bir tür oyun oynuyordu.
"Tatile gidiyorum," oyunu...
Giysilerini seçerken çok zorlandı. Kışlık mı yazlık mı almalıydı? Rast gele bir kaç parçayı aldı bavula gelişi güzel koydu.
Tatil için bavul hazırladığını hayal etmeye zorluyordu kendisini. Evet tatile gidecek ve üç gün sonra dönecekti.
Ama şu büyük bavul sinirini bozuyordu. İçinde ki giysileri çıkartıp yatağın üzerine fırlattı. Kapağını kapatıp yere sertçe bıraktı.
Kızının aldığı büyük boy bir kol çantasına gözü ilişti. İki sene önce vefat eden kızı Eda doğum gününde hediye almıştı. Bu çanta yeterdi ona. Sonuçta üç gün kalacaktı.
Üç kızı bir oğlu vardı. En küçük kızını genç yaşta ana vatanına yolcu etmişti. Öyle ya gelip geçici bir hayat ancak gurbet olabilirdi. Kendisini gurbette gibi hissediyordu. Kimsesiz ve garip...
Evlat acısı hiç bir acıya benzemiyordu. Ama gün geliyor evlatla imtihanda son noktanın yaşanıldığı düşünülen bir zamanda "bu hepsinden zormuş" dedirten üzüntüyle başbaşa kalınıyordu. Bu son darbe en son noktaydı belki de.
Kapının açılmasıyla daldığı düşüncelerden isteksizce çıktı. Zaman dursun istiyordu. Kapıyı açıp sessizce odaya giren oğlunu görmek acı gerçeklere açılan bir pencere gibiydi. O pencereden bakmak yüreğine çok acı veriyordu. Küsmek bile lüks geliyordu artık yaşlı kadına.
Kimin umrunda ki küsmüş ya da küsmemiş. Ne oğluna ne de kızına küsmek istemiyordu. Kırgın mıydı? Tarifsiz bir duygu seline kapılmış gibiydi.
"Anne hazır mısın? Ablam geldi bizi bekliyor. Hadi çıkalım artık.
Ağlamak istemiyordu ama "anne" kelimesi yorgun ruhunu alıp yerden yere çarpmıştı sanki. Gözlerinden yaşlar akmadı. Evlatlarına küsmemişti ama ağlamaya küsmüştü.
Hiç bir faydası yoktu ağlamanın. Kalbinde yanan ateşi söndürmediği gibi aksine sanki körüklüyordu. Ağladıkça daha çok canı yanıyordu. Kalbindeki ateş harlandıkça harlanıyordu. Gözlerine set çekmesi bundandı.
"Hazırım oğlum. Hadi gidelim... Sen indir bavulu. Ben çantama bir kaç şey daha koyup hemen geliyorum.
Oğlu bavulu almak için uzandı eline aldığında şaşkınlıkla baktı annesine.
" Bu bavul boş mu?
"Yoo dolu. Hem de tıka basa doldurdum.
"Anne bu bavul boş"diyerek bavulu açıp annesine baktı.
"Yüreğime ağır gelen manevi duygularımla doldurdum o bavulu. Doğru söylüyorsun. Sana çok hafif gelmesi çok normal aslında. Eğer benim duygularımı anlamış olsaydın bavulun ağırlığını ancak o zaman hissedebilirdin.
Ben o bavula; artık yüreğimde olmasını istemediğim ve bana çok ağır gelen evlat sevgisini, yarınlara dair umutlarımı, hayal kırıklıklarımı, sana ve ablana olan küskünlüğümü...
Kırgınlığımı...
Yaşlı kadın daha fazla devam edemedi.
Hıçkırıkları boğazına künt bir ağrı gibi geldi çöktü. Yutkunamadı. Hıçkıramadı. Sesi boğuldu.
Gözlerinden seller gibi yaşlar akmaya başladığında elinin tersiyle hızlı hızlı sildi yanaklarını.
Kendine gelmek için derin derin nefes alıp vermeye başladı. Başarmıştı. Ağlamak istemiyordu. Devam etti konuşmaya.
"Sizi büyütürken hiç aklıma gelmezdi. Ama işte başıma geldi. Beni evinize sığdıramadınız. Evinizden atıyorsunuz ve ben buna inanmakta hâla zorluk çekiyorum.
"Anne seni evimizden atmıyoruz. Huzur evinde daha mutlu olacağını bildiğim için oraya o kadar para veriyorum.
Ablam da bakamaz sana. Sağlık sorunları ve torun torba bir sürü telaşı var. Benim de evliliğim pamuk ipliğinde bunu en iyi sen biliyorsun..!
"Siz beni yüreğinizden atıyorsunuz. Evinizden atsaydınız bu kadar zoruma gitmezdi inanın. Ha burada ha başka bir yerde yaşamışım hiç önemli değil.
Hayata tutunacak dalım, kolum kanadımdınız sizler benim için. Anne olmak o kadar güzel bir duygu ki bana yaşama gücü veriyordu.
Şu an kendimi ölmüş gibi hissediyorum.
Bu evden aslında benim cenazem çıkacak.
Sizler benim yüreğimde yaşamaya devam edeceksiniz. Ben istesem de sizi öldüremem. Ama siz beni öldürdünüz.
Hadi gidelim oğlum. Ablanı bekletmeyelim. İkinizin de başı sağolsun.
Ver o bavulu da..!
Ben kendim taşırım cenazemi. Yük olmayım size...
...
YORUMLAR
asude_vuslat
çok teşekkur ediyorum yorumunuz için
selam ve dua ile
Sizi büyütürken hiç aklıma gelmezdi. Ama işte başıma geldi. Beni evinize sığdıramadınız. Evinizden atıyorsunuz ve ben buna inanmakta hâla zorluk çekiyorum.
~~~~
Annelere Oysaki ne çok şiir yazılıyor bende dahil Oysaki çoğu insan bayramdan bayrama gören insanlar annesini
Keşke yaşarken değer kıymet verilse
İşte ölü değerli olur sözü var birde
Annem ele avuca kalmadan ani bir şekilde göçtü
Ama belkide diyor um belkide bizlerdemi böyle olurduk acaba
Düşündürücü oldu benim için
Kaleminize sağlık olsun tebrikler
" Hayata tutunacak dalım, kolum kanadımdınız sizler benim için. Anne olmak o kadar güzel bir duygu ki bana yaşama gücü veriyordu.
Şu an kendimi ölmüş gibi hissediyorum.
Bu evden aslında benim cenazem çıkacak.
Sizler benim yüreğimde yaşamaya devam edeceksiniz. Ben istesem de sizi öldüremem. Ama siz beni öldürdünüz.
Hadi gidelim oğlum. Ablanı bekletmeyelim. İkinizin de başı sağolsun. "
Asude Hanım,
Her yazıda ayrı bir değerimizi işleyen kalemi saygıyla anıyorum. Yukarıdaki cümleler ülkemizin sokaklarına sinmiş acizliği ne de güzel ifade etmiştir. Toplum olarak her gün değerlerimizden biraz daha uzaklaşırken, cesaretle gerçekleri dile getiren kalemler eminim durmadan dile getireceklerdir. Şiir niteliğinde olan yazınızı okurken; annem, halam, ablam ve komşu yaşlı teyzelerimiz gözlerimin önüne geldi. Ömürlerinin son demlerini harap etmeye hakkımız var mı? Allah bizleri ıslah etsin...
Kaleminiz daim olsun, siz yeter ki yazınız, biz heyecanla okuruz...