- 505 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MALAYGÄRTT
2020 M A L A Z G İ R T KUTLAMALARINA
Ertuğrul Çaylar [email protected]
Alp Arslan; Çapulcu vahşi Bizans saldırıları ve yağmalamalarından öyle bıkmış ve tiksinmişlerdi ki; Müslüman olmayan halklara bile yapılan zulümlere dayanılmıyordu. Anadoluya yazık oluyordu.
Büyük Türk hakanı sıfatıyla karahanlı İmparatoru SATUKBUĞRA HAN’ın yüzlerce hatta binlerce yıllık şaman dinini terk ederek, Müslüman olması, aynı zamanda İSLAM DİNİNİ İmparatorluğun resmi dini ilan etmesi, yüzyıllar süren bu gelişmelerin, yüksek milli ve siyasi menfaatlerin eseriydi. “Asla anlık bir olay ve tek kişinin kalbine doğmuş bir ilham değildi.” Türkler İslam Dini’ni kendi arzu ve istekleriyle, hiçbir zorlama ve dış baskı olmaksızın kitle halinde kabul ettiler. Böylece de, tarihlerinin yeni ve önemli bir sayfasını da açmış oluyorlardı. Önceki yıllar bir kenara bırakılırsa bile, 1071 den beri, Türk Alimlerine de yeni bir Ruh meydana gelmişti. “Fi sebilillah Gaza” Allah yolunda savaş, Allah’ın adını yükseltme, İslamiyet’i yayma tarzında ifade edebileceğimiz bu İdeal ve bu Ruh kitleleri önüne katmış. Batıya doğru sınırlara doğru ilerliyordu. İşte Türkler Anadolu’ya bunun için temelli yerleşti. Anadolu zaten önceden de yerleşik Türklerindi.
İslam’ın Halifesi Alp Arslan, İslam dünyasının kaderi ile yakından ilgili olan bu meydan muharebesi için; Bütün İslam memleketlerinin camilerinde okunmak üzere ve Hutbe metnini her tarafa göndermişti.
1992 de bu tarihi GÜNÜN ANISININ yıl dönümünü Posof’un sesi dergimizde, aşağıdaki şiir ile canlandırmış kutlamıştım. 26 Ağustos 2020 de Alıparslan ruhunun, Milletimiz tarafından 15 Temmuz 2016 da DARBELERİ, OHAL’a çeviren bu günkü BAYRAMINI bu şiirde teyit ediyorum. Bu bayramları vahdedimiz (birliğimiz) için her zaman bize armağan eden gençlerimiz mevcuttur. Allah kahraman gençliğimizi daim eylesin.
KEPÇE KULAK REŞAT
-Üstad Yusuf Bilge’ye
Boydan kısa, enden dar;Ecir bücür biriydi.
Süzüldükçe bedeni, kulakları iriydi.
Bundan ki; O’na kepçe kulak Reşat derlerdi.
Böyle tanırdı O’nu Horasan’ın erleri
Malazgirt vakti; tellallara iş düştü
Tellallar Horasan’da Sokakları bölüştü
Duyurdular herkese: Malazgirt’te Cenk vardır
Alıp arslan Horasan’dan dahi medet umardı
Küffarın ordusuna, Romenos karşısına
Çıkacaklar tez gelen Üskühat Çarşısına
Tez elden, tez yarınki sevkiyata karışa
Malazgirt’e varmaya birbiriyle yarışa
Gün uhuvvet günüdür, yol çetin Güneş sıcak
Varabilen ya Gazi, ya Şehit yazılacak.
Yayalar yayalığa, At’ı olan At’ı na
Ya Allah, ya Bismillah, haydi Sancak altına
Reşat durur mu hemen vardı Zabıt yerine
Varmak için sanki can, kan karıştı terine.
"Göstereyim gününü, alın beni askere
Esir edeyim O’nu bu aleme maskara!"
Kimdir? dediler, dedi "Diyojen keferesi.."
Reşat Malazgirt nere, sen nere, Cenk neresi?
At’ın yok, Pusadın yok, bir yol var ki aşmaya
Malazgirt ovasına Sağ Salim ulaşmaya
Kepçe kulak Reşad’ım, bir iman abidesi
İnletti ortalığı Ecir-Bücürün sesi
Kendisini Zabıt’lar çıkarırken sıradan
Çıktığı yere tekrar dalıyordu arada
Giymişim koman beni; bana kara kefeni
öldürün koman beni! Öldürün koman beni
Baktılar baş olmuyor Er yazılar Reşad’ı
İşte O Reşat o gün Zafer’ini kuşadı
Kefenlik urbasına Cihad mührü vurdular
Horasan’dan ayrılıp Yollara savruldular
Yol gidildi günlerce, yollar ne canlar aldı
Yine de Kepçe Kulak Reşad’ım sağca kaldı.
Cihad’ı Ekber için bulduğu Alparslan’ı
Dedi; giydim kefeni Şehit verirsem canı
Gömün olduğum yere Melik şahım baş yapın
Nizam-ı Alem için hep Kutlu Savaş yapın!
Yiğitlerim! Cihad’ı Fi sebili’llah için
Hüda aşkı,, İla-yı Kelimetullah için
Vurun ha yiğitlerim, arslan mücahitlerim
Ya Allah! Ya Bismillah, Allah Rahim ve Kerim
Halife Kaim’imi duası var! ilerle!
Böyle başladı savaş dualar, tekbirlerle
Cihan medler düşmanın üzerine atıldı
Malazgirt Ovası’nda toz dumana katıldı
Peki kime nasipti Diyojen’i esirlik?
Sahi kim söz vermişti "ben alırım" diye ilk
Kepçe Kulak Reşad’dı, Horasan’da demişti
Diyojen bana esir diye müjdelemişti
Bu, Ecir-Bücür bir kama çekti kından
O mağru Bizanslı’yı düşürerek At’ından
Esir alıp Otağ’a varınca Arslan’a
Dedi bu O’ Kraldır emanet verdim sana
Doğruydu; Diyojen’i Reşat esir almıştı
Malazgirt’ten yurduna varan bir ün salmıştı
Ne Hikmet; Şu Horasan Reşad’ı ölü sanan
Gelen muştu haberle sevinmeyip, utanan
Neydi muştulu haber laf ola ede tesir
Diyojen bize değil, Sizin Reşad’a esir.
Bekir Yalçınkaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.