- 875 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
KADINLAR VE ÇİÇEKLER
Nurşen Kaygısız
küçüklerde sorun yok aslında
onlarınki,
güven, sevgi, dostluk ve kardeşlik
tüm sorunlar büyüklerde
onlarınki,
savaş, kavga ve kalleşlik …
*muzaffer yıldırım
Bu gün okuduğum ilk şiir bu.
Muzaffer Yıldırım yıllarını öğretmenliğe adamış bir şair. Hem okuyan hem yazan biri. İnternet dünyasının bana armağan ettiği güzel bir dost iyi bir şair ve hala inatla güzel şeyler üretmeye devam ediyor.
İlk şiir kitabım “Lal İmiş Yürek” te büyük katkıları olan sevgili Muzaffer Yıldırım öğretmenime teşekkür ediyorum. Yaşama sunduğu güzellikler için.
*
Bir duvar yazısı şöyle diyor.”İyi başlayan her şey kötü biter. Kötü başlayan her şey berbat.”Bu elbette pek çok kişi için doğrudur. Başladığınız bir işe emek vermeye son verdiğinizde sonuç elbet olumsuz olacaktır. Hevesi erken kırılan biri iseniz daha baştan yenilgiyi kabul edip işe başlamış iseniz o zaman da sonuç duvar yazısının da dediği gibi berbat olacaktır.
Ancak şiirle başlayan gün de şiirle devam eder, bu da böylece biline.
Pembe, kırmızı, sarı mor, mavi renklerden oluşmuş bir kitap kapağı. En baskın renk kırmızı.
“Grapon Kağıtları”
“Bu kitapta yer alan şahıs ve mekânların gerçekle alakaları tamdır. Kahramanları hep yanlış ata oynamışlardır. Kediler, kadınlar, muhabbet kuşları, gözyaşları… Hepsi sahiden vardır ve bir dönem yaşamışlardır.”diyor ve devam ediyor sevgili Didem Madak,
“Şiirden hazzetmeyenler grapon kâğıtlarını yılbaşı ve diğer ehemmiyetli günlerde evi süslemek için kullanabilirler ya da bir ruh çağırma seansında inatçı ruhlara seslenen uyduruk şarkılar olarak mırıldanabilirler.”
Çocukluğun ve bayramların vazgeçilmezi grapon kâğıtları. Sanırım her duyanda güzel anıları çağrıştırır. İnce rengârenk şeritler.
Beyaz, turuncu, mavi, yeşil, sarı yaşamın her rengi.
Didem Madak’ın şiirlerinin baskın rengi hüzün.
Kitabın ortalarına doğru bir yerde okurundan bir ize rastlıyorum. Belli ki duygusal, kırılgan, ince biri okumuş bu şiiri.
“Bir gül”
Kırmızısı, turuncusu hala üzerinde. Yeşil yapraklarının bir bölümü kızıla kaçmış pembe. Küçücük bir tomurcuk. Sayfaların arasından Didem Madak’a sesleniyor
”Çiçekler de… Çiçekler de “diye.
Anlaşılan o ki ve çok etkilenmiş. Bu sayfadaki şiirden. Belki bir iki damla gözyaşı da dökmüştür okurken sayfalara.
48.sayfada başlayan şiir 49 ve 50 sayfalarda devam ediyor.
“Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım” şiiri. Hep olumsuz, yıkıcı, eleştirel bir tavrı vardır ya insanımızı.İlk baştan surata çarpmayı severiz. Bu tavra karşı bir tavırla başlıyor dizeler.
“Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin ardına saklıyorum.”
Çiçek, şiir ve yazmak gibi üç güzel sözcükle ifade edilen mutsuzluk, kaçış ve hüzün.
Didem Madak okunası, tekrar okunası ve hep okunası kalemlerden biri. Her okuduğunuzda farklı bir haz alacağınız duyarlılık.
Grapon Kâğıtları’ndan bir şiirle bitirelim.
“Işıl çocuktu o zaman, ben de öyle
Mevsim kesin yazdı, karpuzdan feneriyle
Hani her çocuğu başka bir çocuğa
Yaklaştıran bir şarkı vardır ya
Kıyıya yanaşan bir gemi gibi
O akşam ay Işıl’a sığışmıştı, ışıl çocukluğuna
Çocukluğumuz mor bir zambağa
Hani her çocukluk zaman zaman
Kendini mor bir zambağın içinde düşler ya
Sonra iki çocuk birbirine gülümser, sonra
Zambağın içine bir çiy tanesi düşer”
Sevgi, dostluk ve umutla.
YORUMLAR
Nurşen hanım çok güzel bir yazı okuduğum. Hüzün baskın geliyor şiirde. Bunu neden çiçeklerle güzellemeyelim.
Kadınlar çiçeği seviyor.
Ne yapalım.
siz didem madak tan bahsedince benim aklıma Lale Müldür gelmez mi
____
bana Zaman ve La Luna
her şey gitti bak
her şey ağlayarak gitti
sular soğudu
bir Kurban düşüyor şimdi aramıza La Luna
üçümüzden biri kurban
serin bir çizgi çekiliyor gökyüzüne
çok geç çok geç artık
...
şiiri benim için çok anlam ifade eder
sevgiler.