- 798 Okunma
- 4 Yorum
- 4 Beğeni
'Düş'üyorum; bir yangın orta yerinde kalbimin.
Yanmanın bir diğer türüyle tanıştım henüz.
Uyurken kabzasından tutarak bir hançerin,izini bıraktı sırtımda dünya.
Birine tutunmaya çalışmaktı uyku hali. Hesapsız bir sevda, görünmez bir bağ, aşılmaz bir dağdı solumda; solumu parçalayan.
Uyandım.
Yürüyordum. Kaldırım taşlarında tökezleyen ayaklarımdan habersiz. Parmak uçlarımda ’hiç’liğin yorgunluğu. Belli belirsiz yüz hatlarını ezberleyip, gölgeye sinmiş gülüşünü öldürüyordum
Sesini duydum sonra.
Boşlukta yankılanan aksi belirginleşti.Ölen gölgesini kucakladım gecede. Avuç içlerimde yatan başını kucakladım.
Görüyordum.
Kalbinde silikleşen adımı, sonra hatıramı harcadı geçmişinden bir hayalin peşine düşerek.
Gidiyorum bile demedi.
Gideceğim de.
En kötüsü bir ’gidebilirim’ ihtimali bile dökülmedi dudaklarından. Yüreğini biledi.
Kötüydü dünya.
O daha kötü.
O daha yenik.
"Üzgünüm senin adına."
Son cümlesinde insan vücudunda kaç kemik varsa kütürdedi. Annemin özenerek kundakladığı, büyüttüğü, sütüyle güç katan her bir zerreyi ezip geçerek.
Kaç acı tanıdımsa bunun yanında yavan, bir bıçak kesiği kadar eskiydi.
"Olamaz" dedi.
Bütün olmazlar bir volkan, bir yanardağ ağzı,
bir keşmekeş... Savaş ilan eden arsız bir
diktatör çığlığı. Zehir zemberek bir ölüm
kuyusu.
Şimdi bütün olmazlar, onun adına
zimmetlendi.
Kaç kez hüzün düştüyse yüzüne o kadar tersine döndü dünya. Kaç kez güldüyse o kadar durdu. Mevsimler aştı kendinden bir sonrasının iklimine bürünüp. Mevsimler şaştı yazın ortasında yaprak dökerek.
Bitti.
Uyurken bir ağrı saplandı sırtıma.
Bin kere "ah" dedim, bin kere...
Yıkılmadık tek kale’m bile kalmadı.
Yıkıntılar arasındaki şehrime daldı ordusuyla.
Ne varsa tutuşturdu ,gönlümde bir duman.
Yangınımın kendisini yakacağından habersiz.
Gitti.
Bir kuş daha kanatlarından oldu.
Bir ışığı daha söndürdüler.
Bir tebessüme daha acı sindi.
Uyandım,kim bilir kaç kez.
Açık kapıdan ayak seslerini işittim gelenin.
Belki annemdi.
Belki...
"Uyan!" dedi.
"Anne, bir daha öldüm ben." Diyemedim ki.
İçimde kaynayan bir kazan.
Muslukları açık kalmış bir okyanus yüzümde.
Baştan başlıyoruz.
Haydi!
Nuray Kaçan-
16.08.2020
İZMİR
"Binlerce kez ,on binlerce kez umudunu yitirip diriltebilen güçlü kadınlara..."
YORUMLAR
Süslü kelimelerle cümle oyunu yapmak ya da kelime oyunundan hiç anlamam, doğru cümlelerle gerçekleri olduğu gibi yazmak sevdiğim yoldur. Bu nedenle;
Sizi yürekten kutlarım öğretmenim, ( Sizi öğretmen olarak biliyorum ) edebi cümlelerle yazıya verilen anlam ve şiirde kullanılan üslup bir sanatçının işi olarak görüyorum.
Kaleminiz daim olsun, Saygılarımla Efendim....
Asla yabancı ve yalancı bir duygu değil bu.
Göreceli bir sağanak da değil bilakis selin ta kendisi ve yitimin aslında varlığa bir çentik daha attığı.
Atamadığımız adımlar da değil hani ve en yüksek sesle adımızı haykıran kainat.
Umut.
Kadın.
Yalnızlık.
Tok mizacın sadece yarınlara açlığı ve sevginin iz düşümü.
Muradı dillenen ve de...
Miadı dolmayan.
Köpüren deniz ve okyanuslara karışan yürek sesi üstelik duyulmaz da değil.
Değişken olsa da mizaç asılı kalmak kimi zaman aynı izlekte ve devingen ruhun eşleştiği binlerce film karesi.
Oysaki hayatın ta kendisi.
Sonsuz sevgimle canım arkadaşım