- 270 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Toplum 25
Makro dünya ilişkileri her pozitif var oluşa karşın bir negatif var oluştu. Pozitifin negatifi vardı. Aşağının yukarısı gibi, yukarının aşağısı gibi pozitif durum, negatif durumla birlikte var oluyordu.
Kolektif süreçli, kolektif sahipli, kolektif tüketimli ve kolektif üretimli toplum sal yapı; başlangıcın ana inşa belirleyeniydi. Bu denkleşme oluşmalar, inşanın temeli olmakla süreç bu belirli, tanımlı durumuyla pozitifti.
İlk başta süreç kolektifti. Sahiplik kolektifti. Üretim kolektifti. Tüketim kişisi ihtiyaca ve kişisi yeteneğe (çalışmaya göre) kolektifti. Bu koşullarda kolektif durumla üretilen bir ürünün kişi sahipliği olamaz. Yine kolektif sahipli bir yaralanma olan durumun da kişi sahipliği olamazdı. Pozitiflik bu temelle buydu.
Negatif süreçler asla kolektif süreçleri başlatamaz. Ki üretmedikçe kişisi sahiplik te pek pek ortaya konamazdı. Söz konusu edilen sahiplik üreten ilişkilerle ortaya konan kolektif sahiplik ve bunun zıddı olan kişisi sahiplikti. Sahipliğin belirleyicisi üreten süreçti. Üreten süreç kolektif ve toplumsal süreçti.
Şu halde sahiplik te kolektif ve toplumsal dediğimiz kamusal oluştu. Kişi bencili sahiplik olan tutum; tekil kişinin kolektif güç olamamasında, kişinin tekil olarak üretim yapamamasından nedenle; kolektif çevrim üzerinde kolektife göre dağılmayan her kişisi sahiplik; NEGATİFTİ. SANALDI. HİLEYDİ. İLLÜZYONDU. ALDATMAYDI. YALANDI. İMAN AKTİYDİ. Kısacası “mülkün sahibi benim” demekle kişisi sahipliği ortaya koyan, El MANA ANLAYIŞIYDI. Pozitif olana karşı, negatifti.
Kolektif süreç, negatif süreç olmayıp; verili olan kolektif özneli durumun kendisi olandı. Üreten ilişki yokken, kendi olarak başlayan bir oluşumun sahipliği belirli değildir. Neye göre sahiplikti?
Sahiplik, doğada sağlama yapmaya göre mi? İyi de böylesi bir sahiplenmenin sömürmesi, karşı tarafı köleleştirmesi. Zülmü, zalimliği, egemenliği ve irade ortaya koyması yoktu ki?
Sağlama yapan doyup çekildi mi siz alanda oluyordunuz. Burada kovulursanız ötede eylemle oluyordunuz. Yani sağlatan bölge sahipli tekil tutum içinde kişisi sahiplikle olan bir zilyetle şimdiki gibi yansımalarla, üretimler ortaya konamaz.
Yaprak yiyen zürafaya göre yerde otlayan koyunla, tırtıl yiyen kuşun alan sahipliği veya tavşanı avlayan çakalın, zürafayla zürafanın alan sahipliği kendilerine doğa içinde sağlama yapmak dışında bir sahipliği yoktu.
Kimi türlerde sonucu hiçbir zaman üretim hareketi olmayan sosyal sahiplik sürü sahipliği, belli bir bölge verimliliği içinde kümelenme, belli bir bölgenin güvenli, bilinir olması gibi çeken davranışlı bir araya gelici çeken dağılan davranışlar her zaman olasıydı.
Özellikle ayağa kalkmanın verdiği nedenlerle türümüzde gebelik süreci kısmen kısalmıştı. Erken doğumun dezavantajı ve avantajı olacaktı. Erken doğum yavruyu uzun süreliğine bakıma muhtaç yapacaktı. Bu durum türümüzde görülen sosyal bağlılık ve sosyal sahiplik duygusu çok artmıştı.
Sosyal ilişkiler, kişinin içinde dışına yansıyan kendisini, yavrusunu, türünü koruma tavırlı içgüdüler içinde bir şeyin ortaya çıkma süreci, eylemlere ön envanterlerdi. Ama bu ön envanterler üreten ilişki ortaya koyabilecek olan süreçler değildi. Dil ve el eylemleri, geleceği tasarlama gibi birçok bileşim ve belirim eksiklikler vardı.
Karnı doyana kadar bağlılık, sosyal sahiple bağlılığı; gruba bağlılığıydı. Grup, sürü hareketi sosyal bağdı. Sosyal bağ kabaca anlamlanıp yarar gördüğü bağlamlardı.
Öbek hareketi bu bağlam eylemlerini bire bir kuralarla eşleyip süreci yineliyordu. Bu bağ totemdi manalı çevrimdi. Bu çevrim önce sağlatan sonra üreten ilişkiydi. Sağlatan üreten alan, kolektif gücün sahipliği olması, şimdi öncesiyle aynı şey değildiler.
Kimi türlerle görülen sosyal sahiplikle olan ilişkiler aranan kan değildi. Aranacak olan kana ön envanterlerdi.
Tartışılan konu da ön tür güdük kalan sosyal bağlar değildi. Sahipliğin ölçme değerlendirilmesi, o sahipliğin üzerinde fikir yürütülmesi ortaklaşma paylaşma gibi tek bileşik gerçeklerle ve bileşik etkili, bileşik nedenle, sağlatan, üreten kolektif ilişkilerdi.
Sosyal ilişkiler ortak tavırlı tutumlar olmakla ilk etapta kolektif sahipli bileşmeyi verirler. Ne olursa olsun kişi her hangi bir sosyal alanın içine bencilliği dışında mal mülk sahipliğiyle gelmez. Ben kendi kendime mal mülk sahibiyim demez. Sahiplik dışta ve bambaşka bir kolektif ilişkili süreçtir. Sahiplik aitliği doğaya yönelimle değil ortak eylemlerle belirir.
Bizim söz konusu ettiğimiz, inşaca olan sahiplikti. Kaba güçle ele geçilen sahiplik, kişisi benci sahiplik değildir. Ancak kolektif alan içinde, kolektifçe üreten; kolektif alanı her hangi birinin elinde almasıyla oluşan, ortaklaşma olan hünere karşı olan sahiplikler bizim söz konusu ettiğimiz sahipliklerdi.
Söz konusu süreç kolektif başlar. Kolektif olan girişmeler ortaklaşa eylemli, ortak eylemin sonucunu ortak paylaşan bir süreçti. Bu düzenli ve kurallı çevrim yeni müktesebattı, totemdi anlayışlı sosyal müktesebattı.
Türümüz kolektif süreçlere bağlı üretim tarzını koruyacaktı. Kolektif başlayan üretim tarzının üretim nesnesi olan zeminin içine, kişinin mal mülk sahipliği illüzyonunu yerleştirecekti. Her şey üreten, ortak olan kolektif emeğe göre değil uydurma ve tuzaklı bir illüzyon olan kişi sahipli mala, mülke göre takdir olacaktı.
Tamam kolektif olan süreç kolektif olmayan yanı ile de vardı. Zıtların birliği yasası var oluşun ve kolektif var oluşun yasasıdır. Burada kişi sahipli El ‘in değil kolektif öznenin, kolektif bilincin seçme ayıklama yapan irade bilinci ön plana çıkacaktı.
Yani kolektif özne, kolektif bilinç, kolektif eylemle başlayan pozitif süreç bir kısım enerjiyi zıddı durumla yani negatif durumuna dönüşür. Negatife dönüşen pozitif enerjiye harcanan sistem kayıpları oluşur. İşte bileşimi veren özellikler toplamı bu nedenle biri vermez. Sistemin kararsızlığı buradan ileri gelir. Fakat zıddı durumu veren süreçlerin kararı El gibi bir mana anlayışı olmamalıydı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.