İnternet Aşığı-Ozanı.
Y Kuşağından...
:)
Bu toprakların acısı sızısı daha doğrusu insanın insana yaptığının haddi hesabı yok. İnternet edebiyatı piyasaya çıkalıberi, her türlü görüşten, her türlü acının dününden bugünden haberdar oldum. Ekseri sitelerde, forumlarda yaşanan tartışmalardan da ülkemizin kısa tarihini okuduk aslında. 2002 lerden beri internet edebiyatındayım. Ergenliğe girdik mi 18 yıl olmuş.. Yaş 38, neredeyse yarısı..
Hiç bitmedi, tartışmalar, ekseri ülkücüler, komünistler ve dindarlar arasında yaşandı bu münakaşalar.. Hepsinin içinde de hem şahsi hayatımda hem de internette bulundum sayılır.. Beni yetiştiren önceki kuşak büyüklerimizdi. Ekseri internettekileri, içlerinde sizlerden olması çok muhtemel, zamanla iletişimimin koptuğu veya bozulduğu, al mektuplarını ver mektuplarını tarzından olanı da vardır, vefat eylemiş usta ve üstadlarım da..
Sonradan da AÖF Kamu Yönetimi ve Sosyoloji bölümlerini bitirdim, sonrasında Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okuyacaktım ya, bilen bilir, olmadı.. Hep Tanrıdan bahsederim ya, izin vermedi.. Ne desem bilemedim şimdi Tanrı’ya.. Suç vallah o’nun, benim değil yani. İllahi okumak da değil okumuş kadar olmasak da, okumamış sayılmam. Hani; alaylı-mektepli diye ayırırlar ya, bende ikisi de var sayarım..
***
Aklımda kalmış, hangi gazete köşesinde okudum, hangi sitede okudum unuttum ya, Küçük Amerika diyorlar ülkemize. Marshall yardımlarından beri bu böyle olmalı.. Amerikanın tarihi; hegomanya, Avrupalıların toprak kapma yarışı ve sonunda 52 eyaletli bir birleşik devletler Kızılderililerin toprakları üzerine.
Amerika günümüzde; Pers-Roma ve Osmanlı’nın karşılığı desem doğru olacaktır.
Osmanlı ise;
1.Bölüm ; İstanbul’un fethine kadar (1280 ler-1453)
2.Bölüm Fetih sonrası Bizans sosu dökülmesi,
3.Bölüm Mısır seferiyle de devleti aliyenin dininin İslam Sünniliği üzerine şekilenmesi;1517 den itibaren...
4. Bölüm de yavaş yavaş Avrupanın egemenliği eline alması; Şahsen İnebahtı 1571 veya 1699 daki Karlofça antlaşması ilk toprak kaybından başlatıp yıkılışa kadar geçen süre...
(Ensar Aslan’ın bir yazısında belirttiği gibi:
“Eski tarihçilerin halk ve halkın yaşayışı hakkındaki görüş ve düşüncelerinin pek olumlu olmadığı ve dolayısıyla eserlerinde bu konulara fazla yer vermedikleri bilinmektedir. Tarihçi olaylara saray ve hükümet yetkililerinin gözüyle bakardı. Çünkü kendisi de aynı çevreye aitti.” 1)
...
"Hal böyle olunca olayları şiirlerinde dile getiren âşıkların ne denli önemli görevler üstlendikleri ortaya çıkmaktadır. Örneğin; tarih kitaplarında şiirlerde işaret edildiği gibi yazılmayan 1828’deki Ahıska Savaşı’na katılan Âşık Gülalî’nin Ahıska Destanı’nda yer alan:
Azgur boğazında kavga kuruldu
Hain paşalara altın verildi
Şehir talan oldu evler yarıldı
Vah ki harap oldu güzel Ahıska
biçimindeki dizelerden Köse Mehmet Paşa ve yanındakilerin Ruslardan altın almak suretiyle savaşmadan şehri düşmana teslim ettikleri gerçeği belgelenmektedir."
Yine sonraki zamanlarda;
"Çaresiz kalan bir âşığın:
Çıksam dağa ayısı var kurdu var
Düze insem sıtması var derdi var
Köye gitsem tahsildarda vergi var
Şaştım ağam bu salgının elinden" ( Hangi dönem araştırmak gerek)
Neyse alıntı yapmaktan ziyade devam edelim, lütfen aşağıdaki linkteki yazıyı okuyup, günümüzle karşılaştırınız.
***
Osmanlı içindeki her türlü siyasi, dinsel, geleneksel-yeniliksel kültürelsel, ırksal, dinsel, merkezsel-çevresel-paşasal, damatsal, validesel, mezhepsel... vb sel gibi mübarek, ne kadar tartışma, sürtüşme varsa şuan Cumhuriyet devrinde yaşanıyor.
İbret almak ne haddimize, öyle bir şey yapar mıyız, nerde bu kafa bende..
***
Uzun olmasın, kısa yazayım. Benim ciğerim böyle yani. Söküp dişleyene de eyvallah, ciğerini gösterene de eyvallah..
Hayatımda temel eserler olan;
Kutadgu Bilig, Mesnevi, Mektubatlar, Kuran meal ve tefsirleri, Şiir çözümlemeleri, Türk Hece Şiiri, Lügatit Türk, Osmanlıca Sözlükleri vb olmak üzere 150 ye kadar tarihi kurgu roman 50-60 kadar klasik roman, ve bolca türkü sitelerinde kayıtlı hece şiirleri...
Bu benim, artık iyice kördüğüme dönmüş zihnimde bunlar var.Eh son 3-4 yıldır da bolca film, senaryo ve bir sürü dizi her milletten, bölgeden..
***
Y kuşağı diyorum ne zamandır, tek derdi bu kuşağın belki de; şeffaflık, hukuk ve herkesin insanca huzurluca şu topraklarda bir dem sürmesidir arzum güle oynaya..
Bizim topraklarımızda çok fazla acı-sızı-gözyaşı-kan var dostlar, çok fazla.. Ben boşuna Deist oldum demiyorum yani.. Bir şeylerin yalan ve yanlış olduğunu sezdim, öğrendim, tecrübe ettim kendi çapımda..
Siz değerli büyüklerimden, ne kadar bilgi birikimi varsa lütfen yazınız, şiirleştiriniz, anlatınız.. Ne varsa daha çok okuyayım, çünkü artık kitap devri kapandı, kapanacak... 3. dünya savaşı çıkmazsa..
***
Şu güzel sitede geçenler de belirttim; bir Türkiye var. Her yerden koca bir alem. Bir insan bir alem derler ya.. Bir de; bir lisan bir insan, iki dil iki insan...; translate uygulamalar var, 40 dil 40 insan ya hu..
Çinli bir siteye girin mesela, Türkçeye çevir deyin, anlayacağınız kadar çeviriyor, yani iki yabancı insanın, el yüz mimik şeklinde anlaşması gibi olsa da şimdilik teknoloji idare eder..
Lakin ne mümkün kelimeler ile anlaşabilmek..
Üstat dedi ya; kötüleri sevindirme, eksik olmasın. Çok değerlidir. Az çok tanıdıysam; değme proflara taş çıkartır, kibri yok gibi bir şey.. Lakin bir çoğunuzda; kibir, öfke, hamaset, düşmanlık, kötülük ruhu, dar görüşlülük görüyorum. Buna üzülüyorum. Biliyorum sevenim olduğu kadar, nefret edeninizin de olduğunu.
Sevin dostlar, ben hepinizi seveceğim..
***
Nereye gidiyoruz, peki?
Aaa dostlar; titanicteki o müzisyenlere benziyoruz....
Küreseller ile ulusal devletlerin çekişmesini yaşıyoruz dünyada, Abd-Çin-Rusya-Ab-İngiltre-Hindistan-Arabi devletler, İsrail, İran...
ve biz tam arada kalmışız gibi.. Birbirinizi üzmeyin.. Aşk meşk, canım gülüm, sen şusun, o bu, ben cu ci, onlar kuyruk, bunlar gövde, sizler bizler onlar muhabbetleri çok var sitede sanırım, gördüğüm öyle.. Sefam olsun muhabbetleri..
Yanisi şu; Y kuşağı Atatürk çıkardı çıkardı, çıkaramadı.. Peki, Atatürk’ün hiç mi yanlışı yok.. İnanın öyle yoruldu son kuşaklar, Osmanlı- Cumhuriyet çekişmesinden.. Elimizde ikisi de kalmayacak bu gidişe, benim en büyük korkum bu..
At gözlükleri bende varsa; benim çıkarmama yardımcı olunuz, sizlerde varsa sizler çıkarınız...
***
"Âşık yeri gelir düzeni eleştirir, yeri gelir kişileri ve hatta kendini eleştirir, yeri gelir zarar gördüğü kimi hayvanları eleştirir, yeri gelir doğanın haşinliğini eleştirir,..."
Ben en kolayını buldum,Tanrı...
İllahi saz bağlamamı çalalım. Klavye çalmaya çalışıyoruz.. F Klavyeden belge olsa da, Q klavye kullanıyoruz ya hu.. Uzun sap bağlama - kısa sap bağlama gibi de düşünebiliriz..
En sevdiğinize emanet olun.
Çok mu ben ben ben dedim, bilemedim şimdi.. Sen sen sen ... Farkımız ne?
Argo kelimeleri kullanmayı sevmiyorum.. Kullananlara da lütfen diyorum.
Vakti dolan gidiyor, keşke kimi usta üstadların yerine ben gitsem diyorum tahtalı köye, imkanım olsa, güçüm yetse, pamukla uğraşmasın, Şaman bulun yaksın bedenimi...
Cesetim bile gülümsesin..
Çok kırdım, çok kırıldım.. Bizim kuşak bir çok tartışmanın künhünü tahmin etmeye çalışıyor ama... Ne yapsın, boyun büyük, büyüklerin acısı daha fazla.. Hürmet...
:)
turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/17.php
YORUMLAR
Güneş gibi yakıyor bu topraklarda yaşamak insanı. Toz yapışmış yanık tenimizden damlayan terlerimize karışıyor kaderimiz, gözümüzü açsak yakıyor, acıtıyor. Kapatsak onca vebal belimizi zorluyor.
İnançla inançsızlık, Tanrıyla Tanrısızlık arasında sıkışmış merhametten medet umuyor hale geliyoruz. Bakmayın siz; hamdolsun demelerine. Anolojik Tanrısızlık, şeytansılıktır ve cambaza "bak"ın en alasıdır.
İnsanız; duyuluyor mu sesim cılız ve şavksız. Ne zor "şey" miş Anadolu' da insan olmak.
Hadi anlayalım, anlayalım da biraz soluk alalım...
Yinsani
görünmeyeni göremez
seni bileni bilemezsin
zamandan beri
mekana yenilen sensin
kahramanlığa gerek yok
akışına bırak
savaşma barış ve seviş
el aç
boyun bük
mecburiyetten seviyor görün
aşk de aldat kendini
meşk de neyse
seninle oyun oynayan O
Onu zikret Onun istediği gibi
işte bu olmalı anlamına varmak
bu yüzdendir
susku sükut sessizlik
sen Onu bulamazsın
bulacak O
işaret fişeği atmak değil görevin
ne yenebilirsin karanlığı
ne aydınlığa kavuşabilir
insanız işte
O anlamaz ki zalimdir
Ona anlatamazsın
En ilkel yaratıcı ve ilk O
Ruhlarla beslenir
Vahşi gibi
**
üstadım.. son şiir :))
yine üzerinde bol bol düşünülecek bir yorum bırakmışsınız.. çok teşekkür ederim..
"İnançla inançsızlık, Tanrıyla Tanrısızlık arasında sıkışmış merhametten medet umuyor hale geliyoruz. Bakmayın siz; hamdolsun demelerine. Anolojik Tanrısızlık, şeytansılıktır ve cambaza "bak"ın en alasıdır."
düşüneyim bolca..
eksik olmayın.
black_sky
black_sky
Nesildaşım şiire biraz el attım izninle.
Birkaç black sözcüğü araya. Beğenirsen tabii ki.
Sağlıcakla
.....................
nedir bu mücadelen
soyut ile savaşamazsın
görünmeyeni göremez
seni biliyor diye sen de onu bilemezsin
zamandan beri
zamansızlık içinde yenilen sensin
akışına bırak
zorlama boşuna
savaşarak kahraman
sevişerek derviş olamazsın
el aç
boyun bük
mecburiyetten seviyor görün
aşk de aldat kendini
meşk de oynat
ama unutma
seninle oyun oynayan O
Onu zikret Onun istediği gibi Ona tap
işte bu olmalı anlamına varmak
bu yüzdendir
susku sükut sessizlik
sen Onu bulamazsın
bulacak O
senin görevin değil işaret fişeği atmak
ne yenebilirsin karanlığı
ne aydınlığı karanlıktan ayırabilirsin
insanız ya işte
aklının tutunduğu pamuk ipliği kadarsın
O anlamaz ki zalimdir
Ona anlatamaz sürünürsün
güneşin bile olmadığı bir zamandır
En ilkel yaratıcı ve ilk bilinmezdir O
Ruhlarla beslenir dikkat et
Kendi özünü kaybedersin
Yinsani
en son halini üstada mı bıraksak, hiç bize katılmıyor valla...
bir şey söyleyeceğim forumundaki serbest atışlarıma karşılık verir misin:))
ilham durmuyor...
black_sky
Bir bakayım hele;))
Erlik Aldacı
Yazıda gurur okşayıcı sözler okudum, teşekkür ederim düşüncene ama o kadar da değil diye düşünüyorum. Söz, incelik, düşünce, anlatım her türlü haslet var sizde de, sadece bundan payeleniyoruz dost insanlar.
Black müthiş bir şiir yazmış, çok hoşuma gitti. Siz varken şiir küser bana. İyi bir okuyucunuz olarak kalmak mutluluk veriyor bana.
black_sky
Ben böyle bir kalemden, zihinden, gönülden kötü bir şey çıkma ihtimalini düşünemiyorum.
Beğeniniz için de ayrıca tekrar teşekkür ederim üstad. Eksik olma dilerim ama reçellerde sağlam kalsın isterim tabii ki.
black_sky
Ah nesildaşım...açık sözlü olmak açık vermek olalı çokça kirildik döküldük. Kırıp dökmedik mi tabii ki ama onu yaparken bile daha çok kendimizi..
Dedin ya; titanikteki kemancılara benziyoruz aynen öyle...
Sağlıcakla kalasın
Yinsani
"açık sözlü olmak açık vermek" sen şeffaf ol da varsın nur ve karanlık seni arasın diyesim geldi..
eksik olma nesildaşım.
black_sky
Piyano daha mi kolaydır acaba:)))
Yinsani
biz üretseydik Havvayı
nasıl kolaylaştırmak bu işleri
kaç bin yıl bekledik asfalt dökmek için.
**
ihtiyacı yok
özgür bırakamam tanrıyı
bir defa serbest bıraktım
düştüğümüz şu aleme bak.
**
geldi
sen kimsin dedi
sustum
ben yarattım dedi
keşke susmasaydım
yıldızları yanlış dağıtmış.
**
hava bugün soğudu
sanırım
fırça yemiş tanrıçadan
**
nerden belli önce adem olduğu
ya havva kemiğinden yaratıldıysak
orda mıydın
burda işler kezat
**
atom altı parçacıkların bile
bana dev olduğu bir yerdeyim
**
tuşlara basıp yazabilmek için
kaç on bin yıl geçti a zalim.
şartelini indirmeye geliyoruz.
imza: insanlık...
Yinsani
devreler yanıyo...
black_sky
Tanrı
Yinsani
uzanamayacağım yerden gol attı.
top sende..
black_sky
black_sky
Amanyolu
Kaldırkolu
Uzayyolu;))) gibi gibi
Yinsani
bugün çok yalnızım. çok yalnızım. bana yardım eder misin.?
yalnızlık bana mahsus, nasıl bir yardım istiyorsun.
bulaşıklar birikti, yıkayabilir misin
onca kafa verdim makine yaptınız, koy ona yıkasın bu da dert mi?
tamam da, makinede yıkanmışlar var bari onları yerleştir dolaplara
sana hiç öğretmediler mi, küçük şeyler için bana seslenme diye, az ye de hizmetçi tut.
niye kızıyorsun, elinden herşey gelir diye öğrettiler bana
uğraşamam seninle dünyevi..
tamam o zaman, uğraşma, zil çaldı, kapıyı açıverir misin?
black_sky
Çarpıl kul....
Haddini bilmeze kötek varsa sizde bizde de yıldırım ;))
Yinsani
ruhi su dan gelsin dostlara..
melamet hırkası
Hayat bu kimi ateist, kimi deist, kimi mümin, kimi münafık, bir şekilde sürükleniyorlar işte ömürlerini bitirmek için. Biz de çekip gittiğimizde kötü konuşanların oranı iyi konuşanların yanında devede kulak kalıyorsa, ne mutlu bizlere... Kırk elli yıldır çok saçma sapan olaylar ve insanlar geldi geçti hem memleketten hem de dünyadan... Debelenip dursunlar bakalım kendi saçmalıklarıyla hem yaşayanlar hem de terki dünya edenler... ''Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsam başım arşa değer..'' demiş İmamı Âzam Ebu Hanife... Biz bilmediklerimizle arşı bile deler geçeriz sanırım da, yine de ukalalıktan vazgeçmeyiz bazı konularda, onu da ukalalar düşünsün ...... Eyvallah yazıya kutlarım yürekten...