İstanbul Sözleşmesi
1. İnancımızdan dolayı karşıyız ( hüd, hicr ve ankebud sureleri )
2. Eşcinselliği meşrulaştırdığı için karşıyız.
3. Açıkça dine, örfe, geleneğe ve sözde namus diyerek namusa savaş açtığı için karşıyız.
4. “Kadının beyanı esastır” dediği ve adaletsiz olduğu için karşıyız. Yasaya göre kadın ne derse hâkim doğru kabul etmek zorunda kalıyor. Aksi takdirde Siyonistlerin güçlü medyası yoluyla ve feminist kadın derneklerinin protesto gösterileriyle hâkimler baskı altına alınıyor. Kararlar %100 kadınlar lehine veriliyor. Erkeğe “bir üst mahkemeye itirazda bulun” deniliyor. Ancak bu arada erkek çoğu zaman hapse atıldığı için kendini aklayana kadar içerde kalıyor. Senelerce içerde kalan oluyor.
5. Cinsiyetçi, faşist, feminist ve ırkçı bir sözleşme olduğu için karşıyız.
6. Ayrımcılık yaptığı için karşıyız. Hak kadın ya da erkek için ayrı ayrı aranmaz, ortak olarak insan için aranır. “Kadın hakları” denmez. Bu durumda erkekler de “erkek hakları” deme yoluna itilmiş olur. Bu da ayırmak, kamplaştırmaktır. Kadın hakkı olmaz, insan hakkı olur şeklinde bir hukuksal zemin oluşturulmalı bu ayrımcılığa son verilmelidir.
7. Kadın ve erkeği birbirine düşürdüğü için, düşman ettiği için karşıyız.
8. Aileyi dağıttığı için karşıyız.
9. Kadını üstün cinsiyet olarak ilân ettiği için karşıyız. Ayrıca sözleşme psikolojik şiddeti sadece kadının gördüğünü iddia ediyor. Oysa her iki taraf da psikolojik şiddeti karşılıklı yaşayabiliyor.
10. Kocaları tecavüzcü ilan ettiği için ve ailenin mahremi alanına kadar girip yatak odasına bile karıştığı için karşıyız. Kadın istemediği halde kocası cinsel birliktelik için karısını zorlasa ve karısı şikâyetçi olsa, koca bu durumda tecavüzcü olarak yargılanıyor. Dünyanın hiç bir döneminde bu kadar trajikomik ve saçma bir yasa daha görülmemiştir.
11. Arabuluculuk müessesine karşı çıktığı için karşıyız. Eşlerin aralarını yapmak için arabuluculuk müessesesini çalıştırmak 6284 göre suç sayılıyor. Yanı bu durumda amaç barıştırmak değil, ayırmak oluyor.
12. Aile anlaşmazlıklarının kamu davasına dönüştürdüğü için karşıyız. Özgür iradeye saygısızlık yapılıyor. Kadın kocası hakkında, pişman oldum, kocamı bağışlıyorum, affediyorum dese bile, 6284 yasasına göre, olay artık kamu davası sayıldığı için koca ceza alıyor ve hapse atılıyor.
13. Kadının beyanı esastır: kanunların kötü niyetli kadınlarca suistimal edilebilmesine imkân verdiği için karsıyız. Binlerce insan iftiradan hapse atılmış ve mağdur edilmiştir. Sırf bir kişiden hoşlanmadığı için veya ideolojik farklı düşünceleri yüzünden, bir kadın dilerse, okul müdürleri, öğretmenler veya imamları basit iftiralarla suçlayıp şikâyet ederek o şahsı yıllarca hapislere yatırma fırsatı verdiği için bu sözleşmeye karsıyız. Bu yasalar bu haliyle çok tehlikelidir, toplumun refah huzuru için bu sözleşmeye derhal son verilmeli yerine hem kadını hem erkeği koruyan yasalar getirilmelidir.
14. 6284 cezalar toptancı bir zihniyetle işletildiği için bu sözleşmeye karsıyız.
15. Erkeklerin şeref ve onurları istismar edildiği ve korunamadığı için karşıyız.
16. 18 yaş altı evlilik yapanların tamamı tespit edilip hapse atıldığı ve genç evlilerin yuvasını dağıttığı için bu sözleşmeye karşıyız. Yasa çıkmadan yıllar önce evlenilmiş olsa bile, 18 yaş altı evlilik yapan erkekler tespit edilip hapse atılıyor.
Geriye dönük uygulama yapılıyor.18 yaş altı evliliği geçmişte dahi yapmış olan herkes tutuklanıyor. Binlerce genç bu yasadan dolayı hapse atılmıştır. Yuvalar dağılmıştır. Üstelik bu uygulama sadece erkeklere yönelik yapılıyor. Kanun hem saçma hem de ayrımcı bir kanun olarak karsımıza çıkıyor.
17. Kadına karşı şiddeti arttırdığı için karşıyız. On yıl boyunca kadına şiddeti azaltmayı bir kenara bırakın, bu kanunlar kadına şiddeti onlarca kat arttırmıştır.
18. Süresiz nafaka olduğu için karşıyız: Erkek bir gün dahi evli kalıp boşansa, süresi belirlenmemiş bir şekilde neredeyse ömür boyu nafaka ödemek zorunda kalıyor. Kadın başkasıyla yaşasa dahi nafakayı almayı sürdürüyor. Nafakayı ödeyemeyen erkek hapse atılabiliyor, haczedilebiliyor. Tam bir yıkım düzeni. Velayet uygulaması tam bir drama dönüşüyor. Çocuklar anlaşmazlıklar söz konusu olunca bir mal gibi taraflarca haczedilebiliyor ve bu büyük dramlara sebep oluyor. Ayrıca yüz kızartıcı bir suçu veya kusurlu olsa bile velayet çoğu zaman annelere veriliyor, yetkinlik ve yeterliliğe bakılmıyor. Hâlbuki çocukların gelişim psikolojileri bakımından velayetin kime verilmesi gerektiğine, hakım değil uzmanlar karar vermelidir. İstanbul sözleşmesinin denetleme birimlerinin raporları bağlayıcı kabul ediliyor. Bu durum batı ülkeleri ve Siyonistlere, kadına karşı şiddeti denetleme bahanesiyle ülkemizin iç ve dış hukukuna müdahale etme hakkı veriyor. Bu güvenliğimiz açısından büyük bir tehdittir. Bundan dolayı bu garabet sözleşmeye tümden karşıyız.
Sonuç :
Uluslararası Siyonist kaos çetelerinin dünya toplumlarının arasına, güçlü medya ve sözde aydınlar yoluyla sokuşturup propagandasını yaptırdıkları bu sözde haklar, bireylerde aidiyetsizlik duyguları yaşattıkları gibi, etik ve ahlaki tüm değerleri de alt üst etmek amacı taşımaktadırlar. Gaye gerçekleştiğinde, yozlaşmış ve değer yargılarından mahrum bırakılmış bir topluma, artık topla tüfekle saldırmaya gerek kalmayacaktır. Toplumu bir arada tutan en önemli yapı olan aileye saldırılmaktadır. Aile yapısı çökertilince toplum da çökecektir. Türkiye derhal bu sözleşmeye attığı imzayı geri çekmelidir. Aklı başında tüm sosyal bilimcilerimizle toplum dahil, tüm yetkililerimizi bu gizli amaç konusunda bilgilendirmelidir, bilinçlendirmelidir. Bu gizli siyonist yıkım projesine son verilmeli ve derhal dur denilmelidir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.