"Düşünüyorum o halde varım"

Bu tez, Türkiye de, kokuşmuş düzenin muktedirleri tarafından, değiştirileli tam 17 yıl oldu.

Zulum 1981 de başladı diyen zihniyet, 17 yıldır yapılanları hangi siyasi iktidar yaptı.

İnandığımız her şey içi boşaltılmış kavramlar hâline getirilirken zulüm yokmuydu. Eskiden güvenilirliğin kanıtı niteliğinde ki, hacı, hoca, namaz, oruç, gibi kavramlar şimdiler de insanlar da sadece kötü niyet ve hile olarak algılanır hale geldi. Yani din gibi kutsal bir kavram siyasiler eliyle siyasetin içinde öcü haline getirildi. Dindarlığını kendini daha iyi pazarlaya bilmek için kullanan siyasi kadro, kendi yalan dünyasında, dindarlığı da yalan etti. Tanrının demokratik laik, ilahi düzeni, emanet ettiği kulları eliyle, bağnazlığa, yobazlığa, çevrildi. Neredeyse 10 ayetten birinde "akıl etmezmisiniz" diyen Tanrının sesi, muktedirler tarafından, siz düşünmeyin, bize tabi olun şeklinde seslendirildi. Oysa ilahi kanunlar da, "Tanrı ben sizi birey olarak yarattım, ve yalnız olarak bana döndürüleceksiniz" demiyor mu?
O halde, tabi olmak, teba olmak ne için.

Muktedirler tarafından,bizden istenenlerle, Tanrının bizden istedikleri çakışacaksa ben Tanrının isteklerine uyarım, yarattıklarının değil.

Düşünmenin suç olarak nitelendiği, tabi olmanın da mükafatlandırıldığı bir toplumda biz akıl edenlere deli derler.
Olsun.
Ne demiş atalar,

"Atın iyisine doru, Yiğidin iyisine deli" derler...

"Düşüne biliyorum, o halde varlığımın, var etmene bağlı olduğunu, görerek, bilerek, diyorum ki,
"İyya kenag budu ve iyya kenestagın"
(Ancak sana ibadet ederiz(uyarız,eğiliriz,dinleriz) ve yalnız senden yardım dileriz.)

Saygılarımla,
Gazateci Yazar
Tankut Alp Altunsoy