- 396 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HEİNRİCH BÖLL
Thomas Mann’dan 43 yıl sonra 1972’de Almanya’ya 2. Nobel ödülünü taşıyan Heinrich Böll çağımızın yaşayan en ünlü yazarlarından birisiydi. Dünyanın döer bir yanına adını duyurmuş, çağının edebiyatına damgasını vurabilmiş ünlü bir yazar olmasının yanı sıra, ilk gençlik günlerinden ölümüne dek 67 yıllık yaşamı boyunca çağın insan sorunlarına, toplumsal sorunlara karşı kişisel olarak da tüm gücüyle tavır almış ve mücadele etmiş gerçek bir aydın, gerçek bir demokrattı. Daha 20 yaşlarındaydı ki yüreğinde Nazilere karşı düşüncelerinin nedeni sorulduğunda son derece basitçe açıklıyordu: ’’Elbiselerini, yürüyüşlerini sevmiyorum, çirkinler, iğrençler...’’Ve ömrü boyunca derinleştirdiği bu duygusuyla gerek ürünlerinde gerekse kişiliğiyle faşizme karşı nefreti temsil etti...
Heinrich Böll’ün öğrenmeye ve kültüre olan büyük tutkusu demokrasiye olan tutkusuyla iç içe gelişti. Politik tutum ve idealini öğrenmeye çalışan bir gazeteciyi son derece yalın bir dille şöyle yanıtlıyordu: ’’Politik idealim mi? Eğer bir politik idealimden söz edilecekse gerçek bir demokrasinin tutkunuyom...’’ 50’li yıllarda savaş sonrası ’’savaş utancını’’ açıkça belirten tek Alman yazar Heinrich Böll’dü. Bu tutumuyla adı altına insanlık nezdinde onurlu ve olumlu bir dipnot düşüyordu.
Demokrasi ve insan hakları sorunu gündemde olunca Heinrich Böll seçimde demokrasi mücadelesinin yanında yatıyordu. 1950’lerdeki Eisenhowor’e karşı gösterilerde yer alıyor ve Katolik kiliselerini protesto ediyordu.
Faşizmin, emperyalizmin baskı ve saldırılarına hedef halklara ve uluslara yardım etmeyi her zaman en sıradan bir insani görev sayıyordu. Yalın ve insancıl duygularla bu görevi yerine getiriyordu. Gün oluyor bakıyorsunuz Vietnam’da ABD’ye karşı kurulan ünlü ’’Russel Mahkemesi’’ nde emperyalist yağmayı yargılıyor, Vietnam halkını savunuyor; gün oluyor bakıyorsunuz Heinrich Böll yüzbinlerin katıldığı savaş aleyhtarı gösterilerin kürsüsünde konuşuyor, Sovyetler’de çiğnenen insan haklarından söz ediyordu.
Heinrich Böll’ün ilk gençlik yıllarından ölümüne dek çizdiği çizgi hiçbir zaman geri çekilme, sapma ve gevşeklik taşımamış bir çizgidir. Hiçbir zaman büyük politik iddiaların , ihtirasların sahibi olmadığı gibi haksızlıklara karşı da hiçbir zaman sessiz kalmamıştır. Adı bu boyutta ünlü ve bir ömür boyu kendi tutarlılığı içinde teşımış ender yazarlardan biriydi. Sanatı da bu kişiliğn bir yansıması olarak şekillendi. Romanlarıyla dünya edebiyatında önemli bir yeri olan Heinrich Böll’ün sanatında, insana olan tutkuyu, yürek çerpıntısını duyarız. Bireysel ve toplumsal duyguların harmanlandığı ürünlerinde toplumun savaş ve savaş sonrası etkilerini bir sanatçı sezgi ve hüneriyle işemiştir. Çeşitli eserleriTürkiye’de çevrilmiş olan Heinrich Böll’ün ölümü tüm dünyada çeşitli yankılar uyandırdı.
Her zaman çağına, insana, topluma ve hayata karşı sorumlu ve insani sorumluluklarına bağlı olmuş Heinrich Böll’ün ölümüyle Alman halkı kendini dünyada onurla temsil etmiş gerçek bir evladını, dünya edebiyatı yaşadığı çağa büyük katkıları olmuş bir yazarı, demokrasi mücadelesi veren her zaman desteğini yanıbaşlarında buldukları değerli bir mücadele arkadaşlarını yitirdi...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.