- 1160 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
***
#################
#######
####
#################
#######
#####################
#######
#####################
#######
#####################
#######
#####################
#######
####
#################
#######
#####################
#######
#####################
#######
#####################
#######
####
YORUMLAR
İnsan nasıl düşünürse düşünsün, düşünürken ilk başta kendinden kaynaklanan tehdit ve tehlikeler de mevcuttur. Vesvese, vehim, buhran, korku...kaynaklı sübjektif etkiler.
Sonra dışsal etkiler.
Ve hepsinden arınarak düşünmek "doğru" olana girilecek yola ilk kapıdır.
Bu yönüyle de iyi bir yazı...
Konsantre Karanlık Madde
Ha Abi, laf arasında bana bir şey söylemiştin, birilerinden bahsetmiştin de ben ödev olarak algılayıp peşine düşeceğimi söylemiştim, yeşil deftere notunu alıp. Henüz yüzeysel şeylere ulaştım, kökler çok derin ve eski... Şaşırdım buna. Derinlemesine ulaşacağım ama öncesinde ''çeyrek zamanlık puştluk'' ve -mış gibi yapmam gerekiyor. Bilgi için bunu yapmaktan hiç çekinmez, geri de durmam. Umarım ki az ileride tatmin edici şeyleri bulmuş olacağım.
Öpüyorum ellerinden.
Tüm hazır bulmuşluklara içsel bir başkaldırı. Toplumsal zorunluluga karşı bireysel yücelişle; direnç ve reddediş. Bırakın kendi düzenimi kendim kurayım isteği ve coşkusuyla çağrısal yardım ediş.
Kendini "öz"de yakma, pişme ve geri çekilme.
Soluk almanın bile değiştiği maddesel çekilme...Ne çok şey sığmış yazıya.
Aslında bu bir yazı olsun diye yazılmamış.
Anlaşılma isteği...
Huzurla, inançla...
Konsantre Karanlık Madde
Bunda payın, emeğin, o günlerce süren, tedbili kıyafet telkinlerin için ayrıca, telkinlerdeki üslubun hoşluğu ve o güzel kıyafetleri için ayrıca teşekkür ederim Abim.
Anlaşılma, yüreği olanlar ve yüreğine rağmen temiz kalabilenler anlasa yeter; ''sözde değil, özde temizlik'' diyordu ya bir reklam bir zamanlar...
Çok güzel bir paylaşım,bu yazıyı yazan kişiyi tebrik ederim.Kopuş olarak isimlendirdiğiniz aslın da manaya yaklaşmak diye algıladım.Her şey gönlünüzce olsun,iyi akşamlar
Konsantre Karanlık Madde
Evet, doğru algıladınız. Sanırım madde aleminden kopuşun her türlüsü manaya atılan adımlar. Algınıza, ruhunuza, bedeninize sağlık.
Hoşluk ve huzurla.
’’Tiranlara isyan, Tanrıya itaattir,’’.Nokta.
yazını okuyunca bir arkadaşım aklıma geldi. arayıp bulurum sanki de daha sürgünde gibiyim.. listeyi yapalıyım da bir ziyarete çıkayım hiç olmazda yarım saatlik mesafede olanlara, havalar biraz soğusun da..
hem üzüldüğüm hem duygulandığım hem de merakla takip ettiğim bölümler oldu. yazılarda gülebilecek yerler bırakmalı aslında aralarda. çok mutsuz bir toplumuz. ve gittikçe artıyor huzursuzluk..
bekar, evli, boşanmış, yeniden evlenmiş, çocuklu, çocuksuz, kaç yaşında hangi kuşak.. diye ayırıryoruz belli bir saatten sonra kadın ve erkekleri..
ilk gidişler çok koyar, ilk gelişler de çok sevindirir. biri söker alır sanki hayatı, diğeri de hayat bahşeder gibi.. her iki cins içinde geçerlidir.
edebiyat i.inde genelde hasret ve sevgi ve incinmişlik çok işlenir. her şairin şiirinde vardır bu ara ara... kimi zaman düz ve ters anlam konusunda kafam dumanlanır. o duman tüm görüşümü bulandırır. .dalgalıdır denizler herzaman ilgimi çekmiştir, o dalgalar hiç bitmez ya beni almak ister gibi, gel gibi davet eder gibi gelir derinliklerine.. lakin bünye izin vermez denizle baş edemez insanlar.
lakin koylar her zaman insanların toplandığı yerleşim yerleri olmuştur biraz biraz öyle değil mi deniz kenarlarında. sığınak arar insan. belli bir saatten veya yıldan sonra da o sığınakta aranmaz olur. aramayı bitirdiğinde zihin ve hayat sanki ölür insan da.
tabii burada zihni; nasıl almıştın bu yazıda unuttum. şuur ve düşünce mi? zihin bir bütün diyesim geldi.
insanı zinde tutan uğraştır, ne ile uğraşır insan çeşit çeşit..
vefa mı; arkadaşlık dostluk mu? iyi gün kötü günde yanında olmak mı, mahalle, köy çocukluk arkadaşları çok değerlidir. hayata anlam katar.
lakin mülteci olanların veya göçebe olanların bu şansı yoktur veya hayatta ki en büyük cesaretin kendi kendine yetmek olduğunu farkedenlerin çekip gitmesi ise toplumlarda hep cezalandırılmıştır. bu tür olaylar sevilmez. öyle ki dağ başında bir kulübe yaparsın kimsenin uğramadığı hayvanlardan başka, bela yine de gelir bulur insanı..
şehirler ise bir cehennem, cehennemde cenneti bulmak nasip midir, yoksa eylem mi gerektirir. eylemsiz olabilemez.
kopuş konusu uyanışı sağlar mı bilemiyorum. uyanmak istemiyorsa kimse uyaramaz. sanki Tanrı gibi lakin Tanrı olmak ne mümkün, ihtiyaçlar listesi uzun. öyle demezler mi dostum; ihtiyacı en az olan insan en zengin insandır diye.. sanırım..
şahsen ben fakirin ihtiyaçları çok olduğu içindir belki de huzursuzluğu ve sen dostun da devingenliği.. devingenlik ne demekse; ihtiyaç ne demekse...
sevgi ihtiyaç mıdır? evet. dostluk ihtiyaç mıdır evet,
peki aşk bunun neresinde diye sorduğumda; çok çabuk kocalttı bu dünya belkide y kuşağını..
yazıda bir de kibir bahsi vardı. bunu inceden inceye algılayabilmek karşında çok zordur. kibrin bile çeşitleri vardır belki de, dağ kibri, derya kibri, rüzgar kibri, bi de tahta kibri olabilir mi bilemiyorum..:))
yeni bir moda çıkmıştı geçenlerde, ölüyü dans ederek tabutla taşıyorlardı.. çok düşündüm üzerine.. mevlana'nın şebni arus dediği de geldiği aklıma bir de.. birleşme, eskimeyen birleşme noktası değil mi ölüm..
kim çıkar ışıktan karşımıza veya kim geçirir?? tüm bunları düşünebilmek, yazabilmek bile bir çağ belirtisidir özgürce. bu özgürlük bile çok görülmeye başladın dünya genelinde..
aslında planlı bir yazıydı, lakin ben plansız bir yorum yaptım sanki..
matematik ve sayılar bu yüzden duygulardan veya zihinden daha kolaydır.
en zoru ise 0 noktasında 1 olabilmektir belki de ne bileyim..
Tanrı sevenlerimizin ve sevdiklerimizin geçitlerini kolaylasın.. demekten başka ne söz söylenebilir ki başka.
tibetliler ile başlayan paragraf ve karşılaştırmayı üst versiyon insanlar yapabilir desem kim ne anlar bilmem.. bizim lügatimizde islam-imam vardır. kendilerini vazgeçilmez sanırlar. ..ezan okur dua okur... çok olan değerini de yitirir derler hani, lakin o da geçerliliği gitgide kaybedecektir. kültürlerin dar kalıbından, dünya kültürlerini tanıma veya yeni dünyalaşma yolunda mıyız bir gidişat olarak.. belki ..
deniz kültürlerin eski versiyonlarında sal üzerinde gönderilen cenaze ateşli oklarla yakılıyor uzaktan.. toprak kültürlerinde mezar ve gümbet veya piramitler..
kimi zaman gazetelere bile düşer bir mezar vardır, dozer ne yaparsa, kımıldatamazlar derler yerinden, yol çevresinden dolaşır gibi ..ölüye saygı meselesini senden okumak çok hoşuma gider sanırım?
bir de şu beş altı yedi yerde veya bölgede mezarı olduğu söylenen insanlar vardır.
işin garip ve üzücü tarafı ise; ihtimalen 40 yaşımızdan sonra birer birer bizi terkedenleri yolcu ederiz.. ataları... herkes için bir başka zordur bu durum. lakin biz daha yavaş yavaş o sınıra yaklaşıyoruz.. bu konu beni çok düşündürüyor.
saygı sağlık ve huzurla dostum..
kalemine sağlık..
Erlik Aldacı
Yazıyı okurken nutkum tutulmaya başladı...yaşamış tüm yaşanacak olanları. Sessizce dinlensin biraz.
Sonra bir ıslık çalmak için yazısına yeniden geleceğim.
Ah! Konsantre...duygununun ötesine geçen Konsantre. Biraz soluklanmak için seni bekliyor olacağım. Ruhum seninle....
Yinsani
yok yani bu sıcakta o sakalları nasıl taşıyor bilmeyom..gelirse önce bir sakal alıver abi..:)
şimdi gene kızarsın ya.. aman abi...tamam ben şu havluları bir yerine yerleştireyim.. çay mı, çay hazır usta..
Erlik Aldacı
Bir seyri sülukun fena fillaha dönüşümü. İnsan ve iz.
Ümidim "y" kuşağı.
Konsantre Karanlık Madde
Yorumun hepsine tek tek cevap yazamayacağım. Sadece bir yerine bir ufak çıkış yapayım, gerisine zaten karşı değilim manasına gelsin. ''Bilinç'' denince, sentezlemiş, filtrelerden geçirmiş ve kimi şeylerden de infiltre olmuş bir zeka geliyor aklıma. ''Şuur'' denince de uykuda olmama durumu ya da ''tıbben baygın'' olmama, kendinde olma durumu. Bana göre ''hastanın bilinci açık mı'' yanlış bir soru, ''hastanın şuuru açık mı'' olmalı o. ((: ''Şuursuz'' derken de halk arasına inmiş tedbili kıyafet dolanan bir tamlama-deyim aslında bunu tam karşılar, ''ayakta uyumak.'' Ha, evet, kesinlikle hepsinin bir arada değerlendirilebileceğine katılıyorum ama sevgili dostum.
Abim, övgülerin mahçup ediyor. Umarım, bilincimle, şuurumla layık olabilir bu güzel cümlelere ve ''sharp'' olma durumumdan gram bir şey kaybetmem. Seyri suluk mertebelerinde birazcık tırmanabildiysem, ne mutlu bana... Bu ''sharp''lığı yumuşatacak ne varsa, uzak bana ve tuzak olarak göreceğim aynı zamanda da...
Dostum, sakalımı kestirdim. Berber de şaşırdı. Ama sıcaktan filan değil. Yazıda da belirttiğim gibi, ''post beatnik''lik geride kaldı da ondan. Eskisi gibi, kirli sakal, biraz da bıyık. 3-4 gün sonra tam istediğim kıvamda olurlar.
Dünyevi, hızına zaten yetişemiyorum. Ama abimin de dediği gibi biraz dinlenmeye ihtiyacım var bu sıralar. O yüzden, ense yapmıyorum ama kafa dinliyorum, bir şekilde. Ama geleceğim yazı okumaya bilahare.
Bugün birazcık çağa uyasım geldi. Sevdiğim, şuuruna ve bilincine değer verdiğim bir arkadaşımın doğum günüymüş. Normalde bu işlere bakış açım ''Behzat Ç.''den farksızdır. Farksızdır da bizi tanıştıran kişi de arkadaşımın sevgilisi. İkisini de gerçekten severim. Kız da sürprizlemek istiyormuş, bana ihtiyacı oldu. Geri çevirmedim elbette. Şöyle akşama doğru çıkacağım. Temassız ödemeler yapabileceğim ''black'' kartımı da yanıma alacağım. :)))
Yani sözün özü, hava mava fark etmez. Sıcak olsun, zemheri olsun. İlkeler de delinir, yeter ki arkadaş olsun, temiz yürek olsun karşıda. Ne zaman sıkılırsan diye diyorum.
Huzur ve sıhhatle.