- 304 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Toplum 17
El mana anlayışı gerçek olana karşı gerçek olmayan bir varsanı bir varsanım üzerine kurgu olan mana anlayışıydı. Bu halüsinasyona göre, artık var sanıcı olmayan insanlar, normal görünmeyecekti.
Bütün öğreti konuları halüsinasyon olan imge mana anlayışına eşletilmişti. Ne dinliyorsanız, ne anlatıyorsanız mutlaka bu imge varsanı ile birlikte anıyor ve anlatıyordunuz.
El mana anlayışı fetihçi, ganimetçi, talancı süreç eşliğinde genleşecekti. Genleşme tarzı içinde oligarşin sentezler de oluşacaktı. Oligarşin sentezler kâh sulhla kâh baskın olanın hüküm doğrultusu içinde olacaktı.
Bu sentezler bambaşka düzey ve düzlem içinde ön ittifakı sürecin tekrarlarını veren ittifaklar gibiyse de sonuçta bu ittifaklar egemence köleci Eller ittifakıydı. Köleci sömürüye nedenlerle ittifak ediyorlardı.
Köleci genişleme; köleci sömürüyü ve kölece yönetimi verecek olanı ittifak edip, ittifakı iman ahdi biçimine çeviriyordu. Köleci ittifaklarla birlikte olup biten tartışma artık imanı tartışma ve imanı ittifaktı.
Köleci genleşmeyi ortaya koyan hâkim bilincin hafızası içinde geçmişin kolektif yapılar ittifakına ait deneyimlerden kaynaklı duyum ve yaşamsal imgeler vardı. Burası özel paylaşıma dek, özel sahipliğe dek farklı konularla bile benzer sosyo toplumsa tepkileri ortaya koyacaklardı.
Bu nedenle köleci ittifakın az çok kestirilen bilinen tahmin edilip tasarlanan yanı vardı. Ama özel mülk sahibi olanlarla, mülkten yoksun olanların güdülü davranışları içinde haliyle ne tür davranışlar geliştirileceği ve gelişmelerin nasıl aksedeceğine dair sofistike bir bilinç yoktu.
Yani fetihçi oligarşin bileşmelerin ileri doğru ne tür gelişmelere yön vereceği, ittifak yapanların kendisinin de bilemeyeceği bir serüvendi.
Ama mevcut oligarşin iman ahdi (kölelik sözleşmesi) içinde sürekli ve sahiplere ait köleci gelişmenin kendi düzey ve düzlem dinamiği içinde kesikli sürekli durumlarla hep bir empoze ile köleci sömürgeci yeni bir inşa oluşuyordu.
Artık bilimsel çalışmalar, icatlar, söylemler, akıl yürütmeler teknik ve teknolojiler sömüren mantığın güdümündeki cevazlarla diğer bir yandan az çok insan ve insanlık çalışması olacaktı.
El ’e kadar kolektif yapıların eş görevli, eş kapasiteleri içinde ittifakların yetenek kişileri vardı. El ile de kişilerin kolektif yapısı ve eş görevli yetenek kapasiteleri yine vardı.
Fakat kolektif kapasiteli eş görev ve yetenekler kolektif sahili bir eksen çevrimi içindeydi. Oysa El inşacı yapı içindeki eş görevli yetenek ve kapasiteler "mülkü olan sahiplerin eksen belirlenimleri" içindeydiler.
Böyle olunca El denen mülk sahibi kişinin, sadece yetenek ve kapasiteleri olan, kişileri vardı! Ama kapasite ve yetenek belirleyici değildi. Belirleyici olan mülk sahiplerinin kararlarıydı. Yani El ’in malı, mülkü belirleyiciydi. El ’in kolektif gücü ve kolektif yeteneği olan sahipliği belirleyiciydi.
İşte günümüze gelen süreç içinde insanlık adım adım nakış nakış ilmek ilmek bu çelişkiyi işleyecekti. İnsanlık, kolektif mülkiyetten, kolektif mülkiyetin zıttı durumuyla; frensiz bir kişisi mülkiyete yani kolektif olmayan bir mülkiyete gelinmişti.
İşte salt bu nedenle köleci özel sahipli mülk ve mülk sahibi iradesi içindeki kişiler de farkında olsalar da olmasa da zıttı durumla davranacaklardı.
İnsanlar imancı terbiye içinde bile olsa kendilerine aktarılan söz ve düşüncelerde mülhem anlamların zıttı durumları olan im durumların hayaletimsi belirmeleri içinde insanlık bek raundunu kendisine referans alarak (meşruiyet alarak), süreci inşa edecekti.
Ne özel olan karşısında kolektif bağıntıyı koparacaktı. Ne de kolektif inşa karşısında kişisi olanı görmezden gelecekti. Yapı kolektif olandan özel olana, özel olandan da kolektif olana doğru sağlama (kontrol) çevrimini yapacaktı.
Bilmesinlercilik nedenle yapı arapsaçı gibi birbirine karıştırılsa da kolektif yapıya doğru işleyişe, devlet denecekti. Kolektif akıl yerine devlet aklı denecekti. Beş bin yıl önce farklı düşünce, farklı mantık nerede geliyordu?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.