- 1204 Okunma
- 7 Yorum
- 9 Beğeni
KUM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hayat, ah hayat bana en güzelini verdin verdiklerinin ve en büyük acılarını yaşattın kaybında verdiklerinin...
Üstün Asutay benim Üstün Amcamdı. Benim manen babamdı. Daha genç bir kız çocuğuydum tanıştığımızda. BASAD’da sekreter olarak işe başladığımda telefonlara bakarım sanıyordum. Ama onlar benim içime baktı. Beni bana anlattılar. Bana beni sevdirdiler. Erdoğan Sıcak, Üstün Asutay, Cem Karaca...
Ben daha yolumu çizmemişken nasıl eş olunur, nasıl sevilir ben Üstün Amca’dan öğrendim. Birini öldüğünde bile yaşatmak nasıl olur kalbinde... Nasıl baba olunur, nasıl vatandaş olunur, lafta değil gerçekte...
Sanata ve sanatçıya değer vermek nasıl olur onlarda gördüm ben. Geçmişi unutmadan gelecek için çalışmak nasıl olur...
İnsan olmak, iyi insan olmak nasıl olur Üstün Amca’dan öğrendim ben. 95’te kanser olduğumda kemoterapiye param yetişmeyip Çapa’nın ortasında kalakaldığım gün emekli maaşını çekip bana hastaneye yetiştiren bir kahramanımdı Üstün Amcam. Evleneceğim dediğimde bana "Var mı kızım bir eksiğin?" diye sorandı. Nikah şahidimdi benim. Düğünümde yine yanımdaydı.
Güzel gülen adamdı. Bana bulmacayı sevdiren adamdı. Tanıdığım en zeki ve esprili adamdı. Adam gibi adamdı... Ben ne şanslıyım ki; hayat beni bu güzel insanlarla, bu muteşem hocalarla karşılaştırdı.
Şimdi birleştiremiyor gibiyim parmaklarımı ve bedenleri akıp gidiyor hayat resmimdem kum gibi... Ama sadece bedenleri...
Biliyorum, ölüm var ve biliyorum Üstün Amca şimdi eşiyle beraber ve huzurlu ama şimdilik izin verin, isyan edeyim kaybıma.
Buradan oraya, kum bedenlerde saklı özgür ruhlar diyarına seslenmek istiyorum çıktıkça sesim: "Sizi çok seviyorum Üstün Amca, sizi çok seviyorum Erdoğan Sıcak ve Cem Karaca..." Nur içinde yatın.
YORUMLAR
İnsanın yüreğinin bir köşesine çöküp de yıllarca yok olmayan sevgiler vardır, bazen bir sevgilinin sevgisi, bazen de yüreğinize çöken Üstün ASUTAY gibi üstatların sevgisi...
Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun...
Başınız sağolsun, Efendim...
Mehmet Burhan AKIN tarafından 8/7/2020 10:56:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
Filmler izleriz ama birçoğunda aksiyona kapılır, deşarj oluruz. Kimisinde komik olaylara kahkahalarla güleriz. Kimisinde romantik konular işlenir, sanki kendimiz filmin içindeymiş gibi duygulanır, ağlarız...
Ama konulardan ne derece ders alıyoruz tartışılır...
Bu filmlerdeki artistlerin insancıl yönlerinden ne derece ders alabiliyoruz?
Örneğin hep kötü rollerde oynayan artistlerden nefret ederiz. Oysa ki o artistin bu kötülükler konusunda bizleri uyardığını düşünmeyiz.
Erol Taş'ın kahvesi vardı Cankurtaran semtinde. Trenle geçerken gördüğümüz o kahveye bir gün iki oğlumu yanıma alarak gittik. Erol taş elinde hortumla kahvenin bahçesini suluyordu. "Erol Bey" dedim... Döndü ve "Merhaba" dedi. "Çocuklarımla bir resminizi çekebilir miyim?" diye sordum. "Tabi!" dedi ve bir iskemleye oturdu, çocuklarımı dizlerine oturttu. Elinde sigara vardı, oradaki yardımcısına seslendi, "Ulan alsana elimdeki sigarayı, çocukların resminde sigarayla mı bulunacağım?"
Böyle alçak gönüllü ve babacan bir insandı filmlerin kötü adamı.
Nur içinde yatsın...
Bu güzel yazınız beni anılarıma götürdü...
Teşekkürler Serpil Hanım...
superbaba tarafından 8/7/2020 9:14:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
SERPİL ŞEN
Ahde vefalısınız
Sizin için değerli olan birinin bu dünyadan göçü bu. Mekanı cennet olsun ruhu şad diye yazsam o güzel insan yaşarken insan yaşattığı için bu satırlar yazılmış ardından. Hayatta bize yapılan bir iyilik bir de kötülük unutulmaz.
Ha iyilerin yeri yok onlar erken gidiyor her nedense
Saygı ve selam ile.
SERPİL ŞEN
Sözleriniz için teşekkür ederim.