- 644 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
..... BENİM HİKAYEM BU.
Takvim yaprakları biten bir yılın son günlerini göstermektedir.
İstanbul dan Malatya’nın Arapkir ilçesine baba evine doğum yapmak için gelen Fadime gelin karlı fakat Güneşli bir gün de bir erkek çocuk getirir dünya ya. Tarih 02/Kasım/1952.
Aslın da nüfus cüzdanıma göre 14/Aralık diye bildiğim doğum günümün 02/kasım olduğunu Doğum esnasın Anneme yardım ederek Ebeliğimi yapan dayımın eşi Aysel yengemden yıllar sonra öğrenecektim. Babamın çocuğun kırkı çıkınca dönersiniz İstanbul’a dediği ve Ailece Haydarpaşa da Trenden indikleri günmüş 14/Aralık..
Evet anlayacağınız gibi kırkım çıktıktan sonra Dayılarım ve eşleri ile Annem ve kucağın da ben İstanbul’a dönmüşüz.Askerliğini sıhhiyeci olarak yapan babam Harbiye de Pangaltı semtin de bir eczane de kalfa olarak çalışıyor evlere iğneye gidiyordu. aynı zaman da da Feriköy de bir apartman da şimdi ki adıyla Apartman görevlisi ( Kapıcılık ) yapıyorlardı.
Hiç unutmadım Culya Apartmanının adını.
.
Kendimi bilmeye başladığım da evde zaman zaman meydana gelen tartışmaların bağrışmalara döndüğünü babamın sürekli Anneme kızarak,bağırarak azarladığını hatırlıyorum.Hatta bir kaç defa şiddet uyguladığını da annemin beni kucağına alıp apartman kapısına çıkarak ağladığını da hatırlıyorum.
Akrabalar gelip gidiyorlar ve bu durumlara üzüldükleri için annemi teselli ediyorlardı.Bir çocuğunuz daha olsa belki de düzelirsiniz falan gibi telkinlerle annemi avutuyorlardı.
Derken son bir Ümit diyerek kardeşime hamile kalıp dünya ya getirdi annem. Fakat apartman yetkilisi kavga ve gürültülerine daha fazla dayanamayarak görevlerine son verince mecburen yine feriköy de daha merkeze yakın bir yerde tek gözlü küçük bir mutfağı olan bir gecekonduya taşınmak zorun da kalmıştık
Babam bir akşam kucağın da Sıera marka bir radyo ile geldi eve.İlk defa görüyordum şarkılar türküler dinliyorduk babam elinizi sürmeyin diyordu düğmesini çevirince ısınıyor ve yeşil bir ışık yanınca sesi geliyordu.Günler geçiyor tartışmalar devam ediyordu.Bir keresinde annemi taksi durağının karşısındaki çeşmenin başın da su doldururken rüzgardan eteğinin arkadan hafif de olsa açılmış olduğunu tesadüfen gören babam Annemi çeşme başın da çok fena döverek eve getirdi. Kıskanıyordu annemi annem çok güzel bir kadındı babam da dayanamıyordu ona başkalarının bakmasına demek ki.
Yan komşumuz gözleri görmeyen yaşlı bir dede ve eşi vardı o teyze arada gelip annemi teselli ediyor çocuklarının hatırı için falan diyor evlilikte bunlar oluyor maalesef diyerek gönlünü almaya çalışıyordu annemin. Bu olaydan bir zaman sonra Annem beni oturduğumuz eve biraz mesafeli olan pastaneye pasta almaya gönderdi.Tabii ben beş yaşıma göre ne kadar zamanda gittim ne zaman geldim bilmiyorum ama eve geldiğim de Annem yoktu.Kundakta sarılı dokuz aylık kardeşim avazı çıktığı kadar ağlıyordu çaresizdim. kundağını açtım önce sonra da susturmak için pışş pışş derken yanın da uyuya kalmışım bende. Kapıyı tekmeyle açan babam nereye gitti o annen diye haykırınca bilmiyorum beni pastaneye yolladı geldiğim de yoktu dedim.Kardeşimi gözleri görmeyen dedenin hanımına emanet ederek beni de yanına alan babamla 73 no lu Feriköy -Yenikapı otobüsüne binerek Anneannemlerin Nişancadaki evine ulaştık.Hatırlıyorum daha önce de bu eve gelip annemi alarak eve dönmüştük buradan ama bu sefer farklıydı Buraya gelmedi diye öfkeyle babama çıkıştı dedem. Babam da bir daha gelmem o da gelirse geriye dönmesin eve almam onu diye bağırarak çıktık evden.
Babam.
--’’Bir kadın kocasından izinsiz annesinin koynun da bile yatsa onu bir daha o eve alma’’ oğlum demişti bunu hiç unutmadım. Biraz korku çokca hüzün sarmıştı yüreğimi.Bu artık annemi göremeyeceğim manasına mı geliyordu yoksa.
Yalnız ve kimsesiz kalacağımın ilk işareti buydu sanki.
.
..Kader denilen çember sarmaya başlamıştı her yanımı.
Baş rollerin de Annem ve Babam vardı.
-
A.Nevzat Uçar. ....1957 Aralık.
-
-
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.