- 376 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ROMANTİK MİLLİYETÇİLER
Romantizmin çağrışımını biliyorum, ancak kastım bu değil. Hayatının bildiği her anını milleti için güzel şeyler düşünerek geçiren biri olarak bu ifadeyi aslında kendim için kullanmalıyım her halde.
Evet, ben de birçok milliyetçi gibi romantik duygularla yaşıyorum. En çok hayal ettiğim milletimin Osmanlı dönemindeki gücüne kavuşması… bu bir hayal mi? Evet güzel bir hayal. Gerçekleşmesi neredeyse imkansız da olsa bu hayalle yaşamak hoşuma gidiyor. Aslında bunun bir ötesinde TURAN hayalim var. Bilirsiniz tüm Türklerin bir devlet halinde olması, merkezinin de Ankara olması. Bu da hayal biliyorum.
Aslına bakarsanız öyle hissediyorum ki şu anda Türkiye’de yaşayan birçok insan bu hayale hoş nazarla bakar. Bakar bakmasına da, birçok duygu ve ideoloji bastırmıştır bu hayalini.
Hayallerde sorun yok aslında, sorun bu hayaller için çalışıp gerçekleşmesine çalışmak da değil. Biliyoruz ki yeterince çalışılarak birçok hayal gerçekleşmiştir.
Peki sorun nerede?
Başta kurduğu hayali hayal diye tanımlayamamak, gerçek zannetmek,
Hayali hakkında yeteri bilgiye sahip olmamak,
Hayalinin ne kadar çalışmayı gerektirdiğini bilmeden kuru kuru hayal kurmak,
Hayalini gerçekleştirmek adına söylenen her lafa inanmak, doğru söyleyenleri karalamak,
Bu şekilde hayallerine devam eden insanlar bir müddet sonra maceracı haline geliyor, eylemleri ise o, çok sevdiğini söylediği milletini zora sokuyor. Ayakları yere basmayan her harekette olduğu gibi.
Bakın, hangimiz istemeyiz en güçlü devlet olmayı, hangimiz istemeyiz o sömürgeci devletler karşısında dik durmayı, onlara sözümüzü geçirmeyi, onların boğazına durmayı?
Hangimiz istemeyiz o devletler muhtaç olmadan ayakta durmayı, kendi uçağımızı kendimizsin yapmasını, Türkler geliyor denildiğinde emperyalistlerin kaçacak yer aramalarını?
Atatürk’ün atılımları ölümüyle durduktan sonra bu saydığım hayalleri gerçekleştirmek için ne yaptık? Hiç kendimize sorduk mu? Ekonomimiz, tarımımız, sanayimiz ne durumda ?
Beyler bu işler hayalle olmuyor. Bugün Almanya’nın ihracatı tüm Müslüman devletlerin toplamından daha çok, hem de bu ihracatın içinde petrol olduğu halde.
Gaza geliyoruz gaza.
Bizim bu huyumuzu iyi bildiklerinden bizimle bir problemleri olduğunda hemen kullanıyorlar ve bizi gaza getiriyorlar. Kimi mi? Romantik Türk milliyetçilerini…
Yıllar öncesinden hatırlıyorum. Gençlik yıllarımda Ülkü Ocakları için “dünyanın ikinci büyüklükte teşkilatı” (birincisi CIA imiş) demişlerdi de öyle bir gaza gelmiştik ki. Sonra ne mi oldu? 12 Eylülde devletin tüm güçleri bize yöneldi. Bu teşkilat nasıl bu kadar güçlü diye. İşin komik tarafı ne biliyor musunuz? O dönemde Ocak’ın kirasın ödeyemediğimizden harçlıklarımızı bir araya getiriyorduk ve yetmiyordu. Bu halimizle bile gaza geliyorduk.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.