- 540 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KORKUYORUM
Hava güzel. Hafiften bir rüzgar esiyor. Esiyor değil sanki bir sevgili eli gibi,yanaklarımızı okşuyor. Amaçsızca yürüyorum. Bir yanımda deniz dalgalarının sesi,bir yanımda araba eksozlarının sesi. Arada bir fren sesleri. Omuzuma bir el dokundu. Ani bir hareketle geri döndüm.
Aaa Mehmet bu bizim mehmet. Uzun zamandır görüşmemiştik tesadüfe bak. Sarıldık. Tekrar sarıldık. Ayak üstü hal hatırdan sonra;
-Gel şurada bir kafe var orada otururuz dedim.
Denize yakın masalardan birine oturduk. Çaylar geldi. Çaylarımızı yudumlarken Mehmedi süzüyordum,benim tanıdığım konuşkan,şen şakrak Mehmet gitmiş,yerine konuşmayan,düşünceli bir Mehmet gelmişti.
-Ee Memet, ne var ne yok. Anlat ,nerelerdeydin.Şimdi ne yapıyorsun? Buraya ne zaman geldin?
Bir zaman konuşmadı. Sandım ki hiç konuşmayacak. Çay dan bir yudum çekti. Bardağı iki parmağı arasında çevirdi,masaya bıraktı. Gözleri me baktı.
-İki gün oldu. Aha şu sokağa taşındık. Ev taşımak zormuş. Yoruldum. Bu gün biraz hava alayım dedim. Sana rastladım.
-Ne güzel komşu sayılırız. Seni düşünceli görüyorum. Hayırdır.
Biraz durdu. Konuşup konuşmamakta tereddüt eder gibiydi.
-Korkuyorum! Durdu. Şaşırmıştım. Benim Memet korkacak! Olacak iş değildi. Heybetini,yolda yürüyüşünü gören kişi yolunu değiştirirdi. Mehmedi korkutan neydi!?
-Korkuyorum dedi. Ah almaktan,yanlış bir şey yapmaktan korkuyorum.
-!?
-Asketliğimi kısa dönem jandarma olarak yaptım. Görevim araç şoförü idi. Bir hafta önce terhis oldum. Terhisten bir hafta önce bir göreve çıktım. Öyle bir şeye şahit oldum ki korkuyorum dedi.
Merak ettim.
-Anlat hele seni böyle dehşete düşüren şey. Bakarmısınız,çayları tazelermisiniz.
-Bir gün karakola bir köylü geldi. Komutanla görüştü. Tatladan saman balyalarının ve iki varil mazotunun gece çalındığını söyledi. Hırsızın yakalanmasını istedi. Komutan dedi ki samam samana mazot mazota benzer onu bulamayız. Adam dedi ki benim balya makinam farklı iki metrelik balya yapar, ben bulurum siz yakalayın. Olur dedi sen balyalarını tespit et biz gelir yakalarız.Adam gitti. Bir gün sonra nefes nefese geldi. Balyalarını ve iki varil mazotun da orada olduğunu söyledi. Dediği yere gittik. Gerçekten balyalar farklıydı. İki varil de mazot dolu duruyordu. Resimlerini çektik. Tutanak tuttuk. Adamı yakalamak için evine gittik.
Küçük bir kız koşarak arabanın yanına geldi.
Gözleri çakmak çakmak.
-Hemen gidin buradan dedi.
-Neden miş o bakalım dedim gülerek.
-Siz babamı götürmeye geldiniz. Götüremezsiniz sizi öldürürüm dedi,yerden bir taş alarak.
-Bak dedim bizim de silahımız var.
-Babamında var sizi vurur dedi. Biz böyle konuşurken komutan ve diğer arkaşlar içeri girmişlerdi bile. İçerden elleri kelepçeli sırıtan bir adamla geldiler. Bir kadın çığlıklar atıyor,ufak kız taş yağmuruna tutmuştu bizi. Komutan gaza bas diyince oradan uzaklaştık. Savcılığa götürdük. Savcıya demiş ki balyalar dağınıktı ben atık sandım. Hayvan besliyorum,onun için alıp götürdüm. Mazot benim mazot ben hırsız değilim demiş. Biz evrakları hazırlarken o yanımızdan sırıtarak çekip gitti.Çok zoruma gitmişti. Savcı komutana demiş ki haklısınız yüz de yüz hırsız lakin mazot çaldığını ispat edemeyiz demiş.
Aradan iki gün geçti. Bir trafik kazası ihbarı geldi. Olay yerine gittik. Komyonet tanıdık gelmişti. Yanımda ki asker. Komutanım geçen bir köye gitmiştik saman hırsızının kamyoneti,ben orada görmüştüm dedi. Arabaya yaklaştık. Freni patlamış, bir direğe vurmuş. Küçük kız ve annesi orada ölmüştü. Hırsızın bir ayağı kopmuş,biri sallanıyordu. Anbulans geldi. Hastaneye götürdüler.
Ne o görüntüler ne de saman sahibinin
-Komutan, sağ olun sizi yorduk. Ben onu Allah a havele ettim. Onun hükmü adildir. Sözü beynimi tırmalıyor. Acaba diyorum bir yanlış yaparım da kişi Allah a havele eder mi?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.