- 582 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
KUYUDA AÇAN NUR ÇİÇEĞİ
"Hiç kimse beni sevmiyor." diye hayıflandı mutsuz kadın. Dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi hissediyordu kendisini.
Kuyunun zifiri karanlığına koyu bir kaos hakimdi. Nemli ve hafif yosun kokusu, midesine kusması için sinyaller verirken, nefes alıp vermekte zorlanıyordu.
Kendini kapana kısılmış, küçük ve kanadı kırık bir kuşa benzetiyor. Kendisine acıyor. Acizliğine, korkaklığına ve çaresizliğine ağlıyor. Ve bir çok şeye...
Kurtulmak içinse hiç bir gayret göstermiyordu. Sanki uyuşmuş gibiydi kuyunun dibindeki kadın.
Ne gündüz güneş, ne de gece ay doğmuyordu olduğu yere. Hafif nemli bir toprağın üzerinde bağdaş kurmuş öylece oturuyordu. Bir ölüm sessizliği çökmüştü. Gözleri boş boş bakıyordu...
Yukarıda olanları izliyordu. Dinliyordu...
Kuyunun aksine; çok ses vardı yukarıda.
Ayak sesleri. Rap rap rap...
Acelesi varmış gibi koşan ayak sesleri... Aheste aheste gezinen...Ayağını sürüye sürüye yürüyen... Pıt pıt pıt bebek adımları...
Silah sesleri...
Kaçan insanların ayak seslerine eşlik eden çığlıklar. Çocuk ağlamalarını avutan anne ninnileri...
Kahkaha sesleri...
Kadınların ve erkeklerin sahte kahkaha sesleri.
Çocukların şen şakrak kıkırdamalarını, cıvıl cıvıl gülücük seslerini duyuyordu. Sonra yine silah sesleri...
Yine çocuk ağlamaları...
Kadın; kimi seste kulaklarını kapatıyor. Kimi seste; İleri geri sallanarak, bağıra bağıra şarkı söylüyordu.
Silah seslerine katlanamıyordu en çok. Bir de çocuk ağlamalarına.
Tok sesli bir adam nutuk atıyordu şimdi. Belli aralıklarla duyduğu bu sese artık tahammül edemiyordu.
"İnanmayın! Savaş hiç bitmeyecek. Ölmeye devam edeceksiniz. Tanrı yok! Tanrı yok!
Kahkahalar atıyordu. Sesi kuyunun dibine ulaşıyor ve kadın kulaklarını sımsıkı kapatıyor.
"Lala la lala la. lala lala..!
Ses kesiliyor. Derin ve uzun bir sessizlik...
Bir kadın sesi bölüyor huzur dolu sekinetin verdiği mutluluğu.
"Artık şiddet yok. Tüm kadınlar mutlu olacak. Bugün kadınlar günü. El üstünde tutacaklar bizi. Çiçekler alacak herkes. Artık kadınlar ağlamayacak.
"Tanrı yok..!
"Tanrı yok..!
"İnanmayın bu kadına şiddet devam edecek. Kadınlar, çocuklar ve hayvanlar öldürelecek. İnsanlar savaşacaklar. Birbirlerini öldürecekler...
Tanrı yok..! Kendinizi kandırmayın, uyanın artık. İnanmayın... Tanrı yok..!
Kadın tekrar kapatıyor kulaklarını. Karanlık koyulaşıyor. İki dizinin arasına saklıyor başını; elleri kulaklarında...
Çığlıklar atıyor kadın;
"Yeteeeerrr!
"Susss..! Sus artıııkk..!
"Susturun şu adamı..!
Bağırıyor; aaaaaaaaaa...!!!
Uzaktan bir ses duyuluyor çok uzaktan. Bir çocuk bu. Tatlı sesi insana huzur veriyor. Kadın umutla bakıyor. Doğan güneşin ışığı kuyuyu dolduruyor. Kadının içi ısınıyor.
"Allah büyüktür! Allah büyüktür!
Kadın ayağa kalkıp bakıyor yukarı. Güneş sanki gülümsüyor. Sıcacık oluyor yüreği...
Tüm gürültüler kesilmiş sadece çocuğun sesi yankılanıyor; kuyunun içinde.
Mutsuz ve yalnız kadının yeni başlıyordur esaretten kurtuluşu. Ve masmavi bir gökyüzü onu bekliyordur. Umut doludur artık kalbi ve sanki kanatlanıp uçacak gibi hissetmeye başlamıştır.
Kadın gerçek manada gülümser ilk defa. Gözlerinin içinde yakomozlar parlar adeta. Yukarıdan çiçekler dökülmeye başlar. Yıldızlar sanki göz kırpıyor gibi yukarıdan izliyorlardır, kalbi pır pır çarpan kadını...
Çocuğun sesi şarkı gibi, güzel bir name şeklinde iner yüreğinin derinliklerine...
Ezan okuyor gibidir çocuğun sesi. İlk defa duyuyormuş gibi büyük bir dikkatle dinler...
Ağlamaya başlar kadın. Kuyunun içinde değildir artık. Her yer aydınlıktır. Yemyeşil çimenlerle kaplı, rengarenk kır çiçeklerleriyle bezeli; bir bahçede bulur kendisini.
Çocuklar sevinç içinde koşuşuyorlar, şen kahkahalar atıyorlar. Yanakları al al olmuş, mutlu kadınlar oturmuşlar, kız çocukların saçlarına papatyadan ördükleri taçları takıyorlar... Erkekler çocuklarla uçurtma uçuruyorlar neşe içinde çocukların saçlarını okşuyorlar...
"Tanrı yok..!
Kadın dönüp bakıyor. Çirkin yüzlü bir yaratık bahçenin çitleri üzerinden bakarken bir taraftan da devam ediyor bağırmaya.
"İnsanları kandırıyorlar. Cennet yok. Cehennem yok. Tanrı yok..!
Bahçedeki hiç kimse duymuyor çirkin yaratığı. Kadın iğrenerek bakarken, bir çocuk gelip elini tutuyor kadının. Kadının eline bir kitap veriyor.
"Oku! Diyor...
"Oku..!
Ve kadının kulağına eğilip; Allah var! Diye fısıldıyor.
Kadın tekrar bakıyor tedirgin ve korkarak...
Yaratığın gitmiş olduğunu görüp gülümsüyor...
Mutluluktan gözlerinden yaşlar akıyor ve elindeki kitaba sımsıkı sarılıyor. Sevinç içinde mırıldanıyor; "Çok şükür...
"Allah var..!