- 802 Okunma
- 6 Yorum
- 4 Beğeni
BEYAZ YÜZ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sana yazmak için seninle selamlaşmak takıntısından kurtulmaya çalışıyorum hala.
Sadece beyaz yüzüne bön bön baksam olur mu, senin de bana yaptığın gibi…
Bulmuş da bunuyormuşum gibi gelebilir ama şu sıralar fazla rahatlığın bunalımını yaşıyorum. Sorumluluklarımın bana çelme takmadığı, dünyevi dertlerimin ben parmak oynatmadan kendi kendi çözüm bulduğu fazlaca oksijenli bir dönem bu. Sanki bindiğim hız treni şimdi yavaş oynatım video hızında gidiyor. Bedensel şikayetim yok sayılır, zaten bildiğin şeyleri yazmıyorum. Ancak, daha önce devinimsel sandığım ama farkını hissettikçe gözümün korktuğu bu depresiflik şekliyle uğraşıyorum bir süredir. Bilinen bin yıllık tarihte eşi görülmemiş bir acayiplik yaşıyoruz gezegence. Bu "burası neresi, ben kimim..." hallerinin sadece bende olmadığının farkındayım. Ancak kuzu, dünyanın fikir akışının yörüngesi bozuldu hepten. Ben de birçok fikri ikilem yaşıyorum. Hemen hemen konuda gerçek anlamda ne düşündüğümü biliyorum sanırım fakat ne yapmam gerektiğini çözemiyorum. Demek ki düşünüşler özürlü doğuyor hala. Kendimi alabildiğine cahil, akıl yürütmede başarısız ve kesin yargılar edinmede sürüyle hata yapmış hissediyorum. Ve zaman işliyor… Yetecek mi bilmiyorum bana. Resmen bu bin bilinmezli uzun algoritmik denkem içinde bir kayboldum. Kendimi bulamıyorum.
İçimde giderek büyüyen, sorgulamalar, kısa hikayeler, bir sürü tespit ve onların edebi sayılacak sunum cümleleri geziyor. Söyleniyorum, kulağıma konuşuyorum...
Bir kaç zamandır güncel haberleri sadece telefonla konuştuğum insanlardan alıyorum. Haber izlemiyorum, gazete okumuyorum... Bu bir kaçış mı, hayır, kaçtığımı sanmıyorum. Bir süreliğine kendimi korumaya çalışıyorum dünyalıların evren dışılıklarından diyelim. Çünkü çok soru var içimde, acilen cevaplamam gereken. Cevaplayabilmem için okumam, görmem ve hissetmem gerek. Dünya sanki iki birbirine belinden bağlı ama zıt yöne koşan ikiz kız kardeş tarafından turlanıyor. Çoktan yerle bir olmuş, bıkmaksızın diğerlerini kötülerken üzerlerinde durdukları platformların ayaklarını dinamitleyen dini söylemlere, yeni nesil hurafelere, bencilliğin vücut bulmuş halleri gibi gezen sözde söz- görev adamlarına bel bağlayan aptallıkta ısrarcılara, tükettiklerinin vicdan muhasebesini tutmaksızın yaşayanlara takılmış gidiyorlar; en öndekinin eli kız kardeşlerden birinde. Diğer kardeş gözlerini göğe dikmiş daha çok daha çok bilmeye ve üretmeye ivmeli. Bu bilmeler her gün arkasına takılanlarla çoğalıyor. Çoğaldıkça hızlanıyor bu ikizin biri. Ben... Ben ikizlerin anasından daha an önce doğmuşum, kundağımın içinde ablalarımı izliyor gibiyim. Doğduğum bu dünya genelinde, giderek artan sınıfsal ve cinsel saldırıları da gösteriyorlar ablalarım gözüme tornavida sokar gibi acıta acıta, yeni buluş ve keşifleri de, gelecek diğerlerine parke taşı döşeyen hem bu dünya da hem başka dünyalarda...
His kaybı yaşıyorum. Daha dün yine bir insan başka birini keyfi katletti ve başka biri çıktı bir Dünyadan 520 ışık yılı uzakta bir gezegenin doğumunu kaydediyoruz dedi. Ne hissetmeliyim? Ben zaten ölecek miyim bu soru da çözülmeden? Bana vadedilen yere giderken çok da düşünmemeli miyim geride ne bıraktığımı? Kafamın içi çıpıtçı çarşısı gibi.
Bu arada saçlarımın ucu kırılmış mı diye bakıyorum arada, son ettiğim cümle karşımdakini etkilemiş mi, en yakın dolunay ne zaman... Yaşıyorum işte, bildiğin gibi. Hala yediğimin kalori hesabını tutmayı beceremiyorum. Hala aklımdan çift haneli bir sayıyla başka bir çift haneliyi çarparken onluklarda hata yapıyorum. Aslında ne uzuyorum, ne kısalıyorum. Sadece zamanlı değişimleri geçiren, sevgili, çok evrimli bedenim içinde duruyorum. Arada bir hava değişimine çıkıyorum avlusuna benimin. Çıktıkça sana yazıyorum. İyi ki yazıyı icat etmişler.
Orada kal... Düşündüm de, su an yüzüne renk gelmiş olmalı. Bu sefer biraz sevmediğin renkler ama idare edersin değil mi? Silinince haber ver… Ben hep buradayım…
25.07.2020
YORUMLAR
Serpil Hanım,
Herkes zaman zaman yaşadıkları, gördükleri ve duydukları karşısında hayretlere düşerek bir kaçış yolunu bulup bir süreliğine de olsa bulunduğu ortamlardan kaçmak zorunluluğunu hissediyor...
Günümüzün gençleri bedensel beğenmezlikler içine girmişler; en büyük korkum, gençlerin toplu intiharlardır, an itibariyle görüyoruz, önce hayvana tecavüz sonra öldürüp parçalama.. Önce Pınar kıza tecavüz, sonra öldürüp üzerine beton dökme... Beytülmal denilen devletin bütün hazinelerine el koyma... direk sonuca giden bilgisiz bir eğitim sistemi bunlar toplu sonuçların birer sebebi... Tabi ki "google amca" , yazmadıklarım zaten her gün siz bir yerlerden okuyorsunuz, biz de ibretle okuyoruz.
Toplum olarak sorumluluklarımızın bilincinde değiliz artık.
Gözlere perde çekilmiş ülkede olup bitenleri görmüyoruz, kalplere mühür vurulmuş merhamet ya da acıma duygusundan mahrum kalmışız, kapı komşumuz açlık sınırında kıvranırken, akşama kadar bağır kulaklar duyan olmuyor "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" misali...
Değerli kardeşim;
Duyarsız bir dünya, ve bir ülke haline gelmişiz, hem de çok kısa bir sure içinde. Haklı olarak " dünyayı bırakın da ülkemiz niye bu hale geldi " diye soracaksınız... Sebep tek, maneviyat zayıflığı, yanlış din uygulamaları, yanlış tarım politikası ve en büyük yanlış bizim içinde bulunduğumuz Eğitim Sistemi... Yanlış ekonomi, işsizlik ve kredi borçlarını... gerisini siz yazın.. Gençler okuyup da ne yapacak, kendini beğenme derdine düşmüş çocuk, ideoloji yok, inanç basitleşmiş, ideal yok, niye kendini rahatsız etsin...
Belki; taşra illerimizden bazıları biraz daha rahat olabilirler, hani büyük şehirlere göre şöyle yaklaşık 50 yıl geriden geldiği için yazdıklarınız oralara tam olarak yansımamıştır. Bir nebze de olsa halen şanlı görüyorum, küçük şehirleri...
Kaleminize sağlık üstadım...
SERPİL ŞEN
Öyle güzeldi ki, nicedir aynı şeyleri düşünüyorum da kalemim çok cılız kaldı dillendirmeye, hazıra konmuş gibi oldum, teşekkürler...
Güne çok yakışmış, içtenlikle kutluyorum
SERPİL ŞEN
öncelikle çok tebrik ediyorum
güne cok güzel bir yazı düşmüş
çok beğendim
"Bir süreliğine kendimi korumaya çalışıyorum dünyalıların evren dışılıklarından diyelim. "
yalnız değilmişim dedirten bu yazıda bir çok okur kendini bulacak
hem ruhsal dünyamızdaki duyguyu çok güzel aktarmışsınız hem de çok ustaca bir anlatım olmuş
sevgilerimle...
SERPİL ŞEN
Haklısınız, yalnız değiliz galiba.
İnsanı dünya yüzünden uzay boşluğuna götürmeyi başarabilmişsiniz tebrik ediyorum, kaleminize sağlık
SERPİL ŞEN
ruhsal ve bedensel sen gibi çok kişi aynı duygularla savaşımda sanırım, ben de.
sadece kitap okuyor, kendimden başlayarak bir şeyleri anlamaya çalışıyorum, lakin...
benim de bir beyaz yüze ihtiyacım var sanırım herkes gibi.
eyvallah.