- 397 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Toplum 3
Küçüklüğün dünyasından büyüklerin dünyasına doğru geçişte türlü faz hatları vardır. Bu tür faz durum içinde olanlardan birisi iyon hareketidir. İyon hareketi bir yanıyla proton hareketiydi. Diğer yandan da bir kuark olan elektron hareketiydi.
Proton üç kuarktan meydana gelmişti. Ama proton hareketi artık kuark hareketi değildi. Kuark olan elektron hareketi de proton bağıntılı bir kimyasal durum özellikti. İyon hareketi bağ yapan harekettir. İyonik bağı kimyasal bağlardan birisidir.
İyonik özellik, proton elektron sayısındaki eşleşen nötr denkliği aşan bir durumdu. Elektron düzenli kararsızlıktan doğan, elektron eylemi proton-elektron bağ etkisini de değiştiren bir eylemliliktir.
İyonik bağ denk ve bire bir eşleşmiş; nötr denen yapılarda ortaya çıkar. Elektronlar bir başka yasaya göre kararsız dengesiz olurlar. Elektron düzlemli dengesizlik bir başka yapıya elektron verir ya da bir başka yapıda elektron alır. Verilen ya da alınan elektron nedenle bu kes de proton ve elektronun bire bir eşleşmesi, bozulur.
Atomlarda bire bir yük eşleşenle proton elektron nötrlüğü vardı. Elektron kararsızlığı nedenle azalan ya da artan elektron sayısıyla nötr olan dengeler bozulur. Bir denge içinde proton sabit kalır. Proton değişemez. Bir elektron proton nötrlüğü içinde elektron sayısı azalıyorsa proton sayısı artmış gibi olur.
Artan ya da azalan elektron sayısındaki yükler dengesi bağlamındaki etkiye bozulan atom yapılar, iyon hareketi denen özellik kazanırlar. Şu halde kararsız yapılar elektron düzenli yapılardır. Atom içi yük dengesini bozar.
Ancak nötrlüğü bozulan atom için iyon hareketi hem elektron, hem proton eylemidir. Kısacası proton tekrar nötr duruma geçmek için alan etkili bir iyon hareketine dönüşür. İyon hareketi elektrondan kaynaklı kararsız yapılarda ortaya çıkar.
İyonik bağ atomlar arası elektron elektrik yükleri çekimi ile ortaklaşış yapan hisseli alış verişi otaya koyar. Moleküler ise türlü türlü açı sal momentuma bağlı girişmelerin alan etkisiyle ortaya konan elektron ortaklaşmasını hisseli yapmanın çekim sel var oluşudur.
İyi de toplumsal molekül dediğiniz bağ dokunun ÇEKİM KUVVETİ ne elektriksel, ne renk yükleri, ne momentuma bağlı açı sal değişkenlik kuvveti olmamaları nedeniyle neydiler?
Toplumsal molekülün çekim kuvveti ortaklaşmasını hisseli yapan neden; sağlatma hareketi ve üreten ilişkiler hareketi olan kuvvetti. Buradaki dengeler de nötr oluş bozuldu mu mülk sahipliği ve sınıfsal oluş kölelik ortaya çıkar.
Mal sahipliği derece derece zenginliği yoksulluğu oluşan damar katmanlardır. Kölelik insan bile sayılmayan mal olarak alınıp satılan sınıftan bile sayılmayan toplumsal kullanımdı.
Toplumsal molekül; önce kritik değerlere bağlı farklı derişimle kolektif sağlatmanın ortaklaşışını hisseli üstel bir kolektif emekler devimi yapmakla; kolektif bir alandı, kolektif bir çekim kuvvetiydi.
Toplum ise sağlatan ortaklaşmalı hisseli yaşamı; üreten ilişkiler içinde çevrim yapmaya başlamıştı. Her bir iş mesleği ya da her bir totem mesleği üretmesi sonrasında gelişen, organize olan meslek türevi ortaklaşmalı üreten ilişkiler, toplumsal molekülün kendisidirler. Üreten ilişkiler toplumsal molekülü birbirine bağlayan çekimin bağ enerjisidirler.
Kritik değerler toplumsal eksenli çekim merkezli yoğunlaşmayı oluşuyordu. Bu oluşma çekim merkezinde kolektif ortaklaşma, sağlatma, iş bölüşümü ve üretim ilişkisi ortaya kor.
Bunların bire bir olan kritik değerler eşleşmesi merkezi sürecin çevrim ve nötr etkisini ortaya korlar. Bire bir eşleşme eşitlik olmayıp herkesin ihtiyacı yetenek çalışması olan hayat sal süreçlerinin mutlak kapasitesi kadar karşılanmasıydı. Bunların birindeki bir kararsızlık toplumu çalkantıya götürüyordu.
Elinizde iki tane yarım litre kap ile bir tane bir litrelik kap olsun. Yarım litrelik kabın birine yarım litre su dolduralım. Diğer yarım litre kabın içine de yarım litre ispirto dolduralım. Yarım litre suyu bir litrelik kaba boşaltalım. Üzerine de yarım litre ispirtoyu boşaltalım.
Deneyi kritik edelim. Bir litrelik bir kaba iki tane yarım litre hacimli sıvı boşalttık. İki yarım litre bir litre olacağına göre bir litrelik kabımız ağzına kadar taşacak şekilde dolmuş olmalıydı.
Sonuç: Bir litrelik kaba baktığımızda kap dolmamıştır. Bir litrelik kabımızın ancak yarım litreden fazlası olan epey bir kısmı dolmuştur.
Hatta bir litrelik kabı tekrar yarım litrelik kaplara boşaltırsak iki yarım litre sıvı almamız gerekirken biz iki yarım litre sıvı alamayız. Yarım litrenin biri yarım litre olarak dolarken diğeri yaklaşık fikir olsun diye dörtte iki oranında dolacaktır.
Çözümleme: Diğer çeyrek litrelik hacmi verecek olan sıvıya ne olmuştu? Çok az buharlaşmıştı ama bu bizim ölçü algımız içine girmez. O halde çeyrek litre sıvıya ne olmuştu? İspirtonun boşluklu tanecikli yapısı suyun boşluklu ve tanecikli yapısından daha küçüktü.
İspirto suyun boşluklu tanecikli yapısı içini doldurmuştu. Yani su içindeki boşluklu tanecikli hacim alan biraz sıkıştırılarak ispirto tarafından doldurulmuştu. Kayıp olan ispirto hacim, suyun boşluklu tanecikli hacim alan yapısı içindeydi. Yani ispirto hokus pokus yapmakla, ispirtonun çeyrek litresi yok olmuştu.
Aynı şeyi pekiştirmek için biraz daha görsel olan şu örnekle tamamlamak isterim. Cam bir kavanoza başka çakılları almayacak şekilde çakıl doldurun. Cam kavanoz da çakıllar arasındaki boşluklu hacmi ya da oylumu görürsünüz. Yani kavanoz dolmuş gibiyse de su dolu bardak gibi daha boştur.
Çakıl dolu kavanoza birkaç bardak kum ekleyebilirsiniz. Yani çakıla göre dolu olan kavanoz kum için dolu değildir. Hala doldurulacak bir kısım yer vardır. Kavanoz şimdi tıka basa dolmuş gibidir. Hâlbuki bu dolu kavanoza birkaç bardak su ekleyebilirsiniz. Kavanoz iyice dolmuş iyice ağırlaşmıştır.
Lakin siz kavanoza birkaç bardak ispirto ekleyip kavanozun hala boş olduğunu gösterip doldurmaya devam edebilirsiniz…
Su bir enerjiydi. İspirto da bir enerji biçimiydi. Çakıl kum da daha yoğun (masif-koyu) bir enerji biçimiydi. Demek ki enerjiler birbiri içine geçişken olabiliyorlardı.
Enerji birbiri içine geçişen birbiri içine ve birbiri üzerine depo edilebilen, birbiri içine geçişmekle birbirine eklenen birbirine sürtünen bir girişmedir.
Depo edilen, birbiri içine geçişen enerjiler, birbirinin yeni üstel durumlu enerji biçimiydiler de. İşte bu geçişme bu girişme nedenle bir enerji, diğeri içinde tuzaklanmakla tutulan, depo edilen, yararlanılan bir çekim olmanın enerji tipiydi.
İşte iş bölüşümünü veren beslenme, savunma gibi farklı enerji tipleri kolektif yapılarda ve giderek toplumsal yapılardaki türlü üreten ilişkilerle birbiri içine geçişen enerjilerdi. Birbirinin boşluklu tanecikli yapılarını dolduran iç içe geçişmelerdi.
Bu geçişmelerin her biri kolektif alan yönü nedenle her biri bir kritik değerler karşılanmasına temsilen iş ve meslekler uğraşılı sağlatandılar. Bu kritik değerli sağlasan olucu bağ hareketli toplum molekülleri birbirinin içine geçişen, girişen kolektif çekim kuvveti olabiliyordular.
Başlangıç doğası içindeki tekil kişi kendi beslenmesini kendi savunmasını kendi yapmakla kişi günün belli bölümlerini bunlara ayırır. Bu bölümler gün içi bir arada iç içe bitişik zamanlardır.
Kişimizin gün içi zamanı kaygılar bileşimli zamandı. Kaygılar bileşimli zaman beslenme cinsellik, uyku, savunma, barınma, dinlenme gibi iç içe geçebilen birbirine göre ön alabilen parçalı boşluklu sınırlı sonlu tanecikli parça yapı zamanlara ayrılabiliyordu.
Gün boyunca kişisi kritik değerleri içinde olan kişimizin avcı toplayıcı durumla olan boşluklu tanecikli yapı enerji zamanı içine yine boşluklu tanecikli ve savunma yapı zamanı gibi türlü enerji çeşitleri sıkıştırabiliyordu.
Kişilerin iç içe zamanı, kolektif tutumlu bir alan içinde kolektif alanlı boşluklu tanecikli yapı zaman içinde kişiye göre dıştaki kolektif alana göre, kolektifi bir içten zaman içinde birbiri ile iç çe geçen; kişiye göre dıştan paylaşımlı alan zamanın boşluklu tanecikli girişmesinin moleküler yapısını ortaya koyuyordu. Kişiye göre bir kritik değerin içi diğer bir kritik zamanla (diğer kaygılarla) dolmuştu
Kolektif zaman içinde bir kısım kişiler ortaklaşan hisseli bir kolektif durum içinde olunca, diğer bir kısım kişiler salt besin bulma eylemi içinde oluyordu. Kişi içindeki kritik değerli kaygıları yerini kolektif zamanlı güven ve güvence (garanti) almıştı.
Yani kolektif birim zaman nedenle kişimizdeki diğer kritik değerli iç içe geçmiş zamanlar kişinin gün boyu eylemli zaman içinde çıkıp kişimiz salt gün boyu besin bulma eylemli zaman içinde olabiliyordu.
Kişinin besin bulma eylemlisi olduğu zamanı içinde boşalan savunma, barınma, yavru bakımı gibi kritik değerler boşalmasının yerini şimdi soyut değerli boşluk doldurmalı kritik değerler almıştı. Savunma yapan diğerleri de besin bulma yerine gün boyu; gözcü, bekçi, savaşçı durumla olabiliyorlardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.