- 301 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR DE ÜSTÜNE ÇIKMIŞ TEPİNİYOR
Biz, biz olmaktan çıktık inanın. Geçmişti varlığı ile övündüğümüz neyimiz varsa terk ettik, ettirildik.
Kendimi, çevremi, insanlarımı tanıyamıyorum artık. İyi ya da kötü hiç önemi yok bizden olan her şeyi bırakıp bize yabancı olan şeylerin peşine düşüyoruz. Bunun en somut örneği düğünlerimiz. Şu sıralarda salgından olsa gerek ağzımızın tadı ile bir düğün yapamasak da yaptığımız düğünlerin bir şeye benzediği de yok aslında.
Geçen gün gittiğim bir düğünü anlatayım size, aslanda çok yakından bildiğiniz bir manzara.
Bir düğüne gidiyorsunuz, salona girmeden düğünün rengi geliyor size. İçeride Ku’an okunuyor. Tamam, diyorsunuz, İslami bir düğün. İçeri girdiğinizde herkes sakin sakin yerinde oturuyor. Okunan Kur’an’ın ses cihazından gelen baskın sesine rağmen insanlar birbirleriyle sohbet ediyorlar. Okunan Allah kelamı fon niteliğinde.
Yerinize oturuyorsunuz, şöyle çevrenize bir bakın. Her türden insan var. Davet edilmiş, gelmişler. Ortama uygun olarak tesettürlüler olduğu gibi çok çok rahat giyinmiş -sanıyorum mecburiyetten- gelmiş tipler de var.
Biraz sonra gelinle güveyi salona teşrif ediyorlar. Gelin, tesettürlü bir gelinlik giymiş. İkisi de çok mutlu görünüyor. Salonun ortasına kadar geliyorlar. Gençlerin salona girmesiyle kesilen Kur’an sesi yerine kilise müziğini andıran bin müzik duyuluyor. Gençlerin ortaya gelmesiyle birlikte bir dans müziği dolduruyor salonu ve tesettürlü kızımızla düğününde Kur’an okunmasını isteyen damat başlıyorlar dans etmeye. Aslında ikisinin de danstan anladığı sağa sola sallanmaktan ibaret olan çift, alkışlar eşliğinde ortalıkta arzı endam ediyorlar.
Burada şunu eklemek isterim. İnanın kimin nasıl inandığına, ne yaptığına karışmak değil niyetim. Ben saçma sapan, ne olduğunu bilmeyen bir toplum olduğumuza üzülüyorum. Şu anlattığımın absürtlüğünü göremiyoruz, normali bu zannetmeye başladık. Çıkın ortaya deyin ki, ben bir Türküm ve Müslüman’ım ve düğünüm de öyle olacak. Ya da deyin ki, arkadaş beni hiçbir şey bağlamaz, ben kafama göre takılacağım, ne hoşuma giderse öyle yaparım. İnanın bu yaklaşım yadırgamıyorum. Beni canımı sıkan Allah kelamını okutmak ve ardından o kelamda denilenlerin tam zıddını yapmak, inanmayanlara benzemeye çalışmak.
Yeni bir dizi film başladı kanalın birinde. Aslına bakarsanız pek birbirinden farkı da yok ya… Dizinin tanıtımında başroldeki kıza film icabı bir replikte: “ çabuk söyle nişanlınla aynı eve çıkacak mısın?” diye bir soru soruluyor. O da olumlu cevap veriyor. Böyle inanan ve yaşayan insanlarımız yok mu? Elbette var. Ama benim Anadolu insanım yıllarca NAMUS diye bir şeyin varlığı ile övündü. Namus için kan döküldü yüz yıllarca. Cem Karaca şarkısında:”Namus belasına gardaş döktüğümüz kan bizim.” diye gururla söylüyordu. Düşman askeri Maraş’ta bir kızımızın başını açtı diye dünyayı dar ettik düşmana.
Şimdi çıkmış bir kızın nişanlısı ile bir evde yaşamasını doğal göstermeye çalışıyoruz. Her yarım saatte gösterişli oğlanlarla güzel kızların Avrupai ahlaksızlıklarını özümsetmeye çalışan kanalların reklamlarını izliyoruz. Nişanlılığı ahlaksızlığımıza maske yapmak niyetinde birileri. İnsan neden nişanlanır? Evlenmek için. Be kardeşim madem nişanlandın ve evleneceksin, o zaman evlen de birlikte otur. Neden hiçbir ahlaki bağı olmadan bir arada yaşamayı sevdirmeye çalışıyorsun? Ha, belki senin inancına bu uygun olabilir. Sen nasıl inanıyorsan öyle yaşa. Ben senin nasıl yaşadığına karışmazken sen neden benim insanımı zehirlemeye çalışıyorsun? Bu kadar yüzsüzlükten sonra bir de inançlarımın üzerine çıkmış tepiniyorsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.