Kim Övülmeye layık Ki
Günümüz insanları yağcı, çıkarcı ve almaktan başka yol bilmeyen fıtrat üzerindeler… Çoğunluğun İslam’ı bilmediği, bilenin çoğunluğunun ise yaşamadığı, İslamı kılıktan kılığa soktuğu ve bu konuda ahkâm kestiği zamanı yaşıyoruz. İslam bu diyoruz ama yaşamıyoruz. Yasakları yazıyoruz ama onlara meyletmekten kendimizi alamıyoruz. İslam dini bir kitabın içine hapsedilmiş, duvarda asılı durmasından övünç duyulmuş ve böylece bu demesinden çıkar umulmuş hale gelmiştir. İslamı yaşamak ve okumak, öğrenmeye yönelik tartışmak öylesine özgürken, bir nimetken ve bunun değerini bilmez haldeyiz. Küçük büyük günah yok, günahın her türlüsü haram ama bunları bile yazma konusu yapıyoruz. Kim bilir bu kadar ahlaki çöküntü içinde vicdanlarımız mı rahatlıyor nedir? Yazan, çizen, tartışan çok ama maalesef hakkıyla yaşayan ve samimi olan çok az bir kimse var. İslamı hiçbir kimseye yaşatayım diye dikte etmeye hakkımız yok. Örnek olup, sabırla kişilerin bizi tanıması ve güven duymasını sağlamaya çalışmak yeterlidir. Biz eğer mutlu olacaksak, herkesin mutlu olması da gereklidir. Mutluluk ve yaşam tek başına kurgulanamaz. Duygudaş olmalıyız. İslamı hakkıyla yaşayan bilir ki, bu dünyada böyle bir mutluluk yok… Bu mutluluğu ne içkide, ne sigara da ne uyuşturucuda, ne yalanda, ne talanda ne de çok parada bulamazsınız. Sizin bu tattığınız mutluluk ruhunuza işlemişse beden de her ibadete koşarak gider. Kime Rab dediğiniz, İbrahim’in arayışından bulabildiğiniz yolun sonundadır, tek ve birdir, ölümlü değil, doğmamıştır, doğrulmamıştır. Günah nedir sevap nedir ben burada dillendirmeyeceğim şüphesiz. O yüce kitap da ve sünnette anlatılmıştır. İsteyen açar okur ve işlemişse tövbe eder. Ben bu yazımda övgüden bahsedeceğim. Övmek o kadar yanlış anlaşılıyor ki… Ahlaki çöküntüye sürükleyen öylesi bir virüs ki…
Herkes övme yarışı içinde… Söyleyin Ya Hu Rabbim izin vermese kim ne yapabilir ki…
Kişi resim yapıyor, şiir yazıyor, lider oluyor, Nobel ödülü alıyor… Sen neymişsin be abi diyorlar.
Kişi çalışmaya, becermeye, hedefe kilitlenecek ilham bulamazsa ortaya ne çıkartabilir ki?
Kişinin sağlığı yerinde olmasa, uzuvları çalışmasa, savaşla tehdit edilse, terör kapıya dayansa nasıl çalışabilir nasıl ortaya eserler çıkarabilir ki!
Kişiyi övmekle ona yarar değil zarar veririz. Kişi kendini tövbe haşa Allah gibi zanneder, ben çok özelim der, Allah’a isyan eder ve amelini mahveder. Övgü aynı zamanda nazardır. Gayretini ve azmini tebrik ederken, maşallah demelidir. Sonuçta biz ne istersek onu yaratır Rabbim. Ne istersek onunla mahşerde sorgulanacağımızı bilerek isteklerimize de ona göre yön vermeliyiz.
Falancanın oğlu bak mühendis oldu, seni oğlun işte bak bir amele… Aşağılama ve övgü birbirini tamamlar. Her kişi her işi yapabilir, yeter ki yönlendirilebilsin, imkânlar sunulsun. İnsan her şeyi yapabilir Allah’ın izniyle. Verilen nimete şükretmek gerekir. Rabbim yer ve şartlara göre kişilere sınav veriyor. Kişi o sınavı başarırsa ilham ile istediğini elde ediyor. Bu dünyanın hangi nimetine ulaşılmaz deriz ki… Övülecek gibidir ki!
İnsanı tebrik ederken cümlenin sonuna mutlaka Maşallah deyin ki ona nazar etmeyin.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.