DİYORUM Kİ!
DİYORUM Kİ!
Ne zaman bir hafta sonu elinde kitap, sırtında çantası ile çeşitli adlar altındaki eğitim kurumlarına giden öğrenci görsem hep üzülmüşümdür.
Çocuğun yaşamı sadece bir sınavla belirlenmek istenmektedir. Sınav günü çocukların ruh hali pek de kimsenin umurunda değildir. Nereden mi biliyorum? Şimdiye kadar farklı bir alternatif geliştirip uygulamaya sokamadıklarından, hatta böyle bir gayret içinde olmadıkla-rından biliyorum.
Cumhuriyet tarihinde Tek Partili yönetim dışında hiçbir dönem tek parti iktidarıyla bu kadar uzun süre ülkenin yönetildiğine dair bir başka örnek yoktur. Dolayısıyla bu konudaki yetki sahiplerinin ileri sürebileceği bir bahaneleri de kalmamıştır.
Bu kadar uzmanın istihdam edildiği bakanlıkta, bakanın kendisi de bizzat bu konularda yetişmiş bir hoca olmasına rağmen çocukları yarış atı gibi koşuşturmanın önüne geçemediler, bir çare üretmediler, önümüze farklı bir şey koyamadılar…
Mutlaka bazı çalışmalar yapılıyordur ama şundan eminim ki; bu çalışmaların bakanlığın tozlu raflarında veya bilgisayarların hafızalarında yüklü olarak kaldığından da şüphem yoktur.
Çok uzun yıllardan bu yana eğitim sistemimizdeki ‘’yarış atı’’ yöntemi uygulandığın-dan okullarımızda; okumayan, okuduğunu anlamayan, anladığını sözlü veya yazılı ifade ede-meyen bir kuşak yetiştirmeye devam ediyoruz!
Çeşitli isimler altında dünya çapında yapılan değerlendirmelerde bu çocuklarımız (bi-reysel başarıları saymazsak) haliyle başarılı olamıyorlar.
Yıllar önce ‘’Karşılaştırmalı Eğitim’’ adında bir kitap incelemiştim. Hatırımda kaldığı kadarıyla; İngiltere’de çocuklar beş yıl okula çanta götürmüyorlar, Japonlar müzik ve görsel-lerle öne çıkarken ülkemiz de sıralamada İran’dan sonra geliyordu.
Biz halen öğrencilerden sorunun cevabını kitabın yazdığı cümlelerin aynısını ifade eden bir modelde ısrar ediyoruz. Dünya ezberci eğitim modelini bırakalı asırlar oldu. Köy Enstitüleriyle yakaladığımız ivme dışında klasik eğitim diye bildiğimiz bu modele sadık kal-mışızdır.
Bir şey önerecek olursak (bu öneri çok yapılmıştır) çocukları dört yılın sonunda yapı-lacak bir sınavla değerlendirme yöntemini bırakarak okul başarısını merkez alan bir sisteme geçilmelidir. Bir başka değişle; çocuklarımızı yarış atı gibi koşuşturup sadece son günkü ka-zanımlarıyla yaşamlarına yön vermekten vazgeçmeliyiz…
Salih KOÇ
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.