28
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
2991
Okunma


Samimiyet sınırı, ‘haddini bilmek’tir, eğer bunu başaramıyorsak, bu ‘ince ayarı’ tutturamıyorsak bize konulan ‘van münüt!...’ gibidir!
Samimiyet, içtenlikse ve sözcük anlamsal yönden olumlu bir algı uyandırıyorsa ‘içimizden geçen her şey’ samimiyet midir? Üzerinde biraz düşünelim!..
Yasalarla belirlenemeyen yaptırımlar bazen daha da güçlüdür, ama standartlar birbirine yakın olmayınca ‘ortak noktayı’ belirlemek zor olduğundan zaman zaman ‘sınır ihlali’ yaşanır…
Özgürlük tanımındaki işlevsizliği gibi ‘benimkinin başladığı yerde seninki biter’ hatırlatması da işe yaramaz. Çünkü kişi kendi sınırlarını çok kolay ‘revize’ edebildiği için aynı şeyi beklemek gibi bir durum da yaşanabilir, ki zurnanın ‘zıııırrrrttttt’ dediği yer işte tam da burasıdır!..
Getireceğiniz her eleştiride ’ne var bunda’ itirazı ve kabullendirme çabasıyla bir savunma yapılıyorsa, kesinlikle ’sınır belirlemede’ sorun var demektir.
O zaman sınırı kendimize göre değil, muhataplarımızın o ana kadar bıraktıkları izlenimlerine göre ‘algılarımızı devreye koyarak’ belirlemekte yarar var. Nasıl ki bazı yemekler birilerine şifayken, birilerinin sağlığına zarar verebiliyorsa… ( bu, çok anlaşılır bir örnek bence! ) ‘samimiyet sınırlarını’ da aynı şekilde düşünebiliriz. Herkese aynı yakınlık gösterilemez elbette. Sosyal ilişiklerimizden, iş hayatımızın getirilerinden edindiğimiz tecrübelerle bu konuda zorlanmamamız gerekir aslında!..
Samimiyeti, ‘şaka yoluyla ağzına geleni söylemek, zaman zaman şirazeyi kaydırmak, hatta bazen ‘özel göndermelere’ vardırmak… yoluyla ifade etmek, ‘samimiyetin sınırlarını’ belirlemekte sıkıntı olduğunda yaşanır. Bu yazıyla yapılıyorsa sonuna bir ‘güler yüz’ yerleştirmek ya da sözle yapılıyorsa ardından gülüvermek ‘sınırın aşıldığını’ saklayamaz. Bu konuda eleştiri yapıldığında da ‘ben şaka yaptım’ savunması da niyetin itirafı gibidir aslında, çünkü;
Lafın iyisinin şakayla söylendiği çok iyi bilinir.
“Herkese karşı kibar ol, fakat çok az kişiyle samimi ol.” George Mason bu sözüyle samimiyetin ‘sınır aşımının’ sadece ‘çok az’ kişiyle yaşanabileceğini sezdiriyor. Muhtemelen bu da karşılıklıdır. Çok dikkat edilmesi gereken diğer nokta da burası bence.
“Samimiyet, edep sınırlarını aştığında laubalilik olur.” Necip Fazıl Kısakürek, benim dile getirmekten kaçındığımı, etrafından dolaşarak anlatmaya çalıştığımı ‘doğrudan’ söylemiş!.. Bu yaklaşım, ilmek ilmek örülen seviyeli ilişkileri - yılların arkadaşlıklarını bile bazen yavaş yavaş, bazen bir seferde bitirir!
“Birazcık samimiyet, tehlikeli olabilir ama ‘çok fazla samimiyet’ kesinlikle öldürücüdür.” Oscar Wilde da bu cümlesiyle ‘samimiyetsizlik’ ne kadar riskliyse ‘sınır aşımı’nın da bir o kadar ‘öldürücü’ olduğunu vurgulayarak sık sık değindiğimiz ‘ince ayar’a çok şık bir gönderme yapmış…
Mimik ve jestlere ses tınıları da eklenince sözcük ya da söylemin anlamı birçok anlama devşirilebilirken bunların olmadığı ( özellikle ) yazı ortamlarında dikkatin üst düzeyde olması gerektiği düşüncesindeyim.
Bu konuda bir özlü söz beni destekliyor gibi: “Samimiyetin lisanı yoktur, sözlerle açıklanamaz. O, gözlerden ve tavırlardan anlaşılır.”
Kaliteli insan, ona gösterilen yakınlık ya da samimiyetten cesaret bulup haddini aşmayandır. ( Görüldüğü gibi yine başa döndük!... ))
Kısaca samimiyet, dostlukların sınanmasıdır!.. Her sınavınızı başarıyla aşmanız dileğimle…
Sevgilerimle… Saygılarımla…
16.07.2020 Serap IRKÖRÜCÜ
Günün Yazısı olarak paylaşımımı taltif eden Seçki Kurulunun sayın üyelerine, paylaşımıma okuyarak, yorum yaparak destek veren sitedeki tüm üye arkadaşlarımıza içtenlikle teşekkür ederim.
Sevgilerimle.... Saygılarımla...