- 414 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARADIĞINIZ KİŞİ İLE İRTİBATA GEÇİLEMİYOR
ARADIĞINIZ KİŞİ İLE İRTİBATA
GEÇİLEMİYOR
Her gün biraz daha iletişim teknolojileri gelişiyor.
Binlerce km uzak olan birisi ile saniyeler içerisinde
görüşebiliyoruz. Resim ve mesaj gönderebiliyoruz. Her
şeyden anında haberimiz oluyor.
İletişim denen şey karşılıklı olursa bir şey ifade eder.
Aynı seviyede ve frekansta olursa uyum sağlanabilir.
Yoksa boşa gürültü ve vakit kaybından başka bir şeyi
ifade etmez. Güzel başlayan kelimeler, yanlış anlamalar
ve kavgalar ile son bulabilir.
“Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz” demiş atalarımız.
Söylediğimiz şeyler yaptıklarımızla aynı istikamette
olursa sonuca ulaşabiliriz. Nezaket, görgü kuralları,
adap, edep. Bunlar hep iletişimin içinde olması gereken
toplumsal ve evrensel kurallar. Bunun en güzel örneğini
yine iki cihan sultanımız hayatında bize göstermiş.
Ama farkında mısınız? İletişim araçları artmasına
rağmen evimizin içinden, yandaki komşumuzdan, en
yakın akrabamızdan haberimiz yok. Ne halde, neler
yapar? İhtiyacı ya da sevinci nedir? Bilmiyoruz.
Çocuklarımız bizim her şeyimiz. Yeri geldiğinde her
türlü fedakârlığı yapacağımızı söylediğimiz, Rabb’imizin
emanetleri. Akşam olunca bizimle konuşacak birkaç
kelime laf bulamazken “irtibat kuramazken” hemen
odasına kapanıp saatlerce hiç tanımadık birisiyle internet
ortamında ya da telefonla bir şeyler konuşur. Peki,
hiç düşündük mü? Neden? Ve neler konuşur? Bizimle
paylaşamadığı ve dışarıda aradığı nedir? Bu kadar çok
konuşacak şeyi varken… Biz sorduğumuzda “iyi işte,
yok bir şey, boş ver ” deyip geçer.
Biraz düşünelim; biz çocuklarımızla sabahları kahvaltımızı,
günlük programlarımızı, sevinçlerimizi, hüzünlerimizi,
akşamları yemeklerimizi paylaşıyor muyuz?
Karşımıza alıp hep beraber kitap okuyup, fikir
alışverişinde bulunuyor muyuz? Düşünceleri ve hayalleri
hakkında yorum yapıyor muyuz? Onların gelişimi
için tecrübelerimizi anlayacakları bir şekilde anlatıyor
muyuz?
Yoksa: Sabah evden çıkınca herkes kendi başına
hayatın içine dalıyor. Sevinç ve hüzünlerini yalnız mı
yaşıyor? Yemek vakti herkes yetişirse ve ayakta olarak
mı yiyor? Kitaplar sadece raflarda süs olarak mı duruyor?
Onların hayalleri ve düşüncelerini küçümseyerek
ve alaylı bir tavırla mı dinliyor ve tecrübelerimizi aktarırken
hep “ben senin yaşındayken” diye mi başlıyoruz?
Yapmayın dostlarım! Gençlerimiz, çocuklarımız bizde
bulamadıkları ilgiyi dışarıda aramasınlar. Kimlerin
ne niyetle onları beklediklerini bilemeyiz. Son pişmanlık
fayda vermez. Elimize çocuklarımızın resmini alıp
öpüp koklamak bir şeyi değiştirmez.
Tabi aynı şekilde gençlerimiz de, anne ve babalarının
değerini iyi bilip, başkalarından destek beklemesinler.
İnanınki ailenin sıcaklığını ve güven duygusunu hiç
kimse ve hiçbir yer veremez.
Komşularımızı tanımaz olduk. Yan yana geçiyoruz.
Aynı apartmana girmez, kapıda karşılaşmaz isek komşumuz
kimdir bilmiyoruz. Hep işlerimizin yoğunluğundan
ve geç geldiğimizden şikâyet ediyoruz. Ama
en azından, bayramlarda şöyle bir komşumuzun kapısını
çalsak “Merhaba komşum, nasılsın, bir tanışmak ve muhabbet
etmek istedim (müsaitseniz tabi). Üzerimizde birbirimizin
hakları var” desek. Cemiyetlerine iştirak etsek…
Bunlar için gerçekten vaktimiz yok mu? Yoksa kendimizi
mi kandırıyoruz? Şöyle bir bakalım çok yoğunum
dediğimiz zamanlarda, komşuluk haklarından daha
da önemli işlerle mi uğraşıyoruz?
Akrabalarımızı yeterince ziyaret edip onların hal ve
hatırlarını soruyor muyuz?
Arkadaş ve dostlarımızla konuşurken, bizimle paylaşmak
istediği şeyi anlamaya mı çalışıyoruz? Yoksa hatırı
kalmasın ve laf olsun diye mi dinliyoruz? Özel günlerimizde
onları hatırlayıp bir irtibata geçip hal- hatır
soruyor muyuz?
Sonuç olarak gönlü zengin dostlarım! İletişim sadece
araçların artması ve kolaylaşması değil. Bizim onu nasıl
kullandığımıza bağlıdır.
Lütfen! Birbirimizden bu kadar uzaklaşmayalım. Sıkıntılarla
dolu şu kısa günlerimizde yalnız kalmayalım.
Ortak yönlerimizi bir araya getirip hep beraber bir olalım.
Teknoloji bize ayrılık değil yakınlık getirsin.
İletişim çağının, iletişimsiz nesilleri olmayalım.
Sadettin TURHAN
"Gençliğin Enerji Kodları" kitabımızdan alıntıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.