- 823 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Acım mı? Geçmedi... Alıştım Sadece
Bu sabah erken uyandım. Yatağın bir kenarından güneş selamladı beni, sessiz ve çıtırtısızdı gece.
Her gece yaptığım gibi ezanla yumdum gözlerimi buna uyumakta denmez ama sızmak diyelim!
Senden sonra her gün kapıma gelen kedi bile gelmemeye başladı, postacı adresimi unutmuş olacak ki kapımın önünden bile geçmedi unuttum kelimesi çakıldı dudaklarıma...
Peki ya unuttum mu?
Hayır acıyorum bantlarda fayda etmiyor yokluğunu anlatmaya çalışıyorum ellerime, yine isyanlarda küsmüş kalemi almıyor oysa yazsa bir bir dökecek içindeki duyguları gözlerimde uzaktan kaçamak bakıyor bana, evet onlar da kızmış belli peki ya ayaklarım her gece sokağın kaldırım taşlarını arşınlıyor adım adım.
Evet onlar da sinirli peki ya suçlu kim?
Seni delikanlıca seven ben mi?
Yoksa unutmaya çalışıp unutamayan yüreğim mi?
Dolabımda bulduğum kırmızı askılı badim geliyor elime, hemen giyip çıkayım derken gözlerim omuz başlarıma takılıyor nasıl da öperdin onları ve saçımdan yavaşça süzülüyor şalım omuz başlarımdan aşağıya.
-Bir kadının en güzel yeri omuz başlarıdır derdin.
Onlar bile öksüz ve yetim kaldı öpücüğünün ateşi hâlâ sıcakken, ’Acım mı? Geçmedi... Alıştım Sadece’.
Şimdi yokluğuna bir isim bulmaya çalışıyorum!
Sevmedi desem ezanları kendine şahit ettiğin geceler çakılıyor fil hafızama.
Bıktı desem gözlerime bakınca eridiğin dilinin diline dolaştığı o anlar her şeyde biraz sen var!
Sensiz tere yağ bile kendinden geçiyor, yumurtanı hep kayısı severdin yine gelsene seni çok özledim diyemeyen dilime inat, seni çok özlediğimi bil ve gel benim mağrur burnum eğilir sanma ya da bir gece ansızın gelirim diye bekleme. Özlese de yüreğim, batsa da içimde gemilerim ne bir milim ileri ne de bir milim geri adım atmam.
’Acım mı? Geçmedi... Alıştım Sadece’.
Sahi seni unutabildim mi?
Her sabah dudaklarıma dokunan kupam da bile senin dudak izlerin varken...
Terliklerin hâlâ bıraktığın yerde, bornozun banyoda iken!
Ve ben her yağmur yağdığında ellerini arıyorken, seni nasıl unutabilirim nasıl?
Bu akşam kapı çaldı, heyecandan ölecektim hemen aynaya koştum!
Açtım hasretinle bağladığım saçlarımı!
Sürdüm en güzel kırmızı rujumu ve pespembe yaptım yanaklarımı, en sevdiğin parfümümü sıktım ve hazırım dedim sessizce aynadaki suretime ve koştum kapıya,
-abla ramazan davulcusu dedi. Derin bir ses içimde yıkılan umutlarımın çıtırtısı dışarıdan bile duyuluyordu.
Evet yine boş kalmıştı ellerim, kapatırken kapıyı bir anımız geldi yerleşti göz bebeklerime...
Bir gece yağmur da kalmış, hani her yerinden sular sızıyordu ve bende seni içeri alıp saçlarını tek tek kurutup, yüzünü avuçlarımın arasına alıp öpmüştüm ya sen de espri yapmıştın -şimdi sırılsıklam âşık olduk diye.
Yine gel bidonlarca suyu boca et üzerime ve öp beni hiç gitmemişçesine!
Of ciğerlerime ağır geliyor aldığım her nefes sensiz nefes bile alamayan bir bedeni taşıyorum.
Her akşam cam kenarında gelişini, bana koştuğun o anı hayal ediyorum.
Yine gelsene, yine sevsene ben her şeyi unutmaya razıyım.
Dilime kilit, yüreğime mühür ve ömrüme vur varlığını damga niyetine!
Unutmadım unutmadım sevgilim, ne seni, ne de bıraktığın o güzel anıları!
Unutmadım..!
YORUMLAR
Ne unutabiliyor nede alışabiliyor sun, her an her şey her an herkes ondan ibaret. Zaman onsuzluğa ilerlese de onsuz geçmiyor, aklında o kalbinde o, yazdığın da o, yediğin de o, öyle ki aldığın nefeste bile o. Sonra kendi kendine onunla konuşuyorsun, yukarıda olduğu gibi, sitemle başlıyorsun, özlemle devam ediyor seviyorum ile bitiriyorsun konuşmayı. Yüreğine sağlık yine şahane bir yazı kutluyorum.
KeLeBeK EtKiSii
can gibi
dost gibi
çok teşekkür ederim.
Ne kadar güzel bir yazı...
Okurken yazının içinde hissediyor insan kendisini.
Bilmem roman yazmayı düşünüyor musunuz?
Böyle bir sanatı böylesi deneme yazılarıyla harcanmamalı...
Kutluyorum...
KeLeBeK EtKiSii
Bence ramazan davulcusu bahşişi çoktan hak etmiş yoldaş
demek ki kapın uzun zamandır çalınmıyor
işte burası hüzün
umarım beyaz atlı prens duyar da tez gelir kavuşursunuz
benim duam budur
amin diler saygılarımı sunarım yoldaşıma