- 340 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-16
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-16
Asayişe hareket etmeden önce eve uğrayıp elimdeki poşetleri bıraktım. Asayişten içeri girdiğimde, Ruşen Komiserin beni beklediğini gördüm.
‘’ Nerede kaldın Eda, seni beklerken burada ağaç oldum.’’
‘’ Senden başka kim var burada?’’
‘’ Serra ile Leyla.’’
‘’ Ben Sedat Amirin yanına uğrayıp geliyorum. Serra, sen ben üçümüz çıkacağız haberin olsun.’’
Babamın odasına girmeden, kapısını tıklattım. Girin diyen sesini duyunca kapıyı açıp,
‘’ Baba içeri kızın olarak giriyorum haberin olsun.’’
‘’ İçeri gir ama maymunluk yapma.’’
İçeri geçip karşısına oturdum.
‘’ Biliyorsun baba bu iş çok uzadı ama çok az kaldı. Bana biraz daha zaman tanı.’’
‘’ Çok çabaladığını biliyorum Eda. Bu işin altından kalkacağını da biliyorum. Bu gün neden geç kaldın?’’
‘’ Hazırlık yaptım baba. Ya o acımasız katili yakalayacağım, ya da o beni öldürecek.
Cebimde sakladığım notu çıkartarak masanın üzerine bıraktım. Sessizce mesajı okuyan babam,
‘’ Seni bu işten alıyorum Eda. Çıkabilirsin.’’
Rozetimi ve silahımı çıkarıp masanın üzerine bıraktım. Bana arkamdan kimse Eda işini yarım bıraktı dedirtmem. Buyurun Amirim silahımı ve rozetimi istifa ediyorum. Hakkını helal et baba dedim ve odadan çıktım. Artık savunmasız ve yalnızdım. Asayişten çıkıp bahçeye indim. Önce Serra’yı aradım,
‘’ Bir saat sonra Topkapı’da Benzincinin önünde buluşalım. Bir bahane uydur Asayişten çık.’’
‘’ Tamam, Komiserim orada olacağım.’’
2
Sedat Amirin sesi Asayişte adeta bomba gibi patladı.
‘’ Ruşen çabuk yanıma gel, hemen’’
Apar topar Amirin odasına girdim. ‘’ Buyurun Amirim.’’
‘’ Gel yanıma bu kız çıldırmış, istifa etti. Onu gölge gibi takip edeceksin. Kılına zarar gelmeyecek. Oku şunu, bu notu gördün mü?’’
‘’ Çok şaşırdım Amirim, böyle bir nottan benim haberim yok. Bizden saklamış.’’
Çekmeceden rozet ve silahı çıkarıp Ruşen’e uzatan Sedat Amir,
‘’ Bunları yanına al o ukalaya verirsin.’’
Sedat Amirin yanından ayrılan Ruşen, kapıda Serra ile karşılaştı.
‘’ Bir sen kalmıştın, sende kaytar Serra.’’
‘’ Yok, Komiserim, Eda Komiserle konuştum. Beni Topkapı’da bekliyor onunla buluşacağım.’’
‘’ Hadi o zaman beraber gidelim. Bana ihtiyacınız olabilir.’’
Beni Serra’nın yanında gören Eda,
‘’ Geldiğine sevindim Ruşen, seninle işim var ama önce şu evi bir ziyaret edelim.’’
‘’ Sen ne işler çeviriyorsun Eda? Kadın seni resmen tehdit etmiş. Şu silahınla rozetini al bende ağırlık yapmasın. Baban istifanı kabul etmedi.’’
‘’ Kabul etmeyeceğini biliyordum zaten. O yüzden restleştim.’’
Birkaç dakikada evin önündeydik. Kapıyı zorlanmadan açtık. Olay Yeri ekibi odayı adeta talan etmişti. Divanın üzeri kan içindeydi.
Ruşen,
‘’ Burada ne bulmayı umuyorsun?’’
‘’ Ne aradığımı bir bilsem seni çağırmazdım.’’
Eda’nın gözü birden duvarın parlayan bir şeye takıldı.
Ben aradığımı buldum diyerek, cebinden bir kâğıt mendil çıkarıp yere eğildi ve duvarla halının arasına sıkışmış metal tokayı yerden aldı itina ile delil torbasına koydu.
Ruşen,
‘’ Bravo Eda, gözün çok keskinmiş. Şimdi ne yapıyoruz?’’
‘’ Bahçeyi de bir görelim, daha sonra bir kafe bulalım seninle konuşacaklarım var.’’
Evden çıktıktan sonra, yollarının üzerinde rasgele bir kafeye girdiler. Çayları söyledikten sonra, Ruşen,
‘’ Seni dinliyorum Eda?’’
‘’ Ruşen benimle eskicilik yapmaya var mısın?’’
‘’ Nasıl soru bu? Eski eşya mı alıp satacağız?’’
‘’ Aynen öyle, sen bana eski eşya alıp satanların kullandığı üç tekerlekli arabadan bulabilir misin? Onu söyle?’’
‘’ Bulduk diyelim?’’
‘’ Beylikdüzü’nde girip çıkmadığımız sokak bırakmayacağız. Bir avantajımız. Rezzan büyük bir ihtimalle, müstakil bir evde saklanıyor. Herhangi bir siteden bu işleri çevirmesi mümkün değil.’’
‘’ iyi güzel de, sen üzerindeki kıyafetle mi eskicilik yapacaksın?’’
‘’ Sen arabayı bul, Beylikdüzü’nde Yeşil yıldız oto galerisine bırak. Selamımı söylemeyi de unutma. Oradan işe başlarız. Eskici gibi giyinmeyi de unutma.’’
‘’ Mantıklı denemeye değer.’’
Serra,
‘’Bir işimiz daha kaldı. Onu da halledelim sonra dağılırız.’’
Eda,
‘’ Ne işiymiş o?’’
‘’ Buradan çıkıp doğru muhtarlığa gidiyoruz ve biraz evvel girdiğimiz evin kime ait olduğunu öğreniyoruz.’’
Eda,
‘’ Aklınla bin yaşa kız, doğru muhtarlığa, yürüyün.’’
3
Muhtarlıktan elimiz boş olarak çıktık. Evin sahibi yıllar önce ölüp gitmiş. Ben bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğimi düşünürken, Serra beni düşüncelerimden ayırdı.
‘’ Komiserim, eve dönüp şu kadın hakkında araştırma yapalım. Diyeceğim evi yeniden baştan sona arayalım.’’
‘’ Aradık ya kızım.’’
‘’ Ne aradık Komiserim biliyor muyuz? Hayır bilmiyoruz. Evle ilgili bir belge arayalım evin tapusu gibi.’’
‘’ Şu evi bir daha arayalım Ruşen, kızın hevesi içinde kalmasın.’’
Yeniden evi didik, didik aramaya başladık. Birden Serra’nın çığlığı ile kendime geldim.
‘’ Buldum Komiserim?’’
‘’ Ne buldun onu da söyle bari.’’
‘’ Evin tapusunu buldum. Hem de kimin üzerine bilin bakalım?’’
‘’ Ağzında geveleme de söyle?’’
‘’ Rezzan Uysal, daha da önemlisi defterde bazı adresler var. Bir tanesi Beylikdüzün’de.’’
Beylikdüzü lafını duyunca beynimde bir şimşek çaktı. Niye olmasın? Belki de oradaki adreste gizleniyorlar.
‘’ Asayişe dönüyoruz toparlanın.’’