Çekirgesiz Yazı
Bilgi önce sebep varsa harekete geçirir, sebep?
Bilgiyi doğuran düşünceydi. Düşünce bilgiyi hareket ettirerek maddeyi buldu. Antik sayılan uygarlıklar dışarıda kalmak kaydıyla önce bu bilgi beş hilal bölgesindeydi bilinebilen en yakın tarihler içinde. Avrupaya taşındı, Kuzey Asyada yeni bir bilgi veya aynı bilgi, sonra Amerikaya taşındı, Karadenizin kuzeyinde belirdi, Hint- Çin ve Afrikada gelişmekte olan sanki başka bir bilgiydi veya değildi.
Nedir bu ya! Böyle gelenek mi olur.Anlamayabilmek , nasıl başarılabilir??? Bilmiyorum lanet gelmesin!
Sebeb; senin için nedir?
Ata anne
Hayalin
Sevdiğin
Zevkin
Evlatların …
.
.
.
Peki başka çoğaltabilir miyiz?
Sonsuzluk ; a- ebedi saadet düşüncesi b- ebedi ızdırap düşüncesi c- araf; görüp yaşayamamak.
Aşkı uğraşırken kaybettik..Doğar doğmaz belki de..
Bilebildiğimiz bir çok haritalandı, peki; sır’rın haritası nerede? Düşüncede mi yine? Yoksa ilk bilgi tarafından düşünceden de gizlendi mi?
Tanrı ve şeytan bunun neresinde küfür edeyim.
Sonsuzluk kavramında.
Açıl susam açıl, kafatasım ikiye ayrılmaya başladı ve içindeki beyin; sulu biraz, et parçası, kan ile beslenen yani kalpten beslenen bir et parçası. Yoksa; kalbin, açma veya kapama düğmesine basan mı ?
İştahım yok, hırsım yok.
Hırs; bilginin bir parçası olsa gerek, hırstan vazgeçen bilgiden de vazgeçmiş olur, vazgeçen durağandır.
Off ki ne off…
Güneş ve hareket sırrı bulunması gerek.
Peki bilgi şimdi nerede, bölünmüş halde mi?
Monteyi yapabilen demonteyi de yapar. Yani terse hareket bilgisi. Ters mühendislik.
Sivilceler vücudumuzun yanar dağlarıdır, çıbanlar ise alfasıdır yanardağların, kafatasında bunlar çıkan var mı?
Neden soruyorum çünkü ahenk bir içinde bulunmaz. Ahenk için iki ve fazlası şart, gerekli. Tanrı veya şeytan varsa onlardan insanlığın bir şey çalması lazım? O da enerji mi ?
Bu mudur yani?
Bilginin ve merhametin ve çaresizliğin göz yaşını tetikleyen de kelimelerin ahengidir. Oysa kelime yokken, sembol, iz, nişan, işaret vardı.
Bir M harfi belki, sen neyi biliyorsun ki diyecek?
İşte bu yüzden çağlar dönüşüyor devamlı, yani değişim yaşanıyor. Kaç kişi doğduğu yerde veya çevrede yaşıyor, o yere mesafeniz ne kadar?
Tanrıdan, şeytandan da daha güçlü bir bilgi olması kaçınılmaz. Yani Tanrı(Allah-Ra-Göktengri…) üstü ve Şeytan ( irade-eleştiri-güç ..) üstü bir şey bir bilgi daha olmaması imkansız?
Tanrı ve şeytanı kucaklayan, çevreleyen, bir alan. Daire, çember, hale..! Onları içeride tutan...
Öyle demişti ya bir üstad; belki de bilmeden belki de başka gerçekleri düşünürken, Ya içindesin çemberin ya dışında.
Başka türlüsü de imkansız.
Uyumak istiyorum çünkü açlığımı, enerji ihtiyacımı bastırabiliyorum.
Yoldan geçen adam durdu, baktı. Kadın harap gibiydi, başında Anadolu insanının bağladığı örtü, rengi siyah, üzerinde… Dokunma bana defol … diyen kükredi kadın.. Oysa tek isteği yardım etmek olan adam şaşırdı, kapıdaki görevliyle göz göze geldiler, görevli bu işe karışma der gibi bakarken;
-daha buraya gelmeyin, kaba olmak istemiyorum, emir böyle, lütfen diyordu. Oğlundan aylardır haber alamayan anne, yedi sülaleniz dağılsın, vardığınız yerlerde sürünün, tekrar geri geldiğinizde tekrar kovulun, Allah karanlığı üstünüzden kaldırmasın, diyerek belinden çıkardığı keskin bıçak ile şah damarını kesip yere yığılıverdi.
Ve yardım etmek istemek isteyen adam yardıma koşacak olsa da, karşıdan gelen alımlı bir kızın; geçti borun pazarı sür eşeğini niğdeye. Ve artık kahrı bekle diyerek bir yere yığılmış ana cesedine bir de adamın yüzüne baktı.. buradan gitsen iyi olur..
Han Kapısının içinden koşarak gelenler nöbetçiye kızgın bakış attılar, ne yaptın sen, verdiğiniz emirleri uyguladım efendim. Günah keçisi olarak seçilen kapıdaki görevli cinayetten şerri hükümlere göre idama çarptırılmıştı. Ve adam ile kadın da çoktan uzaklaşmıştı, çevreden altın karşılığı satın alınan görgü tanıkları ise daha rahat bir hayat sürmeye başlamıştı.
Geri geldi zalimler bir zaman sonra ve dağda yıldızlarla konuşan adam bu sefer haberi almıştı, geçti pazarı diyen kadın ise zalimlerin hanından bir övgü alarak ahkam kesiyordu.
-Sistemizde yapılan yıkım çalışmalarından sonra kadınlarımız hak ettiği yeri almış ve tebaamız hiç görmediği nimetlerle refah içinde yaşamaya başlamıştır… diye konuşması bitirdi, yanına gelen sekterinin hamili kart yakınımdır yazısının bulunduğu kartta yazılan ismi gözleriyle onaylamıştı, bilgim var diyerek hızlı adımlarla kürsüden indi..
Evet sayın seyirciler, sağ kulvarda gelen gün rüzgarı iki boy farkına kadar öne çıkmıştı ve yarışı kazanacağını düşünürken, gerilerden gelen şabanınruhu adlı at ise, ( bir harfin azizliği) şaManın ruhu adlı at ise binicisinden daha çok kazanmayı istiyordu.
Gökler aksırdı
Yer tiksindi
Aslında tüm olan buydu.
Hiç bir şeyden haberi olmayan ben sen o ise biz siz onlar bulmacasının çizgilerinden başka bir şey değildi. Bulmacaya baktı, sorulara baktı, cevapları yerleştirdi bulmacaya...
Suçlu belliydi, çambazlar ipte belliydi, ip ise Tanrı ve şeytanın elindeydi, çünkü böylesi düşünmek en kolay düşünme şekliydi.
Bilgi ise geldiği gibi bu sefer kaybolmayacaktı.Kimi annenin şahdamarının kanı, kimi annenin gözyaşı. Ne kuş kanadı sarmaya yetti, ne de sudan çıkmış balığı suya geriye atmaya..
Cahilleri kandırmak basittir, alimleri hapsetmek kadar, suçlu oyun kurunca güçlü gözükür sadece..
YORUMLAR
Ünlü bir düşünür der ki
Yalan söyleyerek insanları kandırmak kolaydır, ancak kendilerine yalan söylendiğine ikna etmek vede etmeye çalışmak çok daha güçtür
Dünyanın geldiği durum tam da bu
Yazınızdaki duyarlı yüreğine sağlık Kardeşim
Nice saygılarımla
Yinsani
o düşünür çıban taşıyor olmalı başında.. okumuştum daha önce ama bu yazının altına da güzel gitti hani..
saygı sağlık ve huzur dileklerimle.
EKREM CAN NİYE YORUYORSUN BU KADAR KENDİNİ!..
UMARIM GELDİĞİMDE BUHALDE BULMAM SENİ..
SAYGI SEVGİ VE SELAMA STABİL...
UMMMADIĞIN T AŞ BAŞ YARMIYOR ARTIK
Yinsani
Elimden geldiğince baş üstüne..
saygı sağlık ve huzur ile..
Belki de her şeyin bu noktaya gelmesini tek nedeni sır- dı....nedenimizi, nasılımızı, acabalarımızı sorgularken arkasında hep daha büyük bir amaç, daha büyük bir güç aradık.. insanlık tarihi böyle gelişmedi mi???
Biz ki insanlık, düşünen varlık..bizim var olşumuz öyle inanılmazdı ki ....arkasina destek yaptığımız her şey zamanla yetersiz geldi...bu yüce varlığı yaratan daha ama daha daha çok yüce bir şey olmalıydı...bu sorgulamalar bizi götürdü belki de gökyüzüne...
Kendimizi yaratılan en yüce varlık olarak düşünmek de aslında kusursuz sandığımız yaradılışın en kusurlu tarafıydı belki de...EGO....belki de en kusurlu tür bizdik, e hasar almış tür, en vahşi, en düşüncesiz....diyeceksin ki; yok mu hiç iyisi....e bozul saat bile günde iki kere doğruyu gösteriyor be nesildaşım..
Hatta bir tik daha ileri gidelim..belki asıl sır diye bir şey kalmamıştı...aslinda bu büyük gizem perdesinin arkasında hiç kimse yoktu...ne sonrasında bir ceza ne de ödül hiç olmadı...düşünsene her şey sadece boşunaydı....
Tüm bunların içinde kaybolmaktansa bir şeye tutunmak ve inanmak daha normal değil mi zaten...ve her şeye rağmen ne kadar kötülük yaparsan yap, ne kadar elestirirsen eleştir bir şekilde bahane üretip istediğimiz şeyleri yapmak için vicdanı unutma şansın varken...ya da tövbe etme...hatta bakıyorsun öyle bir şeylerde olmuyor...kafana yıldırım falan düşmesi gibi...
Tek düşündüğüm herkes, hepimiz farkındayız birçok şeyin ama nedense bu farkındalık bizi kurtarmıyor...ne kurtaracak o zaman...farkinda olduğun şeyi yapmaktan ne zaman vazgeçeceğiz....asla...
Gerekli şartlar altında en iyi insan bile katile dönüşür...imkansiz gelmiyor bana...hatta bu konuyla ilgili yapılmış deneyler var...
Aslında hiç üstün bir ırk falan olamadık...şeytanda bizdik meslekte.
Kalemine sağlık nesildaşım...cekirgesiz bir yazı oldu ama ...cok da güzel oldu..
Cekirgeyi seviyorum ben yanlış anlaşılmasın tabii ki.
Sağlıcakla
Yinsani
her şeye rağmen iyi kalabilmek dileğiyle..
yine de belirtmeliyim, istese de kötü olmayan insanlar da vardır , yani insan işte.:)
ekik olma penceremizden..
saygı sağlık ve huzurla.
black_sky
Güzel sözlerin için binlerce teşekkür inan ki nesildaşım demekten gurur duyuyorum her zaman seninle..
Eksik olmamak dileğiyle güzel insanlardan.
Sağlıcakla