- 417 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ACILAR ÇOCUKKEN YÜREĞE SAPLANIR!!! YAŞAMIMDAN BİR KESİT-1
Bilinçaltı deyip geçmeyeceksiniz,bilinçaltından öyle sular akar gider ki ama siz farkında bile değilsiniz,oysa bilinçlice yaptığımız çoğu davranışları onlar belirler.Yıl 1981 Kayseri Mimar Sinan Öğretmen Lisesi Ortaokul birinci sınıfta öğrenciyim. Kayseri’nin iklimi dikkate alındığı zaman benim yaşadığım büyüdüğüm ortamla hiç ilgisi yok.Ben sıcak bölge Hatay’da doğmuş büyümüş ve o günlere kadar ilçeden çıkıp vilayete bile bir defa sınava girmek için gitmiş biri olarak annem ve babamdan uzakta yılda bir defa tatili olan çok uzak bir yerde okul okuyorum.Yani içimdeki hasret beni yakıp kavururken,bir de Kayseri’nin o soğuk iklimi beni yüreğime kadar dondurmaz mı hayat çekilmez oldu ve Okuldan ayrılıp memleketime tekrar gitmek istiyorum, ancak Parasız Yatılı olarak orada okumaya başladığımız için noterden senetler yapılıyordu 6 yıllık, o senetlerin tamamını talep ediyorlar rahmetli babamdan.Ancak babam rahmetli bunları ödeyebilir mi ödeyemez mi o tedirginlikle memleketim Hatay’a giderek durumu babama anlatmak istedim.Okuldan bir haftalık izin aldım Pazar Örenden Pınarbaşı Birlik otobüsleriyle Kayseri Otogarına geldim.O dönemde Kayseri’den İskenderun’a çalışan sadece bir otobüs vardı o da Kent turizm otobüsüydü.Zaten akşama denk gelmişti Kayseri’ye ulaşmam doğrudan gittim otobüs yazıhanesine, saat kaçta İskenderun’a araba var dedim, araba 20 dakika önce kalktı dedi takriben saat da 18.50 civarıydı.Ben üzüldüm ve derin derin düşünmeye başladım, ama Adana’ya gece saat 22.30’da var dedi. Sen oraya bilet al zaten gece 02.30.ile 03.00 arası orada olursun, oradan da hemen İskenderun’a her an araba var atlar gidersin dedi.Kafama yattı ve bileti aldım yalnız İskenderun fiyatı ile arada sanki fark yoktu, ama ben paramı ona göre hesap ediyordum.Peki Adana’ya gittim, ya araba yoksa havada soğuk tam kışın ortası, sabaha kadar orada ne yaparım diyerek düşünürken otobüs saati geldi dayandı.12 yaşında daha ilk okulu yeni bitirmiş köyünden okula, okuldan köyüne gitmenin dışında bir yer görmemiş ama kendince uyanık olduğunu düşünen ben,benden daha uyanıkların olabileceğini hiç aklıma getirmiyordum.(!) Otobüse bindim geçtim pencere kenarı takriben ilk beşinci koltuk falandı tam da Şoförün arkasındaki sırada yer alıyordu.Yanıma iri yarı yaşı o gün hatırladığım kadarıyla 60 ile 70 yaşlarında uzun sakallı kafasında külahı elinde 99’lu tespihi olan biri geldi ve oturdu, bir yandan tespih çekiyor bir yandan da benimle konuşmaya çalışıyor,annen baban yok mu yanında, kiminle gidiyorsun dedi, ben buralı olmadığımı Pazar Örende okuduğumu Hataylı olduğumu söyledim.Ama otobüs gece yarısı Adana da olacak orada ne yapacağımı nerede kalacağımı beni kimsenin gelip alıp almayacağını sordu, hayır öyle bir tanıdığım yoktur.Otobüs varsa Hatay’a geçeceğim yoksa otobüs yazıhanesinde sabaha kadar bekleyeceğimi sabahta otobüsle memleketime oradan da köyüme gideceğimi söyledim.Aramızdaki konuşmalar gittikçe duygusal bir içerek almaya başladı ve sakallı dede bana acıma tavırlarıyla yaklaşarak, olur mu evladım ben seni orada tek başına Adana’da garajda bırakamam, burası Adana İnsanın başına gece her şey gelebilir dedi.Ben de bu konuşmaların yüreğime dokunan hisli ve büyülü yanlarıyla bayağı büyülenmiştim.Nihayet yolculuk Adana’da tamamlandı gece yarısı otobüsten indik hacı dede beni bırakmıyor olmaz evladım ben kanalın öbür yanında ucuz oteller biliyorum oraya gideriz ben senin oda masrafını karşılarım orada birlikte kalırız, sabah olunca ben seni garaja getiririm oradan gidersin dedi.Ben hayır olmaz benim param beni ancak köyüme götürür başka imkanım yok diye diretmeme rağmen, sen parayı düşünme onu ben halledeceğim diyerek kolumdan tuttu gece boyunca kanal boyundan yürüyerek bir kaç otel gezdikten sonra nihayet bir yerde demirledik.Gittiğimiz yolları benim tekrar bulabilme imkanım yoktu çünkü oraları ilk defa görüyordum ve bu dede beni nereye götürüyor diye de, hep endişe taşıyordum.
Otele girdik, gece uykulu uykulu 25- 30 yaşları arasında o günün şartlarında tanımlayabildiğim genç biri resepsiyonda bankoya kafasını koyup uyurken birden kalktı ve buyur amca hoş geldiniz dedi.Bizim dede,hoş bulduk evladım bana bir kişilik yer lazım yeriniz var mı dedi.Ya bu çocuk kim, seninle değil mi dedi,hayır o otobüste benim yanımda oturuyordu,kalacak yeri yokmuş arkama düştü geldi, ben onu tanımıyorum ama sen ona yardımcı olursan o da sana bağlı dedi.Genç tekrar sordu bu çocuk böyle mi geldi gerçekten, evet evladım, şimdi namaz kılacağım sen bana inanmıyor musun dedi.Tamam amca olur bir bakayım boş oda var mı dedi,O zaman bizim dede sen bana abdest yerini ve bir de namaz kılacağım yeri göster, yatsı geçecek dedi ve gitti ben ağlamaya başladım.O genç dedi ki, niye ağlıyorsun, ben bununla kalmam, beni buraya böyle getirmedi ısrarla kolumdan tutarak getirdi dedim.O zaman bana nereli olduğumu sordu, ben de Kırıkhanlıyım dedim, o zaman niye canını sıkıyorsun biz abi kardeşiz, bende buralıyım aynı yerli sayılırız ben sana yer ayarlayacağım, ama parasını o sakallıdan alacağım dedi, ben olmaz hayır ben burada beklerim sabah’ta giderim dedim ve ağlamaya devam ettim, kalktı geldi boynuma sarıldı lavaboya götürüp elimi yüzümü yıkadı kolonya verip beni sakinleştirdi.O zamana kadar bizim ihtiyar namazını kılmış geldi.Benim yeri ayarladın mı dedi,evet amca ayarladım odamız büyük ama tek kişilik özel oda dedi.Peki çocuğu ne yapacaksın diye sorunca, senin oda geniş istersen ben oraya bir ranza bırakacağım o da senin odada yatsın herhalde seni rahatsız etmez dedi.Yok yok yeter ki yatacak yer bulsun dedi.Tamam amca siz beş dakika bekleyin ben hemen ayarlayıp geliyorum dedi, gitti ve bir iki dakika sonra geri geldi.Tamam amca, geçmiş gün fiyatı neyse o rakamdan bayağı fazla aldı,dede itiraz etti falan, yok dönüş olmadı.Nihayet çıktık odaya zaten yorgun bitkin ve çok ağır bir duygusallık içindeyim kafama battaniyeyi çektim ve yattım.Sabah kalktım ilk işim hacıya beni garaja bırak dedim.O da kalktı ama ben daha geç çıkacağım işim öğleye doğru, halledip Kayseri’ye geri döneceğim, bu saatte nereye çıkayım falan dediyse de direttim o zaman kalktı ben onu aşağıda bekledim.O arada Oteldeki o genç ben senin paranı ondan aldım böylelerine bu şekilde davranmak gerekir hem seni getirmiş hem de burada satıyor, ona hiç acımamak lazım dediyse de, ben onun sakallı halinden dolayı içimde onun asla yanlış düşünmeyeceğini o yine benim için, öyle yaptığını anlatmaya çalışsam da,genç senin bildiğin gibi değil,ben fiyatı fazla söyleyerek aldım, yoksa o senin paranı vermedi yani senin ücretini de ondan çıkarttım dedi.neyse anlamasam da bir nebze rahatlamıştım.Geldi ve haydi gidiyoruz dedi,benim içimde hala acaba dede bir yere girelim bir çorba içelim falan der mi diye içimde güzel duygular beslerken,bir yere geldik aha şu gördüğün yer garaj,yolun o yanına geç orada araba bulursun dedi ve uzaklaştı....Ben ise o an yeniden ikinci şoku yaşamanın etkisiyle gözleri yaşlı bir halde firmayı aramaya başladım ve sonrası.....Devamı sonra/25.04.2020/Erol Kekeç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.