Büyük Plan
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Geçen haftadan sonra ülkemizde gündeme mevzu olan bazı olaylardan sonra yazımı biraz olsun değiştirdim.
Birkaç gün önce yazılı basında başlayan iddiaların akabinde yersiz atışmalara dönüşen bir “ Kur’an ve Silah ” “ Yemin ” tartışmalarının kesilmemesi biraz olsun sinirlerimi gerdi ve bu nedenle yazımın bir bölümünü değiştirmek zorunda kaldım.
"Ben şunu bilirim” kavramından hiçbir zaman uzaklaşmamışız, bunu rahat bir şekilde gözlemliye biliyorum.
Ben bu şekilde konuşmadan nasıl bir yorum getirebilirim bu karmaşaya. Ben, "Bu böyle değil miydi?” demekle yetinebilir miyim? Ya da ’budur’, ’böyledir’, ’tamamdır’ gibi vurgulu tümceler kullanılmalı mıdır?
“Kur’an”, İslamın ve Müslümanların temsili bir varlığıdır. "Silah" (Tabanca) askerin namusudur bir bakıma. Şimdi şu aşamada bu cümleye dikkat çekmeli. İki gün önce yapılan bir tartışma programında “Yemin Töreni" hakkında çeşitli yorumlar yapılıyor ancak bir türlü bu cümle kullanılmıyor. Tüm bencilliğini bir yana bırakıp, “Bu işin doğrusu budur arkadaşım,” diyen bir kul çıkmıyor. Bir Yemin Töreni’nde Kur’an ve Silah’ın kullanılmasında ne gibi bir sakınca olabilir. Sen bir Müslüman değil misin?
Biz biliriz ki, bazılarının bilmediklerini, bilemedikleri halde bildiklerini iddia edip ve kendilerini bile buna inandırıp bir takım görüşler ve dolanlar ile Medya’da bu iğrenç ideolojilerini masum halkın beynini yıkamakta kullanmaktan utanç duymuyorlar.
***
Geçen haftaki yazımda, son çeyrek yüzyılda dünya genelinde toprak kavgasının bölünmeden asrı tamamlayan tek toprak bütünlüğünün Türkiye olduğundan bahsetmiştim.
Sessiz ve derinden yok edilen “Milliyetçi” kavramının, Türkiye de yeni bir tanımlamaya gidilmesine yol açmış gibi gözüküyor. Bakınız: 2005 yılında “Kuvayi Milliye Hareketi Derneği" kurulmuş. Bunun akabinde 2006 yılı aralık ayında “Kuvva-i Milliye Hareketi Derneği" kurulmuş. Herkesin aklına Hrant Dink cinayetinden sonra bu derneklerin işlevselliği azaldı sanmasın ya da kimse bu cinayetten sonra bu derneklerin oluştuğunu sanmasın. Öte yandan bu oluşumun bir nebze yara alması aslında yenilenen bir oluşumun habercisidir. Bununda farkında olan kimseler yok.
Gündemdeki bu karmaşa hakkında yorum yapamadan geçemedim. Gözlemlediğim bir başka konu aslında hemen bu tartışmanın ve olayların paralel doğrusunda ve aslında günümüzde dünyada yaşanan karmaşanın içinde büyük bir ölçüde yer aldığımızın kanıtıdır.
Türkiye üzerinden yapılan planlar ve oyun tezgahları bizim köşemizde buna cambazlık diyorduk. Bu güne kadar yaşanan değersiz ya da değerli olayları hatırlamak yerine kısaca gözlerinizin önüne getirmemiz yeterli. Yıllardır bitmeyen PKK sorunu, Ermeni soy-kırımı, KKTC sorunu bunlar başı çekenler. Bazı bilgiler üzerine bu konularda dönen cambaz oyunların nedenini görelim.
ABD’nin yıllar boyu çabaladığı Dünya genelinde “1000 devlet oluşturma” hedefi dikkat çekiyor. Dünyaya tek hakim ve büyük devlet olarak kalacak ve istediğini yapabilecektir. Bu hedefin ilk planlarından biri "Büyük Ortadoğu Projesi".
Geçen hafta bahsettiğim bölünme ve Dünyadaki başlıca cambazlıklardan hatırlayabiliriz.
Sovyet’lerin dağılmasına kadar her detay önemlidir.
Ülkemizin Güneydoğusunda Kuzey Irak bombası var. Başlıca sorunlarımızdandır. Yıllardır planlanan bir oyunun parçası haline gelmiştir. Dış güzleri bırakın bir yana içimizden bile bu oyunun parçaları olan cambazlar kendilerini göstermişlerdir
Hemen Ege ve Akdeniz ile Akdeniz’in batısında. Rum ve KKTC sorunu yıllardır bitmeyen bir hesap ve bir türlü sonuçlanamayan karmaşa. Gerçekten bu bölgede bir sorun var mıdır? Sorun var ise çözülemeyen nedir? Sorun yok ise o zaman anlamalıyız bunun esasında Ülkemiz üzerinde kullanılan tamamen art niyetlerin belirtisi olduğunu.
Çoğu insanımızın farkına varmadığı Bulgaristan üzerinden sinsice ülkemize yönlendirilen talimatlar.
Ermenilerin yıllardır ülke yeminlerinde geçen şu sözcüğe dikkat çekmek istiyorum; ”Türkiye’nin Dörtte Üçü’ne sahip olmak uğruna...” bu yemin nasıl açıklanır? Bu zamana kadar ben dahil bilen birileri var mıydı bunu. Sayın Vural Savaş bizzat bir programda bu yeminden bahsetmiştir.
"Kafkaslarda neler oluyor. Bizimle bir alakası var mı?" demeyin. Ülkemizin hangi komşu topraklarında ya da en yakın bir toprak bütünlüğünde yaşanan sorunlar ilerde karşımıza çıkacaktır.
Kimse sanmasın Türkiye 1919 yılından farklı bir dönem içerisinde değil. Dünya bu dönemde değil ki. Artık sadece savaşılıp topraklar alınıp iş bitmiyor. İnsanlar para ile, iğrenç ideolojiler ile kandırılıyor. Aklı olanların beyni çalınıyor bu zamanda.
Herkes hain elbiselerini çıkarsın ve gidişatın farkına varsın. Cambaz dünya, bölünen bir ülkenin izleyicisi olmasın...
Bu hafta Cambaz Aşklar’dan bahsedemedim. Önümüzdeki hafta kesinlikle okuyabileceksiniz.
Genchaberler/köşe
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.