- 377 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CHARLES DİCKENS
İngiliz romancısı Charles Dickens, 1812 yılında dünyaya geldi. Küçük bir memurun sekiz çocuğundan ikincisi olan Dickens’in çocukluğu çok sıkıntılı geçti. İlerde yapıtlarına tükenmez bir kaynak olan o günlerin acılığını ancak okuma tutkusu ve kız kardeşi Fanny’nin sevgisi gideriyordu. 1823’te Dickens ailesi Londra’ya terleşti. Ama Dickens’in gırtlağına kadar borçlanan babası hapse mahkum oldu ve üç ay Marshalsea cezaevinde yattı. On ikisine basmış olan Charles ayakkabı boyası yapan bir fabrikaya girdi ve kutulara etiket yapıştırmakla görevlendirildi. Pazar günlerini ailesiyle birlikte cezaevinde geçiriyordu. Bu dönem, gelecekteki romancının ruhunda derin izler bıraktı. Londra’nın en yoksul çevrelerinden edindiği izlenimler sonradan romanlarında acı sahneler biçiminde yer aldı. Babası cezaevinden çıktıktan sonra, aile 1827’ye kadar iyi kötü yaşayıp gitti. Bu tarihte Dickens bir noterin yanına girdi. Orada stenografiyi öğrenmesi hayatında bir dönüm noktası oldu, Morning Herald gazetesine stenocu parlamento muhabiri olarak girdi. Yine o günlerde Maria Beadneli adında bir banker kızına tutuldu, fakat kız bu yoksul aşığa yüz vermedi. Fakat Dickens artık yolunu bulmuştu: yazı yazıyordu. Gazetede fıkraları çıkmaya başladı ve 1835’te iki ciltlik ilk kitabını yayınladı. Kitabın adı, Boz’un Skeçleri idi. Dickens, 1836’da Catherina Hogarth ile evlendi; baldızı Mary’yi de yanına aldı. Ama ertesi yıl bu kızın ölümü, onu iyiden iyiye sarstı. Bundan sonra karısının öteki kızkardeşi Georgina evlerine yerleşti ve romancı üzerinde gittikçe aratan bir etki yapmaya başladı. Boz’un Skeçleri’nin kazandığı başarı yüzünden Dickens, sipariş üzerine 1837’de Mister Pickwick’in Maceraları’nı fasikül biçiminde yayınladı. Bundan sonra yapıtlar birbirini kovaladı, bu yapıtlar o kadar beğenildi ki, Dickens dünyanın en sevilen yazarlarından biri oldu. 1838’de yayınladığı Oliver Twist’te’’workhouse’’ lardaki ağır çalışma koşullarını anlattı. 1838’de çıkan Nicholes Nickleby’nin Maceraları Yorkshire okullarında yapılan kötülükleri anlattı. 1840’ta yayınlanan Antikacı Dükkanı’nın başlıca kahramanı mutsuz Nell’dir Dickens’in kendi hatıralarının geniş ölçüde yer aldığı sonraki üç yapıt ise mutsuz çocukluk çağının romanıdır. 1840-1841’de Amerika’ya yaptığı yolculuk Dickens’i büyük bir düş kırıklığına uğrattı. Orada bir demokrasi bulacağını sanıyordu; oysa kölelikten yana, hoyrat bir toplumla karşılaştı: izlenimlerini Amerikan Anıları adlı kitabında dile getirdi. Bu arada , 1841’de Barnaby Rudge adıyla tarihsel bir roman yayınladı. Bu kitap konusunu, 1870’de Papaya karşı patlak veren ayaklanmalardan alıyordu. Yine The Life and adventures of Martin Chuzzlewit’in Hayatı ve Maceraları adlı yapıtında Amerika’ya çattı ve İngilizlerin iki yüzlülüğünü gösterdi. Fakat Dickens, bir bunalım geçirmekteydi; buna karın verimliliğini sürdürdü: Bir Noel Şarkısı, sosyal adaletsizliklere dokunan Çan Sesleri,Ocak Böceği, adlı yapıtları, 1843-1845 yılları arasında yayımlandı. Dickens, 1945 yılında İtaya’ya gitti. Bu Avrupa kıtasına yaptığı gezilerin başlangıcı oldu. 1846’da Daily News adıyla bir gazete çıkardı. Dickens’in ilk romanları mutsuz çocuk temasını tüketmiş değildİ. Tazeliğini;canlılığını yitirmeyen anıları Dawid Copperfield adlı yapıtında büyük bir yer tutar. 18498’da yayınlanan bu romanı Kuvvetli Ev, Sıkıntılı Günler, Küçük Dorit izledi. Bu birbirindeb güzel romanları Dickens, 1849-1857 ılları arasında yazdı. Aktrist Ellen Ternan’a aşık olan yazar, 1858’de karısından ayrıldı. Ama karşılıksız olan bu sevgi ona mutluluk getirmedi. Uğradığı düş kırıklığı sonraki iki romanında sezilir: Büyük Umutlar ve Ortak Dostumuz...Dickens, 18780’te öldüğü zaman geride yarım kalmış bir roman bıraktı: Edwin Drood’un Esrarı. Böylesine verimli bir yazar olan Dickens’in yapıtları kuşkusuz ki kusursuz değildir. Ama çalakalem yazdığı romanlarında, insanı sürükleyen tükenmez coşkunluğu, çoğu zaman da gerçek hayatı verir. Dickens’, romanlarındaki o ateşli sevgi dolu gerçekliği, güçsüz ve mutsuz insanların hayatına eğilişi,insanseverliği, alaylı nükteleri ile bütün bir kuşağı güldürüp ağlatmasını bilmiştir.
Yazımızı 1870 yılında ölen büyük romancının bir sözüyle bitirelim:
’’Zihinsel enerjim ve anlatım gücüm yettikçe, zulmün ve baskının her türlüsüne saldıracağım.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.