- 624 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BURCU BURCU EKMEK KOKUYORDU
Gerçekten zaman mı değişti, yoksa biz mi değiştik, ihtiyarladık bilmiyorum.
Bundan çok çok yıllar önce ilkokula bile gitmeyen bir çocuk vardı. Evin tek oğlu olmasına rağmen o yaşlarda evin erkek işlerini yapması isteniyordu. Özellikle bakkal alış verisi ona aitti. O zamanlar market diye bir şey yoktu şehrimizde. Belki çok güzel bakkallar olsa da çarşıda, market değildi hiç biri.
O çocuğun eline annesi bozuk para tutuşturur, kaç ekmek alacağını da söylerdi. Ama bizin oğlan bakkala gitmişken kendine de bir şey almak isterdi. Babası sabah işe giderken annesine çocuğun harçlığını da bırakır, o da bunu bilirdi. Annesi bu harçlık konusunda gayet titiz davranırdı. Öyle tek oğlan şımarmasın, çok para harcamaya alışmasın derdi hep. Derdi de yine de bir eline ekmek parası diğer eline de harçlığı tutuştururdu.
İşin garibi bakkala giden çocuk ekmek için ayrılan parayı uzatır, sonra da harçlığı ile leblebi veya çekirdek almam için saklardı parasını. Nasıl olursa olur bakkal ekmek için ayrılanı yetersiz bulur diğer elindekini de alırdı. Çocuk mahzun, üzgün bir şekilde eve döner, ağlayımlı bir sesle durumu annesine anlatır, anne parayı düşürmüş olabileceğini, üzülmememsi gerektiğini söylerdi hep. Bu olay pek uzun sürmedi elbette, çocuk bir müddet sonra anladı olanı biteni. Ve annesinden ekmek için verdiği parayı tam vermesini istedi.
Ben aslında bu anıyı değil, bakkaldaki ekmek dolabını anlatacaktım. O yaşlardan kalmadır bende ekmek tutkusu.
Bizim bakkal yaşlı bir adamdı. Ekmek dolabı da hemen kapının arkasında dururdu. Çamdan yapılmış, boyanmamış, üstten açmalı bir dolaptı. Dolabın kapağını açmasanız da o ekmek kokusu burcu burcu kokardı. Hatta içi boş bile olsa yine ekmek kokardı doluymuş gibi. Öyle güzel bir hatıradır ki bendeki ekmek dolabı, ne zaman ekmek almaya gitsen o dolabı, o kokuyu hatırlarım ve ararım. Ama ne yazık ki artık ekmekler öyle kokmuyor. Hatta hiç kokmuyor. Kokmayan sadece ekmek mi ? Lokantalar kebap kokardı, baharatçılar kahve kokardı, karabiber kokardı. Leblebicilerin önünden sıcak leblebi kokusundan geçilmezdi. Kaç defa hiç canım istemediği halde o kokudan ayaklarımın beni leblebiciye götürdüğünü bilirim.
Sadece dükkanlar değil mahalle kokardı. Bağbozumu geldiğinde tüm sokaklar pekmez kokardı. Bağlardan getirilen odunların kokusu eşliğinde akpekmez yapan kadınların pekmezi köpürtmek için elleriyle çıkardıkları “lak lak” seslerini duyardınız.
Tek katlı evlerin yanından geçerken mutfaktan gelen kokularla o evde ne piştiğini bilirdik. Patates kızartması kokardı bazen, eve gidince annemden patates kızartmazı isterdim.
Anneler ane gibi bebekler bebek gibi kokardı.
Evler temizlik kokar, kadınlar sabun kokardı. Hayvan besleyen kadınlar süt kokardı.
İşte bu yüzden annemiz çok kokan ve komşuların canını çekeceğini düşündüğü yemekten komşuya gönderirdi. Dedem bağdan dönerken elma dönemiyse kokan elmaları çevredeki çocukları dağıttırırdı. Onların kokuyu alıp da canının çekeceğini düşünürdü.
Bugün yanına bile yanaşmayacağınız kokular da vardı, bize pek kötü gelmeyen. O zamanlar şehir içinde hayvan besleyenler vardı. Hayvanlar evimizin önünden geçer, kimi zaman evin önüne bırakırlardı dışkılarını, ama bu bizi rahatsız etmezdi. Rahmetli annem hayvanı olan komşulardan birikmiş gübreyi alır, onlara şekil verir, kuruturdu. Yıl boyunca da tezek dediğimiz bu yakacakları kullanırdık. Isınma amacıyla kullanılmasa da çamaşır kazanının altında kazanı kaynatırdı.
Kütüphaneler kitap kokar, mangalda et kokar, ekmek kokar, ilkbahar, sonbahar bile kokardı eskiden.
Ne oldu dostlar bu güzel kokularımızı kim çaldı? Onları alıp yerine parfüm koydular. Eskiden bedevadan kokladığımız şeylerin yerine şimdi para ile aldıklarımızı korka korka kokluyoruz.
Kötü koksa bile ara sıra gittiğimiz köylerdeki köy kokusunu bile özlemişim.
Ha siz bilmezsiniz değil mi köyü, köy kokusunu?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.