- 692 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
KAR TANELERİNİ DİNLEMELİ
Katreleşen zamanın son damlasında bırakılan gözyaşı..
Kumullara yazılan özlemin, bilinmeyen harflerde kıvranışı …
Eklenir dostluğun feryadına, eklenir iptidai fikirlere karşı koyamayaşına…
Gökyüzü sahilinde perdelenen bulutlar, bir kuş tüyü hafifliğinde salınarak yol alırlar… Bazen maviliklerin derununa,özlemin soluksuz bıraktığı nefeslerle dalarlar. Sonra kurşuni rengin kanatlarında bir pelerin olan güvercinin gözlerinden, gözlere akan ünsiyet kokulu selamın baharında, yeniden gökyüzü sahilinin açılışına koşarlar… Bir akasya rayihasında sahne perdeleri aralanırken ki gibi… Tatlı bir heyecan kıvamında, sırlı bir yol haritasında…Koşarlar..
Kuruyan bir gül yaprağında, pıhtılaşan kanın akışında, sığınılan taş ocağın başında…İzliyorlar…İzlemin özleme duçar kaçışında …Sevdaya hasredilen yılların ,hasrete yenik düşen bakışında…
Bilinmeyen adavetin bilinmez gerçekliğinden çekinen çehrelerin soğuyan elemlerinde, gözyaşları iri taneleriyle dizilir sessizliğin sustukça eskiyen ipinde…
Hissiyatın özgürlüğünde kısırlaşan kelimeler, yosun tutan dostluğun elindeler...Kelepçelerle kapanan cümleleri izlerler...Seyrin keyfine doyamayan rikkatsizlik abidesi kimseler...
Bekletilen cümlelerin, haykırılmak istenen hali… Anlamanın yokluğunda, dinlemek de neydi sorusunun cevabını bilmeyenlerde bir hiçti… Sadanın sahibi sanılan dostluğun dili , sert yamaçtan işitilen yankıların tezahürü değildi… Sadakat ışığında, dostluk sayfalarında, sevginin sulak alanlarında büyütülen bir dost eli hiç değildi…Sadanın hikmeti ise ,kelimelerin dilince yalnızlaşan, kendisiydi… Yalnızlığın edebiyatında kaybolan bedenlerden birisi…
Dostluk; setredilen kimliklerin ifadesi, el fenerinden yansıyan kıpırtısız bedenlerin bir gölgesi… Oysa dizilseydi kelimeler, belki de diz dizeydi o kimseler… Dinlerken anlamanın hazzına , izlerken acıların kahrına varabilirdi…Ah o kimseler..
Anlamın çerçevelerde gizlenip, anlaşılamamanın hüznü fotoğraflarda sararırken, şeker kamışındaki dostluğun saklanan benliklerden ürperişi, saydamlığın buğusunda zikzaklar çizerek, örümcek ağını yuva bilip sığınanlara selam ederek , kalın örtülerin altında mesnetsiz duraklara doğru yol alıyor…Karanlıklar bir hayli kararmışken...
Fotoğraf: Samsunun bir köyünden, kıymetliler kıymetlisinden.
ZEYNEP SENA DOĞANTEKİN.
YORUMLAR
Dostluk; setredilen kimliklerin ifadesi, el fenerinden yansıyan kıpırtısız bedenlerin bir gölgesi… Oysa dizilseydi kelimeler, belki de diz dizeydi o kimseler… Dinlerken anlamanın hazzına , izlerken acıların kahrına varabilirdi…Ah o kimseler..
çok güzel bir anlatım
dostluğu tarif edişiniz harikaydı
tebrikler dost kalem desem nasıl olur?
(: yazınız şiir olarak düzenlenirse çok güzel bir eser olur diye düşündüm
sevgilerimle...
ZSENADOĞANTEKİN
Yazılan,yazılamayan bu satırlar..
Bu güzel yorumunuz için teşekkürler dost kalem;)
Güzel bir gün diliyorum..
ZSENADOĞANTEKİN
"Oysa dizilseydi kelimeler,belki de diz dizeydi o kimseler.Dinlerken anlamanın hazzina , izlerken acıların yazısına varabilirdi.Ah o kimseler..."
Çok güzel bir yazı olmuş.Emegine sağlık..
ZSENADOĞANTEKİN
Birlikte;)
Teşekkürler.
"Bekletilen cümlelerin, haykırılmak istenen hali… Anlamanın yokluğunda, dinlemek de neydi sorusunun cevabını bilmeyenlerde bir hiçti… "
Kelimeler; zamanını, yerini ve insanını bekliyorlar.
Umarım dilimizdeki değil de gözümüzdeki ve gönlümüzdeki kelimeleri anlayan insanlara rast geliriz. Ve yine umarım o insanlar bizi doğru anlar...
Kalemine, yüreğine ve emeğine sağlık. Yine ve yeniden fazlasıyla güzeldi...
ZSENADOĞANTEKİN
Teşekkürler..
Hem fener hem de fenerden yansıyan kıpırtısız bedenlerden bir gölge olanlara sevgi ve özlem ile... Kalemine, yüreğine sağlık.
ZSENADOĞANTEKİN
Teşekkürler.
Sevgilerimle dost...