- 712 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
Kudret Narı Ve Kocaman Bir Anım
Öncelikle bu yazıyı yazmamda rahmetli annemin rolü büyük, sebebine gelince; onu dün gece rüyamda gördüm. Yüzüme gülümseyerek, elime olgunlaşmış orta büyüklükte kehribar rengi bir kudret narı verdi. Sabah uyandığımda kudret narı ile 55 yıl önce nasıl tanıştığım aklıma geldi ve sizlere yazıp anlatmak istedim. İstanbul Fatih ilçesine bağlı Ayvan-sarayın bir sokağı olan neşesinden asla ödün vermeyen özellikle de 2 günde bir çalgılı çengili, gelin hamamı sefalarıyla, kına geceleriyle ünlü Lonca! Bu üne anneminde dahil olması hayatımın güzel yıllarıydı, tekrar anımsamak ne mutlu, bir rüya ile kaleme gelen bu yazım için rahmetli anneme tekrardan gani, gani rahmet olsun..
Ayvan-sarayda otururken annem oldukça ünlü bir terziydi. Müşterilerinin çoğunluğu ise romanlardı. O muhitte gelin çeyizi diken bir kaç kadın terzisi varken, tercih daima insanın vücut ölçülerine bakarak pratik kesim yapan, başka bir terzinin bozduğu kumaşları yeniden giyilebilecek tarza getiren annemdi. Çocukluğum çok renkli geçmişti, bir zaman sonra annemin işlerinin yoğunluğundan babam Beyoğlu, Taksimde ki iş yerinden ayrılıp eşine, annemize yardım etmesi de eklenince Roman kızlarının çeyizlerini dikmek babama da nasip olmuştu..
Babamın ve annemin kadın terzisi olması bu anlamda yardımlaşmaları yönünden elbette mükemmeldi fakat annemin bir elbiseyi kesimi, provası ve dikip bitirmesi 3 günlük bir zamanı buluyorken, babam bir elbise tayyör veya manto için 1 ayını titizlikle vermesi! Annem ile babamın arasındaki farkı gözler önüne seriyor ve arada da olsa tartışıyorlardı. Tabiri caizse annem sürümden kazanıyor babam ise ağırdan alıp titizlikle çalışıyordu. Roman müşteriler - Turan abi bırak titiz çalışmayı, bize cafcaflı giysiler dansöz kıyafetleri dik, emeğin zayi oluyor be babacım. Tamam, Taksimden almış olduğun ücreti veremeyiz ama biraz üstün körü dik be abicim, senin sanatın tek Taksim de Beyoğlu’nda elit yerlerde geçer diyerek babamı samimi konuşmalarıyla onura ederlerdi..
Babamdan hiç çekinmezler, odaya şak şak diye parmaklarını şaklatarak, göbek atarak girerlerdi, şimdi gözümün önüne merhum babamın tebessüm ederek başını önüne eğmesi gözlerimin önünde. Normal elbiseyi 3 günde bitiren annem, dans elbiselerinde büyük efor sarf ederek bazılarını bir haftada bazılarını da bir ayda bitirebiliyordu. Annem babamla konuşurken bende dinliyordum. Annem, babama - Hayatım, oryantal elbiseler çok meşakkatli, Gülsen’den dahi medet ummak beni üzüyor, bak işlemesi için geçenlerde bir genç bayan geldi, 3 saatte kesme boncuk ve pulları çok çekerek dans elbisesinin göğüs kısmını mahvetmiş, ne yapacağız şimdi, sahibi çakıl gazinosunda sahne alacak!
Babam - Gülsen, dans eden o ablaya eczaneden telefon et nazikçe konuş, hemen gelsin. Babamın dediğini yapıp dansöz ablaya telefon ettim, tamam geliyorum, dediğinde mutlu olmuş koşarak anneme haber vermiştim. O abla geldiğinde annem - istersen kumaş parasını öderim kıyafetin üst tarafı öyle pot içinde ne dersin? Çengi kız anneme - Canın sağ olsun ablam, senin emeğinle bu güzel dans kıyafetleriyle, ben gecede tam 3 sahne alıyorum, boş ver ben onu öyle de giyerim dediğinde annemin o sanatçı ruhunun ağır basıp o gece sabaha kadar uyumayıp tüm işlemeyi yani, dans giysisinin üst tarafını komple payetlerle işleyip yaralanan kumaş izlerini kaybetmesi taktire şayandı. Yoksa oryantal kumaşın fiyatını serde ödemek vardı. Korkulan olmamıştı, oryantal abla kıyafetini çok ama beğenmiş 2 kat ücreti ödemeyi kendisi teklif etmişti..
Arkadaşın arkadaşı var hesabı, evimize haftada bir çengi geliyor yalvar yakar, lütfen diyerek hatta yüksek ücret vererek annemi razı ediyorlardı. Bu arada bende büyüyüp ekmeğimi boncuktan çıkarıyordum :) Romanlar anneme - Kızın çok güzel kendini geliştirmiş, işlerken görmeseydik inanmazdık derlerdi. Yine böyle bir dans giysisi provasında; Kusura bakma Turan abi, senin yanında soyunup dökünüyor-uz sadece arkanı dönsen yeter diyorlardı, babam nezaket ve saygı gereği diğer odaya giderken ben babamla beraber odadan çıkardım. Çengi kızlar Turan abi kızını da al gel, giyindim deyip babama seslenir ama bana fırça atmadan da duramazdı - Kızım sen iyi misin, bizim cinsten değil misin? Bak erkek kardeşine senden küçük ama odadan hiç çıkası yok, yoksa sen babanı çengilerden mi kıskandın? Yok, kıskanma gülüm baban bizim öz abimiz olsun deyip samimi bir tebessümle konuşurlardı. Artık annem de onların bu yalın haline o kadar alışmıştı ki kızmak ne kelime, onlara tebessümle karşılık veriyordu..
Annem bana dönerek, beni yumuşatma çabasındaydı, hakikaten babamın kıskanç bir evladıymışım. Bana - Kızım elin çok yatkın, sana boncuk ve pulları verdiğimde yaşından büyük maharetle üstesinden geliyorsun, eğer gösterdiğim tarzda işleme yaparsan sana 20 lira vereceğim derdi. Onlara yani dansöz kıyafeti diktirip sırf bize iki göbek atıyor diye küsme bu onların sanatı, şayet ekmek yiyorsak romanların payı büyük. Ancak büyüdüğünde anlarsın. Anneme - Provaya her gelene kızdığımı gördün mü anne, ben daha kapıyı açmadan göbek atan çengi kızlara kızıyorum! Annem bana kızarak - Bırak şu yersiz kıskançlığı sen derslerine yoğunluk ver, eline ekmeğini alanı da yargılama, biz terzilik yaparız, bir diğeri dansözlük, herkes doktor mühendis avukat olacak diye bir kural, kaide mi var, dedim ya büyü bakalım sen ne iş yapacaksın deyip merhume valideyi fena kızdırmıştım!
Annemin orta yaşlı bir kadın müşterisi vardı. Annemin romatizma ve mide rahatsızlığını bildiği için, kendi evinde zeytinyağı ile hazırlayıp getirdiği Kudret narını o gün görmüştüm. Kudret narının özelliğini saymakla bitirememiş, bin yıllık tarihçesinin olduğundan bahsetmişti. Kardeşlerimin dizine bakarak - Fethiye hanım, çocukların dizleri cam kesiği mi? Getirdiğim zeytinyağlı karışımdan sür hemen iyileşir anam az buzda değil 3 tane erkek çocuk bunlarla nasıl baş ediyorsun, birde kızın var etti 4 dediğinde rahmetli annem kadına - Çocuklarımın en büyüğü iyi ki kız, o benim sağ kolum oldu, çocukları ona gözüm kapalı emanet ediyorum, sokakta, okulda evde. Orta yaştaki hanım, annemin
isteği üzerine, ne zaman kudret narı getirse ona teşekkür edip ona poplin kumaştan ya bir elbise dikiyor veya kaşmir kumaştan bir bluz, böylece alanda memnundu verende! Bizim kudret narı macunları o hanımdan biz muhit değiştirene kadar ’’al gülüm ver gülüm’’ gelmişti..
Çarşamba, Fethiye muhitine taşındığımızda bazı müşteriler, bizim adresimizi kolay bulamadıklarından bazıları da uzak olduğundan annemin terziliği yavaş yavaşta olsa onun isteğiyle sona eriyordu. Annemin el lezzeti Antep yemekleriyle buluşmaya görsün, marifetini inanılmaz döktürürdü. o çok yoğun çalışmayla geçen Ayvan-sarayda dahi yemek yapmaktan yılmaz en az üç değişik çeşni yapardı. Çarşamba, Fethiye de tam bir mutfak şefi olmuştu, annemizi maddi yönden destekliyor, ne istersek onu yapıyordu, arada bana kudret narını gösterip babanla her sabah birer kaşık yedikten sonra yarım saat bekleyip kahvaltı yapıyoruz. Baban Taksimde ki kendi işine, bende ev işi, çarşı pazar ve mutfağa diyordu. Demek ki rahatlamak adına böylesi olmalıymış. Babama Taksim hattı yolu görünmüş eski iş yerine yine Turan usta olarak dönmüştü..
Kudret Narı Hakkındaki Bilgiler :)
Kudret narının ana vatanının Asya olduğunu duymuştum ama Hindistan olduğu da ayrı varsayım. Karay-ip adalarında, Amazon, Doğu Afrika, uzak doğu hatta güney Amerika da da yetişmekte olduğu bilgisine ulaştım. Kabakgiller familyasından, yaz aylarında sarı renkte çiçek açıp olgunlaşır. Hamken yeşil olgunlaştığında kavuniçi renkte pürtüklü, girintili çıkıntılı 8 ila 15 santim boyundadır. Demir, kalsiyum, fosfor, ve B vitaminleri, aynı zamanda yüksek oranda E vitamini ve kaliteli protein içerir. Hemoroid ten, öksürük kesici, ateş düşürücü, bağırsak kurtlarına, bağırsak tembelliğine, kısırlığa, ülsere, gastrite, karaciğer bozukluğuna, hücreleri yenilemesine, ek-sema ve sedef hastalığına, iltihap yaralarına, yanıklara, şeker hastalığına, kolesterole ve en önemlisi de (kansere fayda sağladığı) TÜBİTAK tarafından kabul edilmiş. Türkiye’de ise Kudret narının yetiştiği şehirlerden Bursa ve Çanakkale ilini duydum..
YORUMLAR
Yüreğinize sağlık efendim.
Son harfine kadar okumak nasip oldu.
Hani okudukça okuyası gelirya insanın. İşte o minvalde anlamı anlatımı oldukça guzel; sürükleyici, etkileyici ve bilgilendirici bir yazıydı.
Aldı götürdü maziye.
Mevla gani gani rahmet eylesin.
Saygı ve hürmetlerimle...🙏🙏🙏
Gülsen Tunçkal
Merhume annem ve merhum babama dilediğiniz rahmet kadar sizinde bu dünyadan göç edenlerin-ize gani, gani rahmet olsun, şayet yaşıyorlarsa da ömürleri uzun ve sağlıklı olsun..
Selam, saygı ve hürmetlerimle..
Yıllar öncesini anlatmışsın sevgili kardeşim. Annen ve baban. Nur içinde yatsınlar.
Romanlar neşeli insanlar. Öyle güzel anlatmışsın ki. Sanki oynayarak dükkana girişlerini bir film gibi seyrettim.
Kudret narı benim gençliğimde Bursa'da köylü pazarında satılırdı. Şimdilerde yine satılıyor mu bilmiyorum.
Serap hanım'ın da yorumunu okudum. Ne güzel yararlı olmuş anlattıkları. Kendisine teşekkür ediyorum.
İyi ki böyle düşünerek yazmışsın kardeşim.
Keşke daha fazla insana ulaşsa bu yazın.
Birebir yaşanmışlıklar var. Ben şahsıma kudret narının faydalı bir ilaç olarak kullanıldığını biliyordum ama ilk kez bu kadar detaylı bilgi sahibi oldum. Çok teşekkürler.
Ellerine sağlık.
Gözlerin için şifalar diliyorum.
Cümlemize Rabbim sağlık sıhhat versin.
Sevgilerimle.
Gülsen Tunçkal
sonuçta ilkokul üçe gidiyordum .. Annem ve babam birbirlerini çok severlerdi, 4 kardeşte sevgi arsızı gibiydik, anne ve babamın dizinin dibindeydik hocam. Kudret narının tohumlarını rahmetli annemde yarım asırdan beri varmış, yani taaa bizler çocukken, saklamış, ilk çocuğum olduktan sonra nereden aklına geldiyse, bana - Gülsen Bende kudret narının tohumları var, Danimarka da saksıya dikersin demişti, inanın halen saklamak tayım, bakalım ne zaman ekeceğim, ektiğimde çıkmazsa üzülürüm doğrusu :(( Kudret narı Çanakkale ve Bursa da fazlasıyla dikiliyormuş, aklıma gelmişken şeker hastası olanlar zeytinyağı içerisinde olan karışımı tüketmeli, balla karıştırılmış olanı değil.. Evet Serap hanımında deneyimleri olmuş, sizinde, iyi ki yazmışım diyorum.. Dönüp dolaşıp romanlara geliyorum, inanılır gibi değil, Antepli olmasaydım herhalde Roman olurdum :)) Sizinde yazdığınız gibi Allah cc gözlerime şifa versin de hep yazayım, aminnnn.. Okuyan yüreğine sağlık sevgilerimle, iyi akşamlar dilerim..
Başlık çok ilgimi çekti, çünkü bu konuda yaşanmışlıklarım var.
Haklısınız, Bursa'da her köy insanı kudret narını bilir. Hıdırellez gecesi yarım yasin okuyarak ekerler, 'büyüdükçe gökte tamamlanır' diye bir inanç taşırlar.
1970'li yıllarda babamın bir iş arkadaşı bu tavsiyeyi mal sattığı romen bir hanımdan dinleşmiş. Hanımı mide kanseriymiş. Götürmedikleri doktor kalmamış. Maddi durumları yüksek seviyede olduğu için en sonunda İsviçre'de bu konuda çok ünlü bir doktor bulmuşlar, randevu almışlar. Ön görüşmede doktor, midenin tümünü alacağını, bundan sonra sadece hortumla beslenebileceğini ama yaşamasını garanti edebileceğini belirtmiş, onlar da kabul etmişler.
Bu süreci iş yerinde bir arkadaşına anlatırken duyan müşteri, kudret narını önermiş. Hiç duymadıklaı için önce kuşkuyla dinlemişler, ardı arkası kesilmeyen ısrarlardan sonra araştırmaya ve sonra da kullanmaya karar vermişler.
Bir süre sonra bizi ziyarete geldiklerinde iki aile Uludağ'a yemeğe gitmişlerdi. Hanımın hiçbir mide sorunu kalmamış, rakıyı sek içiyordu.
Birkaç yıl sonra babamı kaybettiğimde büyük acılar yaşadım, bir seferinde fenalaşıp hastaneye kaldırıldığımda 'mide kanaması' geçirdiğim söylendi, ilaçlar ve perhizler verildi.
Altı aya boyunca günde 21 hap kullandım, aç karnına - yemek arası - tok karnına içtiğim sıvılar hariç!.. Bu sürede sadece haşlanmış patates, pötibör bisküvi ve süt tükettim. Buna rağmen altı ay sonra ikinci ve çok daha büyük bir kanama geçirdim, midemin o bölümünü almaya karar verdiler. Yaşım on dokuzdu!..
Bu sürede annemin aklına bu gözlemi ve ailenin anlattıkları geldi. Bütün ilaçları bıraktım. Gece yatmadan önce ve sabah kalvaltıdan en az bir saat önce zeytinyağında bekletilen kudret narını balla karıştırarak tükettim.
Ağrılarım bitti, yavaş yavaş perhizlerimi de bıraktım. Doktora gittiğimizde çekilen röntgende midedeki yarayı görmeyince 'siz ne yaptınız?' dedi, annem de anlattı.
Doktor: "Size gerçeği söyleyeyim, her ilaç biraz zehirdir. Bunu bildiğimiz için biz çok kullanmayız ama reçeteye de 'kudret narı' yazamam ki!.. Siz doğruyu bulmuşsunuz, devam edin." dedi.
Yıllar içinde hayat beni her türlü sınadı!.. Bu kadar badireye rağmen benim bir daha mide ağrım hiç olmadı.
Hâlâ döneminde bahçelerimizde yetiştirdiğimiz kudret narını kavanozlar dolusu yaparım ve sorunu olduğunu duyduklarıma ulaştırmaya çalışırım. Bunun bir diğer adı da 'Lokman Hekim'in ilacı'dır.
Yazıda andığım hiçbir büyüğüm hayatta değil. Sizin büyüklerinizle beraber hepsinin ruhu şad olsun. Bu vesileyle tecrübemi paylaşmış oldum.
Paylaşımınız için teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 7/6/2020 8:08:09 PM zamanında düzenlenmiştir.