- 1795 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
HAYATIN RENGİ
𝐇𝐀𝐘𝐀𝐓𝐈𝐍 𝐑𝐄𝐍𝐆İ
Ben, insanların birbirini “kaba kuvvet” kullanmadan kucaklamasını; saygının önemini irdeleyip yaşam sürmelerini, ve bir avuç toprağın sonunda bizi beklediğini unutmamalarını isterdim...
Şefkate muhtaç sevgi yetimlerini düşünerek, yaşamın insanoğluna bahşettiği güzelliklerden faydalanarak; hayatın bize sunduğu her olguyu yaşayarak, asla kaybeden olmadan, hayata tutunarak, büyük bir özveriyle yaşamlarını devam ettirerek, her ne olursa olsun kendilerini hüzünden uzak tutarak, her acıya göğüs gererek, bedenler hüzün kokmadan “inadına yaşamalarını” isterdim...
Bilgiyi yarınlara miras bırakan, insanlara her daim doğru yolu gösteren; öğretici değerlere sahip çıkan, yarınların yatırımını yapan, zamanın değerini bilen, dürüstlükten vazgeçmeyen, “sevginin ve saygının değerini bilen” bireyler çoğalsın isterdim...
Dalgalar coşkuyla çarpışmış, sevdalar acı dolu zamanlar yaşamış; yıkılan umutların kol gezdiği yürekler, hüzün denizinde yelken açmış. Bedenleri hüzün kokusu sarmış, titreyen eller çatlamış; ağlayan gözler şişmiş, hiç dinmeyen sancılar yuvalardan eksik olmamış!..
Mum gibi erimiş sevgiler, hep ağlamaklı gözlerle güne uyanmış. İnsanlar, kendileriyle barışık olamadan; hüzün gözyaşları kat kat artmış, “hayat çekilmez hale gelmiş” ve yarınlara dair amaçlar tükenmiş, bitmiş...
“Büyüklerimizin doğru bildikleriyle geçmiş hayat...” Hepimiz sıradan yaşarken, aslında, tek farkımız kişiliğimiz olmuştur. “Hayatın rengini sordular? Kırmızı’mıydı? Mavi’miydi? Beyaz’mıydı? Siyah’mıydı?” Cevabını veremedik! Bulanık görür olduk her şeyi, her yerimizi kara bulutlar sarmış, gitmiş!..
Sen, bu günlerin kıymetini bil derken; hepimiz için, ne bugün, ne de yarın, bu hayatın “garantili yaşanabileceği anlamına gelmeyeceğini,” bilmelerini isterdim...
Ölüm döşeğinde hayata yenilmeden yaşayan, odalarında büyük zorluklarla etrafa gülümseyerek yaşam süren; derin sancılarla “ayakta durabilmek” asıl mesele!..
“Kendinden ödün vererek, başka insanlar için yaşayan insanlara dur demek isterdim!..”
İnsani duygulara sahip olmak, o kadar çok önem arz ederken; kimileri için insanlık, menfaat bekleme, “kendini üstün görme, parasına güvenme,” tahsilli olmanın vermiş olduğu büyüklük hissi, yakışıklılığına güvenen erkek, güzelliğiyle şımaran kadındır...
Kimileri için insanlık, her ne mertebe de olursa olsun; “kendini herkesle aynı seviyede gören her bireye sevgiyle, saygıyla, hoşgörüyle yaklaşan asil yüreklilerdir...”
İnsanlar hep koşuyor, yoruluyor, harap ediyor beynini bir kazanç için, aslında kazancımız bu dünyada rahat bir ölüm! Doğru hesap yaparak yaşamalı, “kendimizi kaybedecek kadar yormamalıyız!” Bunu uygulayan kimler vardır acaba? Çok az sayıda insan vardır yaşamın değerini bilen, sonunda ölümün var olduğunu düşünen!..
Hiç birimiz kalıcı değiliz! “En güzel yaşamlar bile, bir ömür boyu yaşamı garanti etmez!..”
Hayat öyle bir şey ki, ansızın durgunlaşır, “çığlar, bizi yerin altına gömer, depremler, yüreğimizi ağzımıza getirir,” afetler bedenimizi mezara gömer, tüm sevinçlerimizi alıp götürür...
Bir usta gibi, hayatı yaşayan
Bir baba gibi, çocukları koruyan
Bir anne gibi, sevmeyi öğreten
Bir öğretmen gibi, eğitici olan
Bir kardeş gibi, dost eli uzatan
Bir doktor gibi, hayat veren
“Bir sevgili gibi, aşkı, kanının son damlasına kadar hisseden, derin acılı yürekler var, bu güzelim yer kabuğunda...”
Mutluluk dediğimiz şey ince bir gülümsemeyle başlar, yüreğimiz buz tutar ve hüzün içinde çığlıklar sessizlikle kesilir!
“Yaşam ince bir çizgiye benzer, kimi o çizginin solunda, kimisi de sağında kalır...”
Şu iyi bilinmelidir ki, bu dünya kimseye kalmayacak, adım atarken, “iki kez” düşünmeyi bilmeliyiz! Yarınlar bizim olmayabilir! Kazancımız insanlığımız olsun. Hadi! Hiç usanmadan koşalım insanlığa doğru.
𝐌𝐄𝐇𝐌𝐄𝐓 Ö𝐊𝐒Ü𝐙
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.