Merhab Hece 7… Hece Şiirinde Ayak.
Öncelikle haddimiz hoş görüle, öyle ki, Hececilerin nereden bir hiciv çıkaracakları hiç belli olmaz.Katı ve kat’i kuralları vardır. Kurallardan bunalan yeni nesil gençlerimize heceyi nasıl sevdirebilirsiniz? Hoş, şiir yazmanın sevgisi mi olur değil mi? Bu bakımdan Dadaloğlu mu, Karacaoğlan mı bir iki kıta geldi aklıma.. Bulayım hemen. Biraz müsaade..
...
Yiğidin eyisini nerden bileyim
Yüzü güleç, kendi yaman olmalı
Kasavet serine çöktüğü zaman
Gönlünün gamını alan olmalı
Benim sözüm yiğit olan yiğide
Yiğit olan muntazırdır öğüde
Ben yiğit isterim fırka dağıda
Yiğidin başında duman olmalı
Yiğit olan yiğit kurt gibi bakar
Düşmanı görünce ayağa kalkar
Kapar mızrağını meydana çıkar
Yiğidin ardında duran olmalı
Safi güzel olan, sol bazı kötü
Yiğidin densizi ey olmaz zatı
Gayet durgun ister silahı, atı
Yiğit el çekmeyip viran olmalı
KARAC’OGLAN derki, çile çekilmez
Hozan tarlalara sünbül ekilmez
Sak yabancı ile başa çıkılmaz
İçinden sıdk ile yanan olmalı
Karacaoğlan
…
*Şiirin ayaklarını inceleyiniz. Yaman-Alan-Duman-Duran-Viran-Yanan..
Arkadaşlar, elbette bu yazı makale değil, bu yazı serimiz Dünyevice bir anlatım.. Zihin, okuma ve görüntü bilimine göre şekillenmeye başlamış bilinç altımıza yerleştirilen her şeyi bildiğimce sıkmadan, yormadan kullanmaya çalışıyorum..
*
Bu arada “Makalesiz rektörlerimiz bile atandı artık..” Hoş yıkılma işte yargıdan başlar, eğitim kurumlarından başlar, askeriyeden başlar.. Lakin hayat yine de devam eder, bir sonraki kuşak tutar yasını..
Ulusal ve uluslararası ilim dergilerinde yaklaşık 160 makalesinin yayınlandığını öğrendiğim KHK LI, Prof. Dr.Haluk Savaş hayatını kaybetti. En sevdiği karşılasın, Tanrı varsa dini anlatılara atıfta bulunarak Peygamberlerle haşretsin. KHK mücadelesinde asla geri adım atmadı, insanlara moral verdi. Belki bir çok peygamberin maruz kaldığı zulümlerle karşılaştı. İslam peygamberi 2 yıl tecrit edilmişti benim bildiğim, KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile ihraç edilenler 4. Senesine girdi.
"Meriç’te boğulmayacağım, bağıra bağıra ülkemde öleceğim ve herkes bu zulmü kimin yaptığını bilecek." Haluk Savaş..
**
Sahi makale neydi,
“alanında uzman bir kimsece yazılan, herhangi bir konuda bilgi vermek amacını güden, bir görüşü desteklemek, bir savı öne sürüp bunu kanıtlamak ereğinde olan ve bir gazete ya da dergide yayımlanan, belli uzunlukta, başlıklı ve genellikle imzalı yazı.”
Makale yazdınız mı, bir ilmi delili olacak, bir konuya örnekleriyle, karşılaştırmalarıyla, önerileriyle mührünü vuracak, bu iş böyle olur diyecek bir yazı şeklidir makale. Bilgilendirir, gücendirmez, kuvvet verir zihne, dingindir dalgalanmaz, hakaret içermez… vb.
Makaleydi, ölümdü, derken direksiyonda uyumayalım değil mi?
*
Öncelikle belirteyim, hece şiirine başlayan serbest şiire dönse de aklı hep hecede kalır. O yüzden heceye devam etmek gerek.. Faydasını serbest şiir yazarken ileride mutlaka görürsünüz.
Meyzem Hanımın şiirinin 1 .hali;
Yıllarım Gitti
Ömür defterime baktım da bugün
Yalan oldu gitti yıllarım benim
Yaşamadım saydım gittiğin o gün
Talan oldu gitti yıllarım benim
Sevdiğim insanlar kırdılar beni
Mutluluk peşinde yordular beni
En kötü günümde vurdular beni
Talan oldu gitti yıllarım benim
Gülmedi talihim gülmedi bahtım
Yazısı karadır olmadı tahtım
Geçmişi unutmak şimdi tek ahtım
Talan oldu gitti yıllarım benim
Aldanıp kanmışım gülen yüzlere
İnandım çevremde yalan sözlere
Baktım ki yüreğim düşmüş közlere
Talan oldu gitti yıllarım benim
Kararmış kalplere gün deremedim
Ömrümce bir sefa hiç süremedim
Doğruyu yanlışı ben göremedim
Talan oldu gitti yıllarım benim
Meyzem
**
Bu şiiri hecede ayak konusunda örneklendireceğim. Elbette şiir dedin mi ortak bir tanımı yok, hecenin en kabul olan tanımı; hece sayılarının birbirini tutmasıdır şiir boyunca.
Ayaklarımızı mısra başında, ortasında veya sonunda kullanabiliriz. Karacaoğlanın şiirinde mısra ortasında kullanılan bir örnek vardır.
Ayaktan önce veya sonra ise hece şiirinin DNASI olarak; kafiye yüzü , duraklar beli , redifler dili, ayak mısraları eli, edebi sanatları mimikleri, bakışları vb. olur gider. Şahsen hece şiirini insana benzetirim. Ayak tırnağından saç teline örgülenmelidir o yüzden.
Herhangi bir yapının inşaa işini de şiire benzetebiliriz. Bu ev olabilir, araba olabilir, herhangi bir makine olabilir ve bir çok parçanın bir araya belli bir plan program dahilinde getirilerek ortaya konulan bir ürün olarak düşünebilirsiniz.
Lakin pek inşaa ile uğraşılmaz, konteynır gibi heceler çok artık.
Elbette hece şiiri, bir matematik problemi de değildir, lakin içinde matematik vardır, fizik vardır pozitif ilimleri ihtiva etmesi gerekir. Hele hele günümüzde internet sayfalarına daha sık düşüyorsa; mesela ı harfi ile u harfi arasındaki en farkı kaç milimetredir, sonuçta göze hitap edecek şiir, siz hiç makyajsız olarak dışarı çıkan bir hanımefendi, üstünü başını düzeltmeden paçoz halde dışarıya çıkan bir beyefendi görebilir misiniz? Elbette göreceksiniz, devir biraz da sadelik devri, yiğidin malı meydanda olma devrine doğru gidiyor… Konuyu dallandırmayalım..
Öncelikle efendim; hece şairimiz; Türkçedeki sesli harflerimizi incelemelidir.Yazdığı hece şiiri daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz şekilde tekrar tekrar okumalı, gerekirse parmak hesabı yapmalı, tınısını önce kendi beğenmelidir.
Kalın İnce,
Düz (Geniş Dar) – Yuvarlak (Geniş Dar).
A I O U
E İ Ö Ü
İlkokul veya ortaokul Türkçe kitaplarında bulunan bir tablomuz vardı. Her hece şairi, eline kalem kağıt aldı mı, o tabloyu kağıda doğru olarak yazabilmeli. Nasıl ki, kimya mühendisi periyodik cetveli yazabilmeli ise aklından.. Periyodik cetveli ezberleyen öğrenciler Kimya dersinin yüzde 50 sini cebe koymuş demek değil midir?
Ayaklı hece şiiri
An: Tam kafiyesini örnekleyelim.
Kök Hece Kelimesi: Alan, yalan, talan, olan, bilen, ölen, dalan, dolan, falan, filan …
L harfini özüne koyduk, sonra kökümüzü ağaç kökleri gibi ince ince uzatmaya başladık, sesli harflerimizi kullanarak.
İster isek sonra kökleri de; isim-fiil- sıfat .. tür olarak, ince- kalın sesli olarak, yapım ve çekim eklerine göre de gruplandırarak ayağımızda kullanabiliriz. Genelde ayaklarımızda kök kelime, kök tam kafiye kullanılıyor gibi bir fikir oluştu bende yıllar içinde.
Elbet bu kullanım sıklığını, ekonomide kullandığımız banknot örneğinden de alabiliriz.
Mesela 200 Tl’lik banknot tunç veya cinasa, 100 Tl’lik banknotu zengine, 50 Tl’lik banknotu da tam kafiyeye, 20 Tl’lik banknotu da yarım kafiyeye benzetebiliriz kullanım ve basım sıklığı açısından. Ve yine şiirler eleştirilirken ve incelenirken daha büyük ses benzerliklerinin eleştirilmesi veya düzeltme önerilmesine olanak sağlamaz pek, zaten daha sınırlıdır fazla ses benzerliği yakalayan kelimelerimiz, yani şiirin bozulması veya eleştirilememesi gibi bir yola da çıkarır bizleri. Lakin bunu yapmaya çalışan işin acemisi olursa da palyaçoya döner kafiyelerimiz, ekseri küçük görülmeye başlayan yarım kafiyeyi mumla ararsınız..
Yerinde kullanıldı mı yarım kafiye tunç kafiyeye yeğdir aynı zamanda. Oysa hece tarihinde yarım kafiye ve redif daha sık kullanılır ve yazının toplum içine girmesiyle tam-zengin-tunç-cinas kafiyeye bir yönelimi de doğurmuştur diyebiliriz. Ben bu yönelimi makyaj abartısına benzetiyorum bazen.
A)Beş kelime seçelim: alan yalan talan dalan falan…
B)Beş kelime seçelim: hazan yalan lafazan- mekan- vatan olabilir.
*
Karacaoğlan’ın şiirindekiler: Yaman-Alan-Duman-Duran-Viran-Yanan idi.
*
İki grubumuz arasındaki farkı görüyorsunuz değil mi ?
A maddesinde seçtiklerimiz; -l- sesini öze veren; -an tam kafiyesini söze veren kafiye örneğidir.
B maddesinde seçtiklerimiz; -an tam kafiyesini öze , z-l-z-k-t seslerini söze veren kafiye örneğidir.
**Çok zor durumda kalırsanız; a ve e harfini eşitleyerek-denkleyerek kullanırsınız, sıklıkla olmasa da kullanmanız gerekir.
Mesela; deterjan-kontenjan-antijen-hidrojen-oksijen .. gibi veya
Diğer türlüde ses ahengi iniş çıkış, okuma ve tınının daha hoş durması için de; alan bilen, ölen, bölen, solan, dolan, delen olarak da alabilirsiniz. Tercihinize kalmış.
Şöyle de düşünebilirsiniz; sesli harflerimizi ana ve çok kullanılan ara renklere benzetirsiniz ve siz sonuçta şiirle, duyguların resmini çizeceksiniz. Ne hissettiğinizi ne demek istediğinizi biliyor ve emin iseniz, tek renk kullanın. Sadece a harfi veya a ve e harfini birlikte kullanın gibi..
Yani; düz geniş sesli harflerimizden ayakları seçebilirseniz veya düz yuvarlak u-ü yü.. Çünkü bu yakın akraba seslerinin seçimi şiirinize okuyuş, imaj, görüntü vb bir çok konuda kalite katar..
**
Şiirimize dönelim.. Yalan, talan,talan,talan,talan. İki ayak kullanılmış. Ya Yalan kelimesi orada kullanılmayacak ya da hepsi talan olacak, ya da daha çeşitli ayaklar kullanılacak.. Veya hiçbir kurala bağlı kalmadan sadece hece sayılarını eşitleyerek ahengi başka bir şekilde yakalamaya çalışacaksınız, yani çalışacaksınız bir şekilde.
Örnek şiirimizin ayaklarını 4 farklı şekilde yazalım.
1.Şekil:
Ayak bölümü tek mısradan oluşan şiir.
Ayağımız: Talan oldu gitti yıllarım benim.
Ömür defterime baktım da bugün
Talan oldu gitti yıllarım benim
Yaşamadım saydım gittiğin o gün
Talan oldu gitti yıllarım benim
Sevdiğim insanlar kırdılar beni
Mutluluk peşinde yordular beni
En kötü günümde vurdular beni
Talan oldu gitti yıllarım benim
Gülmedi talihim gülmedi bahtım
Yazısı karadır olmadı tahtım
Geçmişi unutmak şimdi tek ahtım
Yalan oldu gitti yıllarım benim
Aldanıp kanmışım gülen yüzlere
İnandım çevremde yalan sözlere
Baktım ki yüreğim düşmüş közlere
Talan oldu gitti yıllarım benim
Kararmış kalplere gün deremedim
Ömrümce bir sefa hiç süremedim
Doğruyu yanlışı ben göremedim
Talan oldu gitti yıllarım benim
2. şekil.
Farklı kelimeler kullanarak yazalım. Şiirdeki kıtaların ilk 3 mısrasına hiç dokunmuyoruz.
Sadece ayaklar üzerine yoğunlaşacağız.. Bu bağlamda, 3. Mısrayı 4. Mısraya zincir gibi bağlamaya çalışacağız.. Çok sert, sıkı da bağlayabiliriz, daha yumuşak, gevşek de bağlayabiliriz. Orta kararını bulmalıyız teknik olarak. Lakin olması gereken sert bir bağlamadır. Mısralar anlam olarak birbirini tren katarı gibi izlesin.. Seçeceğimiz ses veya kafiye de lokomotifi olacaktır şiirin.
Ben farklı bir ses ve farklı akrabalıklar kullanmaya çalışacağım örnek için.
Ömür defterime baktım da bugün
Hece oldu gitti yıllarım benim
Yaşamadım saydım gittiğin o gün
Gece oldu gitti yıllarım benim
Sevdiğim insanlar kırdılar beni
Mutluluk peşinde yordular beni
En kötü günümde vurdular beni
Nece oldu gitti yıllarım benim
Gülmedi talihim gülmedi bahtım
Yazısı karadır olmadı tahtım
Geçmişi unutmak şimdi tek ahtım
Nice oldu gitti yıllarım benim
Aldanıp kanmışım gülen yüzlere
İnandım çevremde yalan sözlere
Baktım ki yüreğim düşmüş közlere
Peçe oldu gitti yıllarım benim
Kararmış kalplere gün deremedim
Ömrümce bir sefa hiç süremedim
Doğruyu yanlışı ben göremedim
Bence oldu gitti yıllarım benim
Ayaklarımız: Hece-Gece-Nece-Nice-Peçe-Bence.
Şiirde 1. Kıtamızın ayaklarını üst mısralara çok güzel bağladım.. İlk ayağımızda, 1. Birinci mısradaki “defter” kelimesini, deftere yazılan kelimelerin veya zamanı cümle olarak düşünüp “hece” olarak aldık. 10 puan
4. mısradaki “Gece” ayağımızı da, 3. Mısradaki “gittiğin o gün”, bana “gece” oldu diyerek, gün-gece bağlaması yaptık. 10 puan..
Diğerleri vasat oldu.. Örnek olarak kalsın..
Harflerimiz,seslerimiz kendi aralarında akrabalıklar kurmuştur.
Bunlara bakalım. Sessiz harflerimiz, b c ç d f g ğ h j k l m n p r s ş t v y z
Yakın akrabalar: c-ç, b-p, s-ş …
İnce sesliler e-i-ö-ü bağlamında e, i ile yakın akraba, yine e sesimiz için; ö ve ü ise uzak akrabadır. Resimdeki tablolarımızı inceleyiniz. Müfredat konuları sonuçta.
Ayaklarımız da iki heceli olduğu için c ve e sesine akraba ses kullandık. Peçe ve Nice ayakları bunlara örnektir. Şiire oturdu ve kendini şiire kabul ettirdi mi dersek, kabul ettirmedi..
Kötü örnek olarak;
“Baktım ki yüreğim düşmüş közlere
Peçe oldu gitti yıllarım benim”
Peçe kelimesi, yüze örtünen, gözleri arkasında alan bir örtüdür. Köz- yüreğin köze düşmesi ile alakalı bir bağlantısı var mı, yok.. Kötü bir örnek olarak verelim..
Eğer Peçe kelimesini kullanacaksak burada, yüz-yüze,sima vb kelimelerin 3. Mısrada olması gerekir.
Bu 2. Şekil örneğimizde sesleri biraz daha açarak iyi veya kötü olarak örneklendirik.
3. Şekil.
-An tam kafiyesini öze vererek, üzerine çeşitli sessiz harflerimizi (m-y-d-b-m-l) söze vereceğiz.
Ömür defterime baktım da bugün
Roman oldu gitti yıllarım benim
Yaşamadım saydım gittiğin o gün
İsyan oldu gitti yıllarım benim
Sevdiğim insanlar kırdılar beni
Mutluluk peşinde yordular beni
En kötü günümde vurdular beni
Zindan oldu gitti yıllarım benim
Gülmedi talihim gülmedi bahtım
Yazısı karadır olmadı tahtım
Geçmişi unutmak şimdi tek ahtım
Kurban oldu gitti yıllarım benim
Aldanıp kanmışım gülen yüzlere
İnandım çevremde yalan sözlere
Baktım ki yüreğim düşmüş közlere
Duman oldu gitti yıllarım benim
Kararmış kalplere gün deremedim
Ömrümce bir sefa hiç süremedim
Doğruyu yanlışı ben göremedim
Yalan oldu gitti yıllarım benim
Roman-İsyan-Zindan-Kurban-Duman-Yalan ;
Üst mısradan aldığımız ifadelerimiz ayak ile çağrışım yapacak, son kelimenin ayak ile birebir çağrışım yapması daha iyiyse de, artık bu bağlantıyı kurmak şaiirin şiirine bakış açışına kalır.
Defteri- roman ile,
Gittiğin o günü- isyan ile,
En kötü günü- zindan ile,
Geçmişi- kurban ile,
Közü-duman ile,
Doğruyu yanlışı da- yalan ile bağlamaya çalıştım.
Bu tür bağlantılar hem halkın anlaması, hem de üst mısraya çağrışım yapması açısından çok çok önemlidir. Tabii ki burada yakın anlam, soyut-somut, tekil çoğul, maddi ve mana vb bir çok şekilde akraba kelime-anlam-şekil-ses vb seçimleri olabilir, lokomotif ve vagon şeklinde birbirine bağlamalıyız.
Hep derler ya, kaliteli bir hece şiirinde bırakın bir hece sökmeyi-kaldırmayı, bir harfi bile yerinden kımıldatamazsınız. Öyle şiirler de yüzyılda bir gelir herhalde. Bu gidişe hece şiirini Tanrı’ya eşdeğer kılacağım. Bol kusurlu Tanrılarımız var mı demeliyim yoksa. Yine kusursuz hece şiiriyle ben kaç defa karşılaştım diye sorarsam bir elin parmakları gibi en fazla.. Her şairin her şiirini sevemeyiz. Oysa şiir de sevilmek için değildir sanırım.. Yine; şiir nedir, ne değildire gelecek konumuz..Sonu bulunamıyor hiçbir şeyin…
Ey son, çıksan karşımıza
Söyleşsek seninle yalnız
Nice insan yıldızlarda
Bulamadı bir tek yıldız.
Hem şekli, hem kurallar, hem sesleri, hem duygusu, coşkusu, kelime seçimleri, edebi sanatı, gazı, freni, debriyajı, hız sınırı, tümseği, çıkmaz yolu, karlı, yağmurlu yolu, trafik cezası Vb.. Şiirin derdi çoktur.
Zor iştir hece şiiri yazmak.. Lakin bir bakıma da çok kolaydır hele ilham gelirse, gerisi sizin kelime dağarcığınıza ve bilginize kalmış..
Üstadlar derler ya, şiire başlamadan önce 1000 şiir oku mesela.. 10-15 şairi hatim et.. Sonra da unut..
Şimdi ben desem ki, karışık ayak kullanalım, topa tutulurum…
4. şekil ekstradan gelsin.. Beyin fırtınası adına…Normalde böyle bir ayak seçimi gelenekte bulunmaz benim bildiğim kadarıyla.
Mesela: Şiirimizden örnekle;
Hece- Gece-Harap-Kaç yıl-Duman- Şehla … olsun ayaklarımız
.
Ömür defterime baktım da bugün
Hece oldu gitti yıllarım benim
Yaşamadım saydım gittiğin o gün
Gece oldu gitti yıllarım benim
Sevdiğim insanlar kırdılar beni
Mutluluk peşinde yordular beni
En kötü günümde vurdular beni
Harap oldu gitti yıllarım benim
Gülmedi talihim gülmedi bahtım
Yazısı karadır olmadı tahtım
Geçmişi unutmak şimdi tek ahtım
Kaç yıl oldu gitti yıllarım benim
Aldanıp kanmışım gülen yüzlere
İnandım çevremde yalan sözlere
Baktım ki yüreğim düşmüş közlere
Duman oldu gitti yıllarım benim
Kararmış kalplere gün deremedim
Ömrümce bir sefa hiç süremedim
Doğruyu yanlışı ben göremedim
Şehla oldu gitti yıllarım benim
*
Hece şiirinin “ayak konusu” babında çeşitli akademik makaleler, araştırmalar var. Merhaba Hece serimizin önceki bölümlerinde linklerini vermiştik. Ekstra linkleri de yine yazı altında veriyorum. Yine İnternete “hece şiirinde ayak” “Halk şiirinde ayak” vb şekilde yazınca da karşımıza başka kaynaklar da çıkacaktır.
Sonuç olarak, Edebiyat Defteri özelinde yaptığımız çalışmalarda Meyzem Hanımın yanlış hatırlamıyorsam 7-8 veya 9. Hece şiiridir örneklendirdiğimiz şiir.
Bu bağlamda
1.şekilde; Talan Talan Talan Talan Talan-
2. Şekilde; Hece-Gece-Nece-Nice-Peçe-Bence-
3.Şekilde; Roman-İsyan-Zindan-Kurban-Duman-Yalan-
4.şekilde; Hece- Gece-Harap-Kaç yıl-Duman- Şehla,
olarak örneklendirip açıklamaya çalıştığımız ayak konusunun daha ziyade anlaşılması ve tartışılması, üzerinde düşünülmesi hepimiz için yararlı olacaktır.
Katkılarınız ve fikirleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum. Farkındayım çok sıkıcı bir anlatım oldu. En güzel öğretim yolu eğlenerek, eğlendirerek öğrenmek ve öğretmektir.
Sürçi lisanımız oldu ise affediniz efendim. Saygı sağlık ve huzurla, en sevdiğinize emanet olun..
Gök Yer vb Tanrılarımız Hece Şiirimizi korusun😊!
Yararlanmadığım Kaynaklar. İlgilisi Yararlanabilir. Ben de sonradan okur muyum acaba?
A) Halk Şiirinde “Ayak Konusunda” Düşünceler, Prof.Dr. Umay GÜNAY
www.millifolklor.com/PdfViewer.aspx?Sayi=8&Sayfa=31
B) Anadolu Sahası Halk Şiirinde Kafiye: Tespit ve Öneriler, Yard. Doç. Dr. Salahaddin BEKKİ
turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/salahaddin_bekki_kafiye_anadolu_sahasi.pdf
C) Âşık Tarzı Şiir Geleneğinde “Ayak” Kullanımının İşlevi Üzerine, Hakan ÇELİKTEN.
mts.sosyalarastirmalar.com/Makaleler/475656117_celikten_hakan.pdf
YORUMLAR
Bütün site toplanıyor bana hece dersi veriyor yinede yazamıyorum..😄😄
Ben umutsuz bir vaka'yım😄😄
Vallahi evi ocağı satıp gidicem burdan😄😄
Ayrıca çok güzel bir yazı da benim siirimi kullanmaniz onur verdi cok teşekkür ederim..👍
Selamlar
Bu tür çalışmalarınızın devamını beklerim
Meyzem
Yinsani
1.şekilde; Talan Talan Talan Talan Talan- (veya komple YALAN olabilir tek ayak, ben olsam "Yalan"ı kullanırım bu şiirde, daha siz farklı ayakla şiir yazmadınız ve bence de erken) yazdı iseniz de ben hatırlamıyorum.
2. Şekilde; Hece-Gece-Nece-Nice-Peçe-Bence- ( neden olmayacağını anlattım. "ece" kökünde iki heceli kelimelerin sayısında sıkıntı var..
3.Şekilde; Roman-İsyan-Zindan-Kurban-Duman-Yalan- ( olabilir ancak, 1. şekil daha makul gibi geliyor bana.. size kalmış.)
4.şekilde; Hece- Gece-Harap-Kaç yıl-Duman- Şehla, ( bunu kullanmayın, el bombası gibidir, aman)
Bu çalışma sizin şiirinizdeki eleştirilerden sonra geldi aklıma, ayaklar değişip durdu:)
Acele etmeyin. Ki zaten yavaş yavaş, yazdıkca da tüm kaide ve kurallar şekilleniyor zihninizde, farkındayım ve çok çok güzel şiirler çıkacak kaleminizden, klavyenizden. ki çıkanlar da var zaten efendim. türkü tadında okunuyor şiirleriniz valla. Kendinize de haksızlık etmeyin allasen:))
Kaçıncı hece şiirinizi yazdınız bu arada ? 9 muydu.. sayısını unutmayın:)
saygılarımla meyzem hanım.
eksik olmayın penceremizden.
MÜSLÜM BAYRAM
hoca hoca gibi anlatmıyor ki;))
saygımla