- 629 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
OTOBÜS
Alansa köyünde 4 yaşlarında bir çocuk otobüs sürmek isterse neyi otobüs yapardı bundan 44 yıl önce. Ne parlak fikirdi, ilkokul 3’e kadar okuyacağın tek katlı köy okulunun kapısının önündeki on basamaklı merdiveni otobüs olarak düşünmen. İlk basamağın en soluna oturur ve otobüsünü oradan sürerdin.
Gitmek istediğin yerler mi vardı senin de?
Peki neden otobüs? Ne güzelki, o yıllarda elektriğin olmadığını söylediğinizde buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon gibi bir çok aletin henüz yaşamdaki yerini almadığını söylemenize gerek kalmıyor. Daha bir çok şey evlerde yoktu o yıllarda. Yoktu ve mahallenin en zengin komşusuna gidip “Şeyyy, annemin selamı var. Akşam Zeki Alasya’nın filmi varmış, size gelip izleyebilir miyiz diye soruyor annem.” bile diyemezdiniz henüz. Neden otobüs sorusunun cevabını şimdi anlıyorum. O yıllarda bırakın köyde otomobil bulunmasını şehirlerdeki otomobil sayısı bile bir çırpıda sayılabilir çokluktaydı. O yıllarda otobüse binmiş olmanın olasılığı daha yüksek, otomobile binmiş olmandan. Bakmıyor görmüyor dinlemiyor gibi davransa da sağlam çocukluk hafızasıyla merdiveni otobüs yapma olasılığın daha fazla otomobil yapmandan.
Nereye gidiyordun o otobüsle? Yolcuların kimlerdi? Kimleri bindirir kimleri indirirdin? Molaların olur muydu? Tüm parasını bilete vermiş yolcuların neleri almak isterdi paraları olsaydı, zamanın mola süresi kadar durduğu dünyadan kopuk noktalara konumlanmış o mola yerlerinde. İkiye yararak ilerlediğin yolun iki kıyısında hangi manzaraları izlerdi yolcuların. Köylerin kasabaların yakınlarından geçerken tüten bacalara dalıp bulutlara çıkanlar olur muydu? Radyosu var mıydı otobüsünün? Hangi şarkıyı daha iyi duymak için sesi sonuna kadar açardın?
Bırak boş kalsın elim
Yol yakınken dönelim
Arkadaşım ol yeter
Böylesi daha güzel
...
Elbet bir gün buluşacağız
Bu böyle yarım kalmayacak
İkimizin de saçları ak
Öyle durup bakışacağız
Belki bir deniz kenarında
El ele mâziyi konuşacağız
....
Her gün güneş batana kadar sürdüğün otobüsünü okulun merdivenine park edip karşıdaki lojmana yani evine gittiğinde yatmadan önce pencereden otobüsüne bakar mıydın? Eğer baktıysan o otobüsü görme olasılığın sıfır. Evde bile lamba yokken olmayan sokak lambası otobüsü görebilmen için sana yardım edemezdi. Ama o otobüsün hep orada olacağını bilirdin. Çünkü o merdivenlerin otobüs olduğunu ilk kez birilerine söylüyorsun.
Babanın müdür olması sayesinde bir yıl erken başladığın ilkokul 1. sınıftan itibaren, tüm arkadaşların için merdiven olan o otobüs senin zihninde de merdivene dönüşecekti. Bu dönüşüme direndin bir süre ve terk edilmiş bir otobüsün içinden geçerek okula girdiğini düşündün. Birinci sınıfa başladığın yıl uzun boylu öğretmeninin ardından o kadar çok şey girdi ki çocuk dünyana, harfler ve sözcükler bu yeni dünyanın kuşları, rakamlar ve sayılar kelebekleri idi ve mavi göğünde beni oku beni yaz diye öte öte uçuyorlardı. Uçuşan onca şeyi gözlerini kapadığında bile görüyordun ve onları tüm arkadaşlarından önce okuyup yazmak istiyordun. Bu yeni dünya, merdiveni merdiven olarak öğretiyordu ve sen de öyle öğrenmeye başlamıştın. Derste öğrendiğin bilgilere o kadar inanıyordun ki yaz mevsiminin haziranla başladığını söyleyince öğretmenin, her gün babana soruyordun hangi ayda olduğunuzu. Nihayet 1 haziranın geldiğini haber aldığında hemen lojmanın karşısındaki çayırlara gitmiş, yaz geldi, yaz geldi, yaşasın bugün yaz geldi diyerek taklalar atmıştın.
Zihnimizin bir çöp klasörü var mıydı ve bazı veriler zamanla bu klasöre atılır mıydı? Öğretmenin her yılın müfredatı içindeki bilgileri sana öğrettikçe dağarcığına giren yeni bilgiler zihnindeki eski bilgileri dışarı itiyordu. Sistem de itilen bilgileri çöp klasörüne depoluyor olmalıydı. Merdiveni otobüs olarak düşünüşün ilkokul 1. sınıftan itibaren zihninin çöp klasörüne yerleşse de o oyunda kazandıkların, sonradan ailenle ya da tek başına yapacağın gerçek otobüs yolculuklarında tecrübeli bir binici yaptı seni. 1 numaralı koltuğa oturmayı ve şoförün hareketlerini izlemeyi ne çok isterdin bu gerçek yolculuklarda. Bir de sürekli 10 eksilen sayıların bulunduğu o tabelalara bakmayı çok severdin. 10’lu yaşlardayken Bursa’dan Erzincan’a gidişlerinizde “Erzincan 1020 km” tabelasından sonra “Erzincan 1010 km” tabelasını kaçırmamak için 10 km boyunca bakışını sağda sabitlemek ne kadar zordur bir çocuk için? Bunu hep başarır her yeni tabeladaki o 10 eksilmeyi keyifle yaşardın. Bitmek bilmeyen bu yolda Zara ve Hafik yazan tabelayı beklerdin bir de. Çünkü bu iki isim Erzincan’a yaklaşıldığının habercisiydi. Erzincan demek saçını onun gibi taramak, onun gibi güçlü olmak ve onun gibi hızlı yürümek istediğin Yılmaz dayın demekti. Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses yeni yeni meşhur oluyorlardı ve Hamdi dayında onların kasetleri vardı. Erzincan demek senin için özellikle şarkılarını cebinde taşıdığın Ferdi Tayfur demekti. İşte Zara ve Hafik tabelasına gelince bunlara yaklaştığını hissediyor ve sevincin kocaman oluyordu.
....
Otobüse binmek mi yoksa otobüsten inmek mi daha güzeldir? Bunu hala öğrenemedin.
YORUMLAR
Benim çocukluğumda da okul lojmanında geçmiş bir dönem vardır... Otobüsüm yoktu gerçi:) babamın sarı Renault’sunun aküsüne televizyonun bağlandığını ve tüm köyün bizim eve televizyon izlemeye geldiğini hayal meyal hatırlarım:)
Bahsettiğiniz şarkılar, sarı Renault’un teybinden yükselirdi. Bir de;
“At kadehi elinden, bin parçaya bölünsün
Dökülsün meyler yere, hatıralar gömülsün...”
vardı ki, benim favorimdi:) arka koltukta oturup burnum camda, şarkıya eşlik etmeye çalışırdım yarım yamalak...
En masum hallerimize götürdünüz bizi, teşekkürler!..
kader hamağı
Bir öğrenciyi herhangi bir derste geliştiren en önemli şey çözemediği soruları öğretmenine sormasıdır.
Yapılan yorumlar ve öneriler yazar adayındaki gelişimde gerçekten güzel katkı sağlıyor. Örneğin, bu yazıya yapılan yorumlar yazıya iki yeni paragraf kazandırdı. Neden olanlara teşekkür ediyorum.
Hoş geldiniz!...
Tüm yazılarınızı ve şiirlerinizi okudum.
Yalın ama heyecanını biraz daha hissettirmesi adına yazı dilinizin geşimesi adına yazı çalışmalarınızı ısrarla ve sıklıkla sürdürmeniz de yarar var.
Bu yazınızdaki hayal dünyanızın genişliği çok ilgimi çekti. 'Otobüs' yerine koyduğunuz merdivenin ilk basamağının solunda kim bilir nerelere gittiniz!... :))) O küçücük dünyayı sonsuz genişlikte büyüten bu işte!... Zihinsel yolculuklar... yani hayal gücümüz!...
Bu yazıda 'yaptığınız yolculuklardan biri'ni bizimle paylaşsaydınız, çok daha ilginç bir anlatım olabildi.
Genel olarak bir hatırlatma yapma gereği duydum: Yazım kurallarıyla ilgili hatalar çok çabuk göze batar. Eklerin yazımı ( bitişik - ayrı ), Özel adların büyük harfle başlaması, onun dışındaki sözcüklerin küçük harfle başlaması, ( vurgulanmak isteniyorsa ) (') içinde verilmesi... gibi özellikler dikkat etmenizde yarar var diye düşünüyorum.
Emeğiniz kutlarım.
Daha nicelerine Sayın Yazar.
Saygılarımla...
kader hamağı
Öneriniz üzerine bir otobüs yolculuğumu yazıya ekledim. Gerçekten daha güzel oldu şimdi. Çok teşekkür ediyorum.
Serap IRKÖRÜCÜ
Şimdi içeriği daha dolu bir yazı olmuş... :)))
Daha nicelerine.
Saygılarımla...
bu yazıyı okuyanlar o otobüse bineceklerdir inanın
çok güzel bir çocukluk anısı güne seçilenler var ya o bazılarından çok çok güzel bir anlatım
begendim ben
devam yazmaya diyorum
beklediğiniz (söz sultanı) ben değilim
umarım gelir ve otobüsünüze yetisir
otobüs duraktan kalkmadan (:
kader hamağı
Yakın zaman önce fark ettiğim bu sitede bazı yazar dostların yazdıklarından bir parça okudum. Söz sultanı denebilecek bir hayli yazar olduğunu gördüm.
Aslında hemen her sahada en iyinin ortaya konmadığı, en iyi metnin henüz yazılmadığı, en iyi şiirin henüz ilham olmadığı düşüncesindeyim. Nesir ya da şiir yazmak isteyenlerin bu bakış açısıyla hareket etmelerini arzu ederim. Şahsen ben söz sultanlarının da yardımlarıyla öyle hareket etmek istiyorum ve hem kendime hem de diğer herkese başarılar diliyorum.
Bu arada durak aralarında da yolcu alan otobüsler var. Otobüse yetişmek çok da sorun olmaz o zaman. Ama yine de ıslık çalmayı öğrenmek lazım, ben çalamadığımdan çok otobüs kaçırdım. Bazen benim ıslık çalamadığımı görüp benim yerine çalanlar sayesinde içine binebildiğim otobüsler oldu. Aceleden bindiğim için de o ıslık çalanlara hiç teşekkür edememiştim. Şimdi hepsine teşekkür ediyorum.