- 515 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dünlük, Bugünlük, Yarınlık...
Basit zevkleri olan düz, sade birisiyim sırıdan olmasam da. Kuşları, kedileri, civcivleri, köpekleri sevip beslerim. Ne bir pelerinim var ne özel bir gücüm. Uçamam mesela, yahut ışık hızına ulaşamam koşsam da. Ne zaman ki içinde “benim” geçen bir aitlik cümlesi kurdu bana, işte o zaman daha iyi anladım ki; uçmak için kanada, ışık hızına ulaşmak için koşmaya ihtiyacım yok.
Ben ona “Doğal Afet” diyorum. Biliyorum kulağa komik geliyor ama işin rengi öyle değil. Güzel olduğu için değil, içimde fırtınalar kopardığı için. Bir bakışı ömre bedel diye değil de bana baksa kafamın içinde zelzele olacak diye. Ayaklarım yerden kesiliyor diye mesela.
Yıllar sonra ilk defa düşürdüm sanırım duygularımın gardını. Bir hastalığın pençesinde kendimi ararken onda bulmak kendimi. Güneşin doğuşunu seyreden bir günebakan gibi çaresiz, batmasını istemeden, boynu bükük, utangaç buldum onda kendimi. Olmak istemediğim tek yerdi halbuki bir başkası; lakin o çok başkaydı. Bir başkasına bakmaktan farklı bir duygu. Daha çok aynaya bakmak gibi. Aynı olmasa da yaralarımızın aynı yerde olması gibi. Aynı yerden kesilmese de bileklerimizin aynı anda kanaması gibi belki de.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.