- 344 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat Oyununda Yeni Bir Sahne Başlıyor
HAYAT OYUNUNDA YENİ BİR
SAHNE BAŞLIYOR
Güzel bir tatil ve dinlenme döneminden sonra yeni
bir eğitim - öğretim dönemi başlıyor. Çocuklarımız,
anne, babalarımız ve tüm eğitimciler için yeni bir başlangıç.
Özellikle yeni okul ile tanışacak minik çocuklarımız
aile denen o güzel yuvadan ayrılıp yeni bir sahneye
geçiş yapacaklar.
İlkokula başladığımız yılları hatırlayalım. İlkokulda
öğretmenlerimiz bizim için birer örnekti. Onlar her şeyin
en iyisini bilir, daima bize yol gösterir, bizim eksiklerimizi
tamamlar ve bize yeni bir şeyler öğretebilmek
için uğraşırlardı.
Daha sonra ortaokul yıllarımızda ise öğretmenlerimizin
bazı konularda eksik olabileceğini düşünmeye
başladık ve bazılarının hata yapabileceğini, bize söylediklerinin
tamamının doğru olmayabileceğini anladık.
Kendimize göre arkadaş grupları kurduk ve kendimizi
ispatlamak için hayatın içine girmeye başladık. Projelerimizin,
düşüncelerimizin görülmesini ve değer verilmesini
bekledik.
Lise dönemlerine geldiğimizde artık birçok şeyi öğrenmiş
ve kendi yolumuzu çizer hale gelmiştik ve öğretmenlerimizin
bize öğretecek çok şeyinin olmadığını
düşünmeye başlamıştık. Artık kendi ayaklarımız üzerinde
durabiliyor ve kararlarımızı kendimiz verebiliyorduk.
Dışarıdan gelecek her hangi bir desteğe ihtiyacımız
yoktu.
Ama okul hayatı bittikten sonra şunu anladık ki
gerçekten eğitim hayatı boyunca çok şey öğrenmişiz
ve öğretmenlerimiz bizi hayat üniversitesine öyle bir
hazırlamışlar ki... Başımızı iki elimizin arasına alıp
düşündüğümüzde aslında öğretmenlerimiz bize öğrenmeyi
öğretmiş. Hayatımızın geri kalan kısmında
kendimize yol çizebilmek için gerekli donanımları vermiş,
önümüze yeni ufuklar açmışlar.
Tüm eğitimcilerimize, sonsuz teşekkürler…
Eğitimcilik, gerçekten çok zor bir iş. Bir düşünün çocuğunuzun
ilkokula başladığı dönemleri. Evden çıkıp
okul hayatına başladıklarında yaşadığınız o çatışmaları.
O minicik çocuklarımıza bir şeyleri öğretmek ne kadar
da zor. Aslında biliyoruz ki çocuğumuz gösterilen şeyleri
rahatlıkla yapabilir. Hatta birçoğu okul öncesi eğitimlere
gitmiş, anaokulunda bazı temel eğitimleri almış.
Ama buna rağmen okula gidince tüm bildiklerini unuttuğu
gibi, çok basit çizgileri bile yapamaz hale gelmiş.
O aileden ayrılıp toplu halde bir şeyler yapma psikolojisine
bir türlü alışamamıştır.
Akşam eve geldiğinde öğretmenin verdiği ödevleri
yaptırmak için ne kadar çok uğraşıyoruz. Bazen baba,
anneye yüklüyor bu görevi yada tam tersi. Evin büyük
çocukları varsa onlardan yardım etmesi isteniyor.
İstediklerimizi yapmayınca ne kadar çok sinirleniyoruz.
Hâlbuki o çocuk bizim çocuğumuz ve sadece birkaç
saat onunla ilgilenmek zorundayız. Bu manzarayı
görünce öğretmenlerimiz aklıma geliyor. Onlar bütün
zorluklara rağmen canla başla hiç yılmadan usanmadan
bizim evlatlarımıza bir şeyler öğretebilmek için çalışıyorlar.
Bütün bir sınıf öğrenciye hem annelik, hem babalık,
hem öğretmenlik yapmaya çaba sarf ediyolar.
İlk emri “İkra - oku” olan bu hayat tarzını çocuklarımıza
öğretmeye gayret ediyorlar...
İslam’ın ilk emridir bu!
Beşikten mezara “Oku!”
Sadettin TURHAN
"Gençliğin Enerji Kodları" kitabımızdan alıntıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.