- 2001 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM
Bugün mü benim doğum günüm?
Bilmiyorum neyi kutluyorum ben.
Ömrümden bir yıl daha eksildiğini mi?
Bir yıl daha yaşlandığımı mı?
Yoksa yüzümden okunan hüzünleri mi?
Acıları mı?
Sahte bir doğum günü kutluyorum aslında.
Özgeçmişim adlı şiirimde belirttiği gibi:
Ne doğduğum gün belli, ne ay,
Burcum ne balık, ne de yay,
Farketmez ne sayarsan say,
Özgeçmişim bunlar benim...
Kim ölmüş yalandan.
Bugün benim doğum günüm...
Kimilerine göre bağlar bellenirken,
Kimilerine göre de bağlar bozulurken doğmuşum ben...
Hangisi doğru bilmiyorum ama; iki ayrı mevsim var doğumumu karşılayan.
Birisinde aklı ve ruhu cezbeden harika bir doğa ve parlayan bir güneşle beraber;
Tepeden tırnağa çiçeklerle bezenmiş yemyeşil ağaçlar, cıvıl cıvıl ötüşen kuşlar,
Kırlarda, çocukken ’seviyor sevmiyor’ diye fal açtığım papatyalar, gülümseyen gelincikler,
Peşlerinden koştuğum kelebekler.
Birbiriyle dans ederken tüm renkler...
Diğerinde dallarından yerlere dökülen, rüzgarlarla sağa sola savrulan, sararmış, kızarmış, kurumuş yapraklar...
Hüzün renkleri sarsa da doğayı,
Yine de seviyorum sonbaharı.
Dürüst bir mevsimdir; aldatmaz insanı, yaşamın karanlık yüzünü, ayrılığı, hüznü, ölümü hatırlatır bana...
Bilmiyorum bugün mü benim doğum günüm...
Bu dünya yalan kardeşim, bu dünya yalan! Var mı yalan dünyada bakî kalan...
Neşet Ertaş’ın söylediği gibi;
’’Hep sen mi ağladın sen mi yandın
Bende gülmedim yalan dünyada
Sen beni gönlünce mutlu mu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada
...
Yalandan yüzüme gülen dünyada...’’
Sanki bir resim çizilmiş suya, sahte ışık sahte boya...
Bugün ağlayarak doğduğum hazin günün miladı.
Bugün doğduğum ilk andaki gibi ağlamam gerek belki de...
Mevlana Derki:
’’Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, Korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım...’’
Bazen yalnız kaldım bazen yarı yolda bırakıldım...
Önemi yok artık zoraki gülümseyerek poz verdiğim fotoğrafların.
Beni benden daha iyi bilenin elbette vardır bir bildiği.
Bugün benim doğum günüm.
Zaman zaman hayatın ters dönen çarkından yoruldum, yıprandım,
Sevdiklerimi kaybettim.
Uzunca bir bir süre, bir okyanusun ortasında tek küreği kırılmış sandalda dev dalgalarla boğuşan bir denizci gibi mücadele ettim.
Kendimden başka kimseye duyuramadığım feryatlar attım.
Sonunda bir sabah vakti, kimsesiz bir limanda buldum kendimi...
Fakat yılmadım, yıkılmadım, hep dimdik ayakta kaldım.
Kaybettiğim sevgiyi mutluluğu aramakla geçti ömrüm.
İnancımı ve umudumu hiç yitirmedim, hayallerimden hiç vazgeçmedim.
Bugün benim doğum günüm mü bilemiyorum....
Kaçıncı kutlayışım onu da bilemiyorum.Unuttum.
Fakat bugüne kadar satır satır defalarca okuduğum, iyice ezberlediğim acıları unutmadım, unutamadım...
Acı çektikçe olgunlaştım, yaşadığım her acının arkasından bir parçasını tamamladım hayat denilen bulmacanın.
Hayat böyle işte hep kıyamadıklarım kıydı bana.
Bu nedenle mutsuzum bu nedenle üzgün.
Şimdi göz açıp kapatıncaya kadar geçip giden gençlik yıllarımı arıyorum kitap sayfalarında ve siyah beyaz fotoğraf karelerinde...
Bugün yeniden doğuyorum sevenlerim ve sevdiklerim sayesinde.
Birkaç saniye sonra ne olacağını bilemem ama Allah’ın izniyle gerçekleştirmek istediğim umutlarım, hayallerim var daha...
Bugün benim doğum günüm.
Bugün, bazı insanları hiç tanımamak, bazılarını ise çok daha önceden tanımak isterdiğim gün.
Bugün, benim için en mutlu, en umutlu gün...
Bugünümü hatırlayanlarım, kutlayanlarım sağ olsun.
Ömürlü Aksoy, Didim/Aydın