- 580 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BABAMLA ANILARIM 1
BABAMLA ANILARIM
Benim babam bir kamyon şoförüydü, emeğinin karşılığını direksiyon başında ter dökerek almaya çalışırdı. Biz beş kardeşiz ben ortancalarıyım. Bu kadar nüfusu beslemek o kadar kolay bir şey değildi, çok emek vermek çok çalışmak ve alınteri dökmek gerekiyordu. Babam’da öyle yapıyor. Çok çalışıyor, eve yorgun argın geliyor bizimle yorgunluktan uyuduğundan fazla ilgilenemiyordu. Gölgesi çok ağırdı çok iyi bir insandı ama biz o ağırlığından korkar, babamıza fazla yaklaşamazdık.
Babam Kum ocaklarından kum getirmek için bazen sabahın köründe beni de yanında götürürdü. Ben de sevinçten ve heyecandan uyuyamaz sabahı zor ederdim, çünkü babamla yol kenarında kamyonun gölgesinde, ekmek arası peynir ve domates yemeye bayılırdım. O dönemlerde domatesin ve peynirin tadı da hormonsuz olması sebebiyle bir başka oluyordu. Bir de kamyoncu arkadaşları benimle güreştirmek için oğullarını da getiriyorlardı ve ben güreşte hepsini tuş ediyordum. Babam gururla arkadaşlarına hava atıyordu , gördünüz mü benim oğlanın kuvvetini hayt be aslanım benim diyordu her güreş kazandığımda beni ve alnımdan öpüyordu . Babamı gururlandırmak çok hoşuma gidiyordu.
Babamın Erzincan’lı Kürt Hüseyin lakaplı bir ortağı vardı kamyona ortaklardı , Kürt Hüseyin’in ehliyeti yoktu ve haliyle direksiyon başında alın teri döken de babam oluyordu. Kürt Hüseyin beni bir gün babamın arabasının yanında sıkıştırdı, bak Kazım babanın halini görüyorsun sen de şoförlüğe meyil verip şoför olma, babanın yanında gide gele okumaktan uzaklaşacaksın oğlum sen oku adam ol diye her kamyona yaklaştığımda beni azarlıyordu . Babamın bu diyalogdan haberi olmuyordu ve ben arada bir babamla kaçak gidiyor ve değişik değişik çocuklarla güreşip hepsini tuş etmeye devam ediyordum.
Okulda başarılıydım babam artık Kürt Hüseyin babama da mı kamyona bu oğlanı yaklaştırma dedi bilmiyorum, oğlum sen başarılı bir çocuksun ben senin kamyon şoförü olmanı istemiyorum okumana bak oğlum haydi beni gururlandır dedi. Çok üzülmüştüm çünkü babamla kuma gitmek, orada dere kenarlarında çocuklarla güreşmek ve babamla tadı her zaman damağımda kalan kahvaltıları ve öğleyin babamın yumrukla kırdığı karpuzlardan bir daha yiyemeyecek olmanın hüznünü taşıyor ve çok üzülüyordum.
Babam da farkındaydı ama kesin kararlıydı sen okuyacaksın oğlum benim mutlu olmamı istiyorsan benim gibi olmayacaksın ve bunu yapacaksın diyordu. Ben 12 Eylül’den bir sene sonra evlendim, evliliğimden bir sene sonra bir oğlum oldu 18 gün yaşadı sepsis menenjitten öldü. Bir sene sonra bir oğlum daha oldu, ikinci oğlumda birinci oğlumdan beş sene sonra doğdu, ben muhasebe kursunu bitirip bir muhasebe bürosunda muhasebeyi pratik olarak öğrendim.Kısa bir askerlik döneminden sonra ünlü bir Alman televizyon firmasının Ankara temsilciliğinde muhasebeci olarak görev yaptım, sonra Muhasebecilik ruhsatı aldım, ruhsatımı babama gösterdim bak baba dedim ben artık belgeli bir muhasebeciyim, çok sevindi , babam çok duygusaldı ve ağlayarak boynuma sarıldı, onun o sevinci beni de duygulandırdı rahmetli babamla ağlaştık. Babamın benimle gururlanmasına sevinmiş ve görevimi yerine getirmenin rahatlığını o gün hissetmiştim.Babam o günümü görmedi ama ben sonra o Serbest Muhasebeci belgesini sınava girerek Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik belgesini aldım. Babalık duygusunu baba olunca daha iyi anlıyorsunuz, ben de babam gibi ailemi geçindirmek için çok çabalar sarf ettim çok zorluklar çektim, Tuzluçayır’da oturduğum ev kiraydı ve biz artık kira ödemekten bıkmış ve Batıkent’te bir kooperatife girmeye karar vermiştik. Bir arkadaşımdan bilezik borç alarak kooperatife giriş parasını ödemiş ve kooperatife üye olmuştuk. İnşaat bir türlü bitmek bilmiyor ve biz artık kira ödemek istemiyorduk. Kuralarımız da çekildi tesisatları tamam olan fakat doğalgazı bağlanmayan evimize taşınmaya karar verdik. Eşime dedim haydi hanım artık kira ödemeyelim dairemize taşınalım, bizimle birlikte birkaç aile daha kooperatifte kendisine kura da çıkan daireye taşınmıştı zaten. Kışın sonlarıydı Mart kapıdan baktırır , kazma kürek yaktırır dönemlerinde çocuklar küçüktü ve üşüyorlardı bu duruma oldukça üzülüyorduk ve çaresizdik.
Bir gün ben , eşim çocuklarım dayanamayıp kooperatif yönetiminin yolunu tuttuk. O dönemde Kooperatif başkanı Abdurrahman Güzelgün’e gidip çocukların üşüdüğünü artık ilk önceliğin şu doğalgazı bağlatmak olması gerektiğini söyledik, o sırada Abdurrahman Güzelgün’ün gözü benim küçük oğluma takıldı ve bizi artık dinlemiyor sürekli çocuğa bakıyordu o sırada gözleri yaşardı başkanın merak ettim ben de oğluma baktım ve ben de ağlamaya başladım, çünkü oğlumun burnu soğuktan morarmıştı.
Sağ olsun Abdurrahman Başkan bir ay içinde doğalgaz bağlatma işini başlattı ve bu arada biz de elektrikli soba çok para yaktığı için soba kurduk doğalgaza göre dizayn edilmiş olan baca çekmeyince aile olarak bir zehirlenme tehlikesi de geçirdik ve ölümden döndük. Evet son olarak şunu söylemek istiyorum, Benim babam çok gurur duyduğum ve mesleğinden asla gocunmadığım ben gururla Kamyoncu Hüseyin’in oğluyum dediğim, 2 Şubat 1998 yılında rahmetli olan babamı özlemle anıyor son olarak şunu ifade etmek istiyorum evin direği anneler, evin direğini güçlü tutan da babalardır. İkisi bir bütündür bugün babalar günü ama hem anne hem baba görevini üstlenmek zorunda kalan tüm annelere de teşekkür ediyor, tüm babaların , baba adaylarının günlerini kutluyorum… Kazım DOĞAN 21.06.2020