- 541 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ESİR ŞEHRİN GÖLGESİNDE.
Yükselttikleri duvarların temelinde alçalan ruhsuzlar,
Zincirlere sarılı zayıfların ahında kanayacaklar...
Yarım kalan cümleleri bazen virgülün kıvrımlı bedenine teslim edenlere, bazen korkunun eşiğinden geçemeyip soruların sonuna soru işareti ekleyemeden sessizliğin koynuna saklananlara, hatta çoğu zaman üç nokta ile; ben devam edemiyorum sen konuş demek zorunda kalmış olanlara...
İmlanın noktalamaya kavuştuğu cümledeki özgür kelimeler yakıştırılmaz , kuralsızlıkların hakimiyetindeki kural aşığı acemilerin sohbetlerine...Oysa kilidi kırık sandıklarda konuşulmayı bekler baş harfi küçük yazılan o kelimeler …Zikredilseydi eğer ne hoş sadâ bırakacaktı harflerin dizildiği sedef tesbihte ki cümleler…
Çaresizliğin gözlerde biriktirdiği damlalar , hüznün kavurduğu o dengesiz mevsimde, cümle sonlarına yavaşça eklenirler … İmladan vazgeçen benliklerin, noktalamayı unutan zihinlerinde yankılanan kesik bir hattın sessizliği… Acının uyuşturduğu bedenlerde gömülü mezarların varlığı artık bilinirken ,saniyelerin hesaplanarak kapalı gözlerin ardında hayal edilen yüzler, tamamlanamayan o cümlelerin sonuna yakışır… Son kuşların kanat çırpışı mıydı cümleleri tamamlamaya mani olan, yoksa ruhun bekçi çocuğuna tecessüs eden o varlık mıydı? Firak ateşinde kaynayan çayın demi kadar koyu bir diğer soruda; zamanın o hırçın akışı bedenlere hücum ederken hayaller gibi zaman aşımına uğrayan fikirler miydi tamamlanamayan cümlelerin katili?
Mazinin hüznünü, gözyaşlarının sıcaklığında muhafaza ederken ,umudu kendi bedeninde bir uzuv sayanlara, oymalı sandıkta ki bohçalara sarılı teselli çeyizleri, tıpkı taç yaprağın büyüsünde dans eden kelebekler gibi uzanıyor … Sadakat toprağında büyüyen bir aşkla… Rengarenk bir teselli ... Yıllara karışsın, asırları boyasın umudun her bir rengi…
Yarım kalan cümlelerin karanlığında bekleyen kelimeler, özlem atı üzerinde koşan hatıralara; sabrın ışığında aydınlanırken umudun tazeliğinde yenilenen gözlerin, sabırsız bekleyen gözleri selamladıktan sonra , yarım kalan cümleleri tamamlayan yüreğinin heyecanında köpüren kahvenin neşesini görmeden hayal etsin...Tıpkı her gün doğumunda, sokaklarda dolaşan hanımeli rayihasını içine çektiğin hayalindeki gibi … Dedi...
Sessizliğin boğucu tufanında sendeleyen acemiler beklerken yarıda kalanları…Ufukta kaybolan güneşle birlikte üzerine oturdukları kilimleri toparlayıp, kıyılara vurmuş deniz yıldızlarını hayata davet eden umudun tesellisi ile okyanusa karışmaya doğru yürüdüler…
ZEYNEP SENA DOĞANTEKİN.
YORUMLAR
Yükselttikleri duvarlar sadece somut bir şekilde orada duruyorlar...
O duvarların ardındaki insanların kalplerinin etrafında duvar yok...
Ve o duvarların ardındaki insanların ahları temeldeki ruhsuzlara bir gün değecektir...
Yine yeniden tekrar fazlasıyla güzel bir yazı. Eline, emeğine ve yüreğine sağlık...😊