ÜRETEN EL
Ü R E T E N E L
Dün akşam televizyon haberlerinde bazı meslek liselerinin bu salgın döneminde insan-lığın çok acil ihtiyacı olan maske, siperlik, dezenfektan malzemeleri ve daha da ileri giderek solunum cihazı ürettiklerini ve de bunları dünya ile paylaştıkları haberini dinledim. Herkes gibi ben de gelişmelerden bu ülkenin bir yurttaşı olarak gurur duydum. Bir zamanların ‘’Meslek lisesi, memleket meselesi’’ sloganının ne kadar da anlamlı olduğunu yaşayarak şahit oldum…
Bu salgın döneminden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, yeni bir döneme giri-leceği kulaktan kulağa yayılmakta ve gündemdeki yerini korumaya devam etmektedir. Dünya kadar paranız, malınız, mülkünüz, tankınız, tüfeğiniz hatta atomunuz, lazeriniz olsa da çok da bir anlamı olmadığı; gözle bile görülemeyecek kadar küçük bir bakterinin bize verdiği mesajdır. Bu dönemde üretenler ayakta kalmış, başkalarının ürettiğine muhtaç olanlar veya bırakılanlar kaygılanmaya başlamışlardır.
‘’Üretenin tüketenden’’ daha güçlü olduğu, üretenlerin refah içinde yaşadığı gerçeği gün yüzüne daha belirgin bir şekilde çıkmıştır. Üretenler kendi halkını refah içinde yaşattığı gibi dünyadaki diğer insanların da ihtiyaçlarını karşıladıkları haberdeki örnekten de anlaşıl-maktadır. En zor günlerimizde maskenin satışının yasaklanması bizim görebildiğimiz kadarıyla yanlış bir karardı ve bu yanlış karardan dönülmesi çok yerinde olmuştur. Şimdilerde isteyen maskesini parasıyla alabilmektedir. Maske satışının yasaklandığı günlerde karaborsada bugü-nün fiyatlarının üç beş misli daha pahalı olarak maske bulmak mümkün oluyordu. Yetkililerin bunu da bilmesinde fayda vardır.
Yaklaşık sekiz yıl önce hastane odası arkadaşım ile neredeyse her ay telefonda da olsa mutlaka görüşürüz. Adam yetmişini geçmiş ve ağır bir ameliyat geçirmiş olmasına rağmen halen tarımsal üretime devam ediyor. Kızını, oğlunu okutmuş; ev bark mal-mülk sahibi olmuş ilerleyen yaşı ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı halde halen üretmenin peşinde. Başta çocukları ve çevresinin uyarılarına rağmen üretmeye devam ediyor ve de benim için ‘’üretmek bir tut-kudur’’ diyor. Hatta devamla: ‘’Bomboş bir tarlanın ekilip dikildikten sonra başağının daneye durması bende yüksek bir morale dönüşüyor. Bu moral beni her sene üretmeye teşvik ediyor. Adeta beni içten içe kamçılıyor’’ diyor.
Yıl iki bin yirmi; ne yapıp edip yüreği üretme ateşiyle yanan bir yeni kuşak yetiştir-menin tam da zamanıdır. Ve de salgın sonrasında oluşan veya oluşacak olan yenidünya anla-yışına en uygun bir bakış açısı olacaktır.
‘’Üretimimin, yüce bir değer sayıldığı’’ Köy Enstitülü yıllar çok gerilerde kalsa da ne kadar doğru bir eğitim modeli olduğu şimdilerde daha iyi anlaşılmaktadır. ‘’Üreten elin, tüketen elden daha güçlü olduğu’’ fikrinin beyinlere, yüreklere kazınması dileklerimle…
Salih KOÇ
17 Haziran 2020 / Büyükçekmece-İst.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.